january blues.

558 91 20
                                    

"bakar mısın, biramı içen sen miydin?"

bana karşı sarf ettiği ilk sözlerindeki alaycıl ton, zarflardaki yapışkan yüzeyin dilimde bıraktığı acı tat kadar sinir bozucuydu. belki de yaptığım bu amlamsız şeyin getirdiği kötü bir sonuçtu.

o partide kim taehyung'un içkilerini zula yapmak yerine kendime yeni bir bardak alabilir; ya da zarfı dilim ile değil, bir başka yapıştırıcının yardımı ile kapatabilirdim.

fakat kim taehyung'un kırmızı, plastik bardağındaki içkiyi sömürecek kadar açgözlü olmak benim hatam değildi.

sevgisini, tıpkı bardağındaki içecek gibi son damlasına dek istiyor oluşum tamamiyle ondan ve onun penceresindeki buğulu manzaranın güzelliğinden kaynaklanıyordu.

bu ucuz bir içki ile tanımlanabilirdi.

merak ve özenti sonucu gerçekleştirdiğiniz ilk tadışta, damağınızda kalan yakıcı acı sebebiyle yapacağınız ilk şey yüzünüzü buluşturmak olurdu.

ikincisinde, yalnızca ona ikinci bir şans tanımak isterdiniz. içinde bulunduğunuz ruh hâli ne denli fena ise, içkinizin tadı da o kadar güzel gelirdi.

üçüncüde, sevmediğiniz bir şeyi neden, ne için ısrarla içmeyi sürdürdüğünüzü düşünürdünüz. öyle olmadığını bilmenize karşın, "bir yudum daha almaktan zarar gelmez," cümlelerine yenik düşer, bir yeni yutkunuşa şahitlik ederdiniz.

sonucu bilinerek yapılan bu aptallık, okulun arka bahçesinde içtiğiniz ilk sigaranız kadar ucuz; fakat bir o kadar heyecan verici olurdu.

ve benim kim taehyung'u tanımam yalnızca birkaç gün sürmüş; sevmem ise her yeni bir sabaha meydan okumuştu.

benim ilk içkim taehyung; ilk sigaram ise taehyung'u sevmek olmuştu.

aklıma bir anda gelen cümleler sonucu ortaya çıkardığım anlaşılmaz bu giriş bölümünü, beklemeden paylaşmak istedim.

jungkook'un gözünden taehyung'u sevmenin ne olduğunu az çok anlamış iseniz, bırakacağınız yorumlar beni fazlasıyla mutlu edecektir.

yeniden, merhaba.

-evanes.

how to kill yourself without dying | vkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin