i love u/myg+pjm

t w o

titreyen ellerimle kapıyı açıp karşımdaki çocuğu hemen içeriye çektim, etrafa bakındım.

şu an yoktu, ama gördüğünde beni öldürebilme ihtimali vardı.

buna rağmen, jimin'i içeri almıştım. meraklı kişiliğimi oluşturan kara damlalardan ayrıca nefret ettiğimi söylemeliyim.

sessizce yürüdüm, sesimizi duymaması gerekiyordu. elimle ağzını kapattım ve yanıma oturttum.

"hadi, söyle!" sesli bir şekilde söylediğimi fark edince daha demin jimin'in dudaklarını kapattığım elimi kendi dudaklarıma götürdüm ve kapattım.

jimin ise büyülenmiş gibi bana bakıyordu. yavaşca gülümsedi ve tombul ellerini ellerime götürüp çekti.

tombul ellerini görmem, gözlerimi kocaman açmama ve dudaklarımı bir çocuk gibi uzatarak konuşmama neden olmuştu. "jimin! çok tatlı, Tanrım.." ellerini kendi büyük ellerime aldım ve havaya yavaşca kaldırdım ve parmaklarımızı birbirine kenetledim.

o kadar mutluydum ki, şu an sevgilimin yanımda olduğunu fark etmemiştim. gözlerimi yavaşca o tarafa çevirdim. bana, kanlı gözlerle bakıyordu.

kan yavaşca beyaz gömleğine akıyor, ellerini bana doğru uzatıyordu. hemen geriye kaçtım ve jimin'in arkasında durdum.

"beni kıskandı jimin.. beni öldürecek.." ağzımdan bir hıçkırık kaçınca, vücuduma sarılan kolları hissedip çığlık attım. ondan korkuyordum..

"hiç bir şey olmayacak, hyung. ben senin yanındayım." kollar daha sıkı hissedince ben de onun kadar sıkı bir şekilde sardım kollarımı.

"o beni intihara teşvik ediyor.." kafamı ona doğru kaldırdım. minik elleri gözümden akan yaşa gidip, sildi.

"o orospuyu sikeyim." birden sinirli bir halde söylenince, ellerimle ağzını kapattım. "o seni öldürür, sizi öldürür.. tek varlığım olan sizsiniz.. lütfen öyle deme.."

yavaşca gözlerim kapanırken, etrrafımda gördüğüm iki tane şey vardı.

birincisi, jimin'in kıpkırmızı olmuş suratı,

ikincisi, ellerindeki kalbi dizlerinin önünde çöküp bana uzatan sevgilim.