(Multimedia esmer olan Yaren)
"Hayatta olmaz. Seni bu saatte tek bırakmam. Nereden geçeceğini unutma."
"Haklısın, hadi o zaman gidelim. Yurda giriş saatim kaçmasın. "
"Ayrılıyorsun zaten haftaya bir şey olmaz."
"Sokakta yatmak istemiyorum hadi."Berkay ile kampüsten çıkıp otobüs durağına ilerliyoruz. Berkay, üniversiteye geldiğimde tanıştığım ilk kişi. Üç yıllık dostum. Yabancı olduğum bu şehirde sayısız yardımı dokundu. Haftaya aynı eve çıkıyoruz. Ailelerimiz de tanışıyor. Ailemin maddi durumu iyi olmadığından yurtta kalıyordum. Son zamanlarda toparlandığımız için eve çıkabilecektim.
Kendimi tanıtmadım. Adım Yaren. İzmir'den buraya üniversite için geldim, Çorlu. Evet, ne havalı değil mi.
Otobüs gelince soğuktan donmadan hemen bindik. Bir kaç dakika sonra kalkmıştık zaten. Berkay kulaklığını çıkarıp birini bana uzattı. Kulağıma taktığım da Berkay'ın muhteşem sesi doldu. Kendisinin müzik grubu var. Ne kadar mütevazı birisi ki kendi şarkılarını dinleyip dinlettirmez!
Otobüs aniden durunca öne savruluyordum az daha. Ne olduğuna görmek için pencereden baktığımda Berkay ile birlikte lanetler savurduk. Durduğumuz yer, Türkiye'nin en tehlikeli mahallesi olarak belgelenmiş bir yer. Şansımdır ki her gün geçmek zorunda kalıyorum. "Kaptan! Ne oldu?" diye bağıran Berkay'a çevirdim gözlerimi. "Sıçtık galiba." dediğinde gülememiştim bile. Gündüz vakti bile buradan geçmek içimi ürpertirken bu karanlıkta burada kalmayı düşünmek bile istemiyordum.
Berkay yanımdan kalkınca bende kalktım. Otobüsün dışına çıkıp şoförün yanına gittik. "Yardım falan çağıralım. Napacağız?" dedi. Gözlerimi devirdim, burada telefon çekmez ki. "Burada telefon çekmez, unuttun mu?" dedim. Elini alnına götürüp avuşturdu. Şoför "Yürüyelim biraz. İleri de çeken yerler var. Siz isterseniz otobüste bekleyin." dediğinde Berkay "Ben gelirim. Yaren sen kal." dedi. "Hayatta olmaz. Beni tek mi bırakacaksın?" dedim kolunu tutup. "Birinin burada kalması iyi olur. Bulur belki birileri." dedi şoför sigarasını yakarken. "Ben kalmam," dedim Berkay'a dönüp "Nereye gidersen ben de oraya gelirim." dedim. Adam halinden memnun bir şekilde "O zaman siz gidin." dedi. Nasıl bir rahatlıksa artık. Neredeyse mutlu olacak şerefsiz.
"Ya nereye getirdin bizi gerizekalı. Tutup öldürseler kimse duymaz. Gerçi duysalar bile ne değişir." dedim. "Yada tutup sikseler.." göz kırpıp yarım bir gülüş attı. Ağzına sıçayım Berkay. Genç yaşta başıma bir şey gelirse bu senin yüzündendir. Mahallenin derinlerine girmiş olmalıydık. Sokak lambalarının yarım yamalak aydınlattığı yollarda postallarımın topuk sesi yankılanıyordu. Köpek sesi duyulmaya başladı. Elim Berkay'ın eline hızla gidip sıkıca tuttu. Berkay da güven vermek istercesine sıktı. Gecekonduların arkasından gelen ayak ve öksürük sesleri duyulunca koşmaya başladık. Burası hiç tekin bir yer değildir. Polis deseniz size kahkaha atarım. Bütün evlerin kaçak elektirik kullandığı, kırmızı ışıkta duran bir otobüs görünce iki dakika da gelip soyan çingenelerin hakim olduğu bir mahalle. Hayal gücünüz ne kadar alırsa artık. Hızlanan adımlarımız koşmaya dönüşünce arkamızdaki adım sesleri arttı ve daha da yakın duyulur oldu. Başka bir sokağa girip iki gecekondunun arasındaki sokak arası bir yere gelip duvara yaslandık. Hızla nefes alış verişlerimizden göğüslerimiz inip kalkıyordu. Boğazım kurumuştu ve ağrıyordu. Arkamdan çekilince bir çığlık koptu ağzımdan. Sert ve soğuk bir şeyi boğazımda hissedince yutkunmaya çalıştım. "Şşş güzelim, bir şey olmasını istemezsin değil mi o güzel bedenine?" dedi o ses. "Senin ecdadını-" bir yumruk darbesiyle yere yığılan Berkay'a baktım. Öne atılacakken boğazımda duran şey baskısını daha da arttırdı. O anda kulağıma müzik sesleri geldi. Fazla uzaktan gelmiyordu. Merakımı bir kenara ittim. Berkay yerden güçlükle kalkıp ellerini arkasındaki kişiye savuracakken durdu bir anda. Nefessizlikten ıkındığını işittim. Elleri karnına gidince gözlerimi oraya çevirdim. Boğazımdaki baskı gidince pantolonumun cebinden alınan cüzdana baktım. "İtirazın var mı güzelim?" dedi iğrenç bir gülüşle. Yanımızdan uzaklaşan adımların arkasından baktığımda gittiklerinden emin olunca Berkay'ın yanına atıldım. Karnına bıçak darbesi almıştı. "Berkay.." dedim yaraya bakıp. "Bişey yok güzelim, iyiyim." Sesi çok cılız çıkıyordu. Hemen montumu üzerimden çıkardım ve onu sıkıca sardım. "Gitmeliyiz buradan." dedim kolunu kaldırmaya çalışarak. "Sen gidip şoförü çağır buraya, dikkatli ol Yaren. Çok dikkatli ol." dedi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yaşlı gözlerimle ona bakarak "Seni burada bırakamam..." dedim. "Yaren, hadi." dedi kesin bir tavırla. "Hemen döneceğim." diyerek kafasına bir öpücük kondurdum. Koşar adımlarla döndüğümüz yola girdim. Sahi, biz nereden gelmiştik? Hala duyulan müziğin geldiği yöne baktım. Belki birinden yardım isteyebilirdim. Yapabilir miydim bunu? Sağ salim geri dönebilir miydim? En mantıklı görünen yol buydu. Geldiğimiz yönü hatırlamaya çalışmak, gidip gelmek.. Evet, bu kesinlikle daha mantıklıydı.
Müziğin geldiği yöne ilerlemeye başladıkça kalbimin ritmi hızlanıyordu. Deliler gibi korkuyordum. Ayakkabımın içine dolan karı umursamıyordum bile. Daha da yaklaşmaya başladıkça ses yükseliyordu. Bar gibi bir yerdi sanırım. Islık sesi duyduğumda refleks olarak arkaya baktım. Lanet olsun, ayyaş orospu çocukları. Adımlarımı hızlandırdıkça arkamdakiler de hızlandırıyordu. Koşmaya başladığımda duyduğum kahkaha içimi ürpertti. Sokakta yiyişenler, inleyenler, anlam veremediğim şeyler yapan insanlar doluydu. Burada böyle insanların olduğu aklıma bile gelmezdi. Arkamdaki kişi sayısının arttığını görünce bağırmak istedim. Kim yardım ederdi? Önüme çıkan bara seri bir biçimde girdim. Girdiğim gibi boğazımı yakan sigara dumanını hissedince öksürmeye başladım. İçimi yakıyordu adeta. Havasız ve leş gibi sigara, içki, ter gibi kokan bir mekandı. Yiyişen çiftlerin arasından geçmek için elimle ittirdim. Karşıma tuvalet çıkınca arkama dönüp baktım. O kadar kalabalıktı ki beni takip edenleri göremiyordum. Belki de buraya girmemişlerdi. Tuvalete girmeye çalışınca kitli olduğunu gördüm. Kaba bir"Hey!" sesini işittiğimde arkama döndüğümde adamlarla aramda sadece on adım vardı. Yan taraftaki yere girdim hiç düşünmeden. Kapıyı kitleyip bir 'oh' koyuverdim. Arkamı döndüğümde girdiğim yerin erkekler tuvaleti olduğunu anlamam sadece bir saniye sürmüştü.
Sigara içen bir grup erkek, tuvaletini yapan bir iki erkek, uyuşturucu diye tahmin ettiğim şeyi içen bir grup erkek daha, kabinlerden gelen inleme sesleri ve benim her noktamı dikkatlice inceleyen bir erkek ve ben. Bildiğim tüm duaları içimden ederek bir adım attım. Yardım isteyebilir miydim ondan? Ne kaybederdim? Ah pardon, kızlığımı belkide. Hayatımı ya da? Bir iç çektim. Berkay vardı. Tek başına o halde yardım bulmamı bekliyordu. Berkay için herşeyi yapardım. Onun bana yaptıklarının yanında bu hiçti. Bir kaç adım daha atıp ona yaklaştım. İfadesiz bakışlarından yardım isteyecektim. İçerideki herkes bana bakıyordu. Bir sonraki yapacağım hareketimi kaçırmak istemezcesine izliyorlardı. Nefesimi tutup bir kaç saniye saydım. Aramızda bir adım vardı sadece. "Yardımına ihtiyacım var." Sesimin bu kadar zayıf ve titrek çıkmasını aldırmadan vereceği cevabı bekliyordum. Sigarasından bir yudum daha aldı gözlerini gözlerimden ayırmayarak. "Sana neden yardım edeyim?" Sesi içimi ısıtmıştı. Hiç bir derdim yokmuş gibi rahatladım. Ne söylecektim? Ah, salak. Neden etsin? "Çünkü... İhtiyacım var benim. Ciddi bir konu. Lütfen.." Sesim yarım yamalak çıkmıştı. Gözlerini benden ayırıp kafasını sertçe yana attı. Tuvaletin kilidini açıp teker teker çıkan insanlara baktım. Bir hareketle burayı boşaltmıştı. İstese yardım ederdi kesinlikle. "İhtiyacın var diye sana yardım etmemi mi bekliyorsun?" dedi tekrar bana bakıp. Ne diyeceğim bilemiyordum. Normal bir zamanda olsak oflayarak gözlerimi devirip çıkardım. Ama şuan Berkay söz konusuydu. "Yalvarırım..." gözlerimi gözlerine diktim. Bal rengi gözleri oldukça seksi duruyordu. Anlamlı fakat bir o kadar da ifadesiz bakıyordu. İçimi bir yandan ürpertirken bir yandan da ısıtıyordu. "Arkadaşım bıçaklandı. Yardıma ihtiyacı var. Senden sadece yardım istiyorum." dedim. "Peşimde adamlar var. Tek başıma geri dönemem." diye ekledim. Kapı aniden açılınca içeri beş kişi girdi. Beni takip eden adamlar. Ağzının kenarını sildi biri, en önde duruyordu. "Bakın burda kim varmış. İşiniz bitince sırada ben varım, param yok ama, affet güzelim." dedi. İğreniyordum. Konuştuğum kişi burnunu kulağıma değdirdi. "Şartlarım var güzelim. Kabul edersen bende sana yardım ederim."
"Tamam sadece yardım et."
"Şartlarımı duymadın ama?"
"Fazla vaktimiz yok. Götür beni burdan."
"Ben kimseden kaçmam. Yanımda olduğun sürece güvendesin zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şart
Teen Fiction"Şartlarım var güzelim. Kabul edersen bende sana yardım ederim." "Tamam sadece yardım et." "Şartlarımı duymadın ama?" "Fazla vaktimiz yok. Götür beni burdan." "Ben kimseden kaçmam. Yanımda olduğun sürece güvendesin zaten."