"Selam! Ben Defne sevgili günlük. Sense benim yeni günlüğümsün. Sana uzun uzun yazmak ve hayatımdan bahsetmek için sabırsızlanıyorum. Kuzenim en yakın arkadaşım hiç olmayan kardeşim olan Hüma'yla bir tatil kasabasına geldik bu yaz. Biraz kafa dinlemek biraz da macera arayışı için. 19 yaşında üniversiteye gidiyorum bölümüm hemşirelik. Hüma'nın bölümü ise veterinerlik. Hayvanları çok seviyor ama bir o kadar da bazılarından korkuyor. Bu kız bir garip günlük. Ama garip olması doğal bir şey. Çünkü bende iğneden korkuyorum ama hemşire olacağım. İroniye bak ya. Ah,eyvah! Hüma bağırıyor kesin gene bir sakarlık yaptı. Bir yerlerine zarar verdi. En iyisi gidip ona bakıyım. Sana sonra gene yazarım günlük..."
Günlüğümü kapattım. Daha sonra komidinin çekmecesini açarak oraya koyup kapattım çekmeceyi. Yerimden kalkıp önce banyoya gittim. İlk yardım çantamı alıp merdivenlerden inmeye başladım. Nasıl olsa lazım olacak ilk yardım çantam. Mutfağa geldiğimde önce bir donup kaldım. Herşey yerli yerindeydi. Ama Hüma için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yere oturmuş boş boş bakıyordu. Yanına yaklaşıp
-"Hüma"
Diye seslendim.
-"Efendim Defne?"
Dedi Hüma.
-"Yerde ne işin var canım senin?"
Dedim.
-"Gülmeyeceksen anlatacağım"
-"Gülmeyeceğim hadi anlat"
-"Pekala. Şimdi önce sandalyeye çıkmıştım dolabın yukarısındaki tavaya ulaşabilmek için sonra dolabın kapağını yukarı doğru kaldırdım. Tam tavaya uzandım ki kapak birden kapandı ellerim kıstı. O acıyla dengemi sağlayamadım önce tezgaha ardından sandalyeye düştüm. Sandalyeden kalktım yerine koydum geri döndüm diyesiye ayağım kaydı ve düştüm."
-" Hüma"
-"Efendim Defneciğim?"
-"Bu kadar sakar olmayı nasıl başarıyorsun azıcık anlatsana kuzen"
Diyip kahkayı patlattım bu kız sakarlık yapmadan duramayacak anlaşılan. Ah Hüma ah. Hüma'yı yerden kaldırdım. Önce ellerine baktım kızarmış yer yer de derisi soyulmuştu. Ellerine krem sürdüm ve Hüma'ya
-"Canım sen içeri geç bugün ben hazırlıyım kahvaltıyı."
-"Çok saol kuzen ya."
-"Ama bir dahakine sen hazırlayacaksın."
-"Tabii ki kuzen"
Diyip içeri geçti. Bende kahvaltı hazırlamaya hazırlandım. Önce buzdolabını açtım şöyle bir göz gezdirdikten sonra peynir zeytin domates salatalık biber çıkardım ardından 3 yumurta alıp kapattım dolabı. Sonra kiler dolabını açtım reçel ve bal çıkardım. Aşağı dolaptan çaydanlığı çıkardım altına su doldurup ocağa koydum altını yakmayı unutmadım. Daha sonra bahçeye açılan kapının yanındaki sepetten iki orta boy patates aldım. Patatesleri soyup yıkadıktan sonra küp küp doğradım. Ardından tavayı aldım. Yağ döktüm azıcık içine ve altını yaktım sonra doğradığım patatesleri içine koydum. Pişirmeye başladım. Patatesler kızarmaya başlayınca üstüne çıkardığım 3 yumurtayı kırdım. Yumurtalar piştikten sonra altını kapatıp çayı demledim. Sonra dolaptan iki tabak iki bardak iki çatal çıkardım tezgaha koydum. Masayı sildikten sonra tabakları yerleştirdim. Sonra kahvaltılıkları. Bir tabağa hazırladığım patatesli omleti koydum. Çayları da koyduktan sonra masa hazırdı.Hüma'ya seslendim.
-"Hüma kahvaltı hazırr!"
-"Ellerimi yıkayıp geliyorum canım!"
-"Çabuk ol soğumadan başlayalım!"
-"Tamamm!"
Hüma geldikten sonra masaya oturup kahvaltımızı yapmaya başladık. Kahvaltıdan sonra masayı el birliğiyle topladık ve içeri geçtik. Bugün ne yapsak diye düşünmeye başladık ardından da.Hüma
-"Bence bugün biraz kasabayı gezelim."
-"Aslında iyi olur yarında yüzmeye gideriz."
-"Aynen. O zaman hazırlanalım çıkalım."
-"Tamam beybi."
Diyip odama çıktım altıma uzun uçuş uçuş boyu dizlerimin biraz altında biten açık mavi bir etek giydim. Üstüneyse incecik beyaz bir gömlek giydim saçlarımı yularıdan sıkıca at kuyruğu yaptım. Kafama güneş gözlüğümü taktım. Ayakkabı yerine parmak arası mavili beyazlı terliğimi giydim. Elimde birşey taşımayı sevmediğimden küçük el çantası gibi olan sırt çantama cüzdanımı telefonumu fotoğraf makinamı koyup evin bendeki anahtarını da attım içine. Aynada kendimi süzdükten sonra sadece rimel ve göz kalemi kullanmaya karar verdim. Göz kalemini çekip rimeli sürünce hazırdım. Ve artık hazırım. Odamdan çıktığımda Hüma'yla karşılaştım. Onu şöyle bir süzdüm. Altına kot kapri üstüne de açık mavi bir tişört giymiş saçlarını yandan örmüş önlerden tutam bırakıp güneş gözlüğünü takmış ayağındaysa benim ki gibi bir terlik vardı. Çanta almamıştı. Demek ki benim çantama koyacaktı eşyalarını. Sonra bir şey unuttuğunu fark etmiş olacak ki odasına geri döndü. Geri geldiğindeyse boynunda fotoğraf makinası asılıydı. Alem bu kız.
-"Hadi ben hazırım sende hazırsın sanırım çıkalım."
Dedim onu süzerken.
-"Evet hazırım hadi çıkalım."
Dedi ve merdivenlerden inmeye başladı arkasından da ben indim kapıya varımca önce o çıktı sonra ben kapıyı kapatıp kilitledi anahtarıda bana uzattı. Anahtarı çantama atıp çantamı geri sırtıma taktım. Beraber kasaba merkezine doğru yürümeye başladık.Yazım yanlışları için özür dilerim en kısa zamanda düzeltmeye çalışacağım. Bu benim burdaki ilk ciddi hikayem diyebiliriz. Umarım beğenirsiniz. Gelecek bölüm görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem Avcıları
Adventureİki kuzen; Defne ve Hüma. Biri sakar ve veterinerlik okuyor, biri ise iğneden korkuyor ama hemşirelik okuyor. İki yakın arkadaş; Doruk ve Poyraz. Biri hukuk okuyor, biri ise mimarlık. Bu dört genç birbirlerinden habersiz aynı tatil kasabasına geli...