Merhaba İslasima!
Ben Proje 2917 okuyucularından sadece biriyim. Dostlarının düzenlediği bu etkinliğe senin için ben de bir şeyler yazmak istedim. Öncelikle bir gecede okuduğum kitabına hayranlıkla başlamalıyım ya da hayal gücüne. Açıkçası daha önce ne böyle bir kurgu okudum ne de sendeki gibi bir kalem gördüm. Kelimelerimi tükettiğim yerdeyim şu an. Bizleri Ervin, Serra, Hera ve diğerleriyle tanıştırdın. Bambaşka bir rüya şehrin kapılarını araladın. Yeri geldi Araf'ta kaldık, yeri geldi kâh cennet kâh cehennem. Hepsinden önemlisi İslasima'yı tanıdık.
Peki ne çekti bizleri bu kadar? Yani sana kitap yazacak kadar? Direnişin çekti. İsyanın çekti. Savaşçı ruhun, onurun, merhametin çekti. Dostluğun ve aşkın çekti. Sana sayfalar dolusu bir sen yazabilirim. Hatta Hera, Ervin, Araf ya da Kuzey'i. Sana Aydan ya da Ender'i bizim gözümüzle anlatabilirim. Mor renge büründüğünde şehir sana gökteki yansımanı anlatabilirim. Siyahı Kuzey için daha çok sevebilirim. Ervin için mavi olabilirim. Leven için dua edip, Lara'yı düelloya davet edebilirim. Peki sen, bizler için daha ne kadar dayanabilirsin? Kusura bakma yanlış sordum. Kendin için ne kadar savaşabilirsin? Senin kelimelerin yabancı durmaz mı başka hikayelerde? Repliklerin aynı tadı mı verir? Sormaz mı insanlar bu adam bunu nasıl yazmış diye?
Sen kendini çoktan ortaya koydun bence. Gerisi boş hikaye.
Buraya kadar tüm okurların ortak düşünceleridir sanırım. Ya ben? Neden durmuş kısacık vaktimde bunları yazıyorum sana?
İslasima, izin ver sana kendi hikayemi anlatayım. Bir oğlum var benim. 6 yaşında iken bir kaza geçirdi. 7 yaşında, kendini öldürmeye kalktı. 8 yaşında, antideprasan kullanmaya başladı. Şu an 9 yaşında ve hayatının geri kalanında tekerlekli sandalye kullanmamak için büyük bir ameliyata hazırlanıyor. 3 senedir süren hastane maratonu, psikolojik baskı ve yine 3 senedir süren hukuk savaşı.
Dibe çekildiğimi hissetiğimde tesadüfen buldum hikayeni. Okudum ve yine okudum. İsyan ettim. İçinde olduğumuz duruma direndim. Tam pes etmek üzereydim senin direnişinle yeniden ayaklandım. Pes etmek yok dedim kendime, ömrümün kalanını bu yolda harcasam pes etmek yok. Okumazsam ayakta duramam. Çökerim ve yanımdakileri de sürüklerim peşimde. Burası benim çıkış yolum. Ruhum burada dinleniyor. Kendimi topluyorum. Ama hiçbir hikaye böyle sarsmadı beni. Kendine gel demedi. Herkesin hayatı acılarla dolu.
Gözün görüp beynin algıladığı değil, kalbin görüp ruha yansıttığı yerdir savaş alanı. Herkes içinde yaşar kendi cehennemini.
Demişsin ya son bölümde; kısacık bir huzur diye. Sen o huzursun işte bende.
Burada yazmasan da yazmalısın o kitabı. Bizler için, bizlerden habersiz. Kendin için, yarattığın karakterler için.
Okumaya muhtaç ruhlar için...
Mutluluklar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İslasima'ya Mektuplar
RandomProje 2917 kitabı kendisine yazar (!) diyen bazı hırsızlar tarafından çalındı. Biz Proje 2917 okurları olarak yazarımız islasima'nın arkasındayız ve onun hakkında düşüncelerimizin kitap haline getirildiği bu kitabı paylaşıyoruz... ♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡...