Bazen, garip garip düşüncelerde buluyorum kendimi. Sebebinin ne olduğunu bilmediğim, her şey yolunda giderken birden göğüs kafesimi sıkıştıran bir his geliyor. Durup bir noktaya odaklanıp düşünüyorum. Düşün, bir düşün içindeymişim gibi. Ağlamak istiyorum. Hiç durmadan ağlamak. Kendime kızıyorum, ne sorunun var diyorum. Yalnız kalmaktan mı korkuyorsun diyorum. Ne var diyorum. Bu hisle nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Biraz Kuran belki namaz diyorum iyi geliyor. Genelde sorunlarını anlatmayan bir tip olarak, bu anlarda insanlardan daha da uzaklaşıyorum. Ve tam da bu anlarda; öyle bir mesaj alıyorum ki yüzünü hiç görmediğim, belki de hiç görmeyeceğim kilometrelerce uzak birisinden 'Annemi kaybettim,evimizin önünde bombalar patlıyor." nefessiz kalıyorum. Ağlıyorum. Aç bir çocuk görüyorum, cılız. O minicik bedeni bunca yükü nasıl kaldırmış, kirlenmiş biraz ama tertemiz bir yüreği var. Gözlerinde biraz mahcupluk var, otobüsteki koltuğu bile sahiplenemiyor. Ne anası var ne babası. Diyorum aç çocuklar var, hadi bir şeyler yapalım. Tek başımıza bir şey yapamayız diyorlar. Hepimiz bir olsak, bir karınca misali diyorum. Gülüyorlar. Engelle birini görüyorum, göğsümü sıkıştıran acı geldiği zaman. Diyorum kendime haksızlık mı yapıyorum. Neye üzülüyorum, neden böyle oluyorum bilmiyorum ama garip bir his. Eski arkadaşlıklarım geliyor aklıma bazen. Neler neler yaşanmış, neler geride kalmış. Kimler girip çıkmış hayatımıza. Ne garip şeyler olmuş. Kimleri gülmüş halimize, kimileri ağlamış. Kimi bir selam verip, kocaman gülümsemiş. Kimi ağlatmış. Kimi ağlamış, omzumda. Kimi küsmüş, kimi kırılmış. Kimler kimler hoş gelmiş, hoş gitmiş. Hayallerime kavuşmuşum. O yağmurlu, kasvetli günler bahar havasına bırakmış kendini. Yıldızım daha da ışıltılı olmuş. Sonra pencereme gökyüzü daha çok sığar olmuş. Ne güzel olmuş.