Okulların açılmasına iki hafta kalmıştı ve ben son haftalarımı tembelliğin dibine vurarak geçirmek istiyordum. Odamda oturmuş laptoptan film izliyordum.
Daha sonra acıktığımı fark ettim ve mutfağa indim. Kendime bisküvi ve süt hazırladım. Tepsiyi alıp yukarı odama çıkmaya başladım ki telefonumun sesini duydum. Tepsiyi masanın üzerine bırakıp telefonumun sesinin geldiği odaya yöneldim.Ses, misafir odasından geliyordu ama telefonumu göremiyordum. Sesi takip ettim ve telefonumun koltuğun altında olduğunu anladım. Oraya nasıl gitmişti ki?
Elimi uzattım ama yetişemedim ve telefonum hâla çalıyordu. Telefonu almak için koltuğu yerinden oynatmak zorunda kaldım. Uzun uğraşlar sonucu telefona ulaştım.
Arayanın kim olduğuna baktığımda biraz afalladım. İlk defa bilinmeyenden aranıyordum. Arayan kişiyi daha çok bekletmemek için telefonu açtım.
"Alo"
"Eline sağ..." daha cümlesini bitiremeden mutfağa koştum. Korktuğum şey başıma gelmişti. Tepside ne var ne yok hepsini hain ikizim yemişti. Bağırarak;
"Batu hayatının hatasını yaptın!!" dedim.
Batu ise bana üst kattan cevap verdi.
"Çok lezzetliydi." dedi.
Eğer 17 yaşındaysanız ve Batu gibi bir ikiziniz varsa hayat gerçekten çok zor.
Üst kata çıktım ve Batu' nun odasına yöneldim. Kapıyı açtığımda yine camda duruyordu.
"Batu kaçma gel buraya!" dedim ama nafile. Bana dil çıkarttı ve aşağıya atladı.
Hep aynı şeyi yapıyordu. Beni sinir ediyordu ve odasındaki camdan atlayıp gidiyordu. Bir gün ayağını kıracak ama bakalım ne zaman? Camdan eğilip;
"Eve gelince görüşürüz." dedim tehditkâr bir şekilde. O da bana;
"Tabi tabi" dedi ve yoluna devam etti.
Bu çocuk nasıl benim ikizim olabilirdi anlamıyorum. Dünyaya beni sinir etmek için gelmiş. Bide benden iki dakika önce doğmuş diye abilik taslaması yokmu? Bu çocuk beni kanser edicek yeminle.
Boş tepsiyi alıp mutfağa indim. Abur cubur çekmecesini açtım ve ben şok, ben iptal. Çekmece bomboş. Şimdi bide işin gücün yoksa markete git. Sevgili kardeşim bunu fena ödeyecekti. Üstümdeki pijamalardan kurtulmak için odama çıktım. Dolabımı açtım ve beyaz tişörtümü, kot pantalonumu ve ayıcıklı babet çoraplarımı giydim. Saçlarımıda elimle düzelttim. Tam çıkıcaktım ki para almayı unuttuğum aklıma geldi.
Tekrar üst kata çıktım ve aklıma haince bir fikir geldi. Mâdem bisküvilerimi yedi o zaman parasınıda benim biricik kardeşim ödesin.
Batu' nun her zaman birikmiş parası olurdu. Tamam benden daha tutarlı olabilir ama ne yapıyım ben bir kız olduğum için masraflarım daha çok oluyor.
Batu' nun odasına girdim. Benden daha düzenli olduğu için parayı bulmak çok zor olamazdı herhalde.
İlk olarak çalışma masasının çekmecesine baktım.BİNGO!!! İşte orada duruyordu paracıklar. Bir anda kafamın içinde "We are the champions" müziği çalmaya başladı. Kendimi şarkıya kaptırıp küçük bir zafer dansı yaptıktan sonra çekmecedeki paralarda yirmi liracık aldım.