Uçurumun kenarında,atlamaya cesaretim,uzaklaşmaya niyetim yok.Cesarete sahipsen birşeyi başarabilecek kadar peşinde kalabilirsin.Tahmin ettiğinden iki,üç ya da dört kat uzun sürdüğünü görsende.Ama ben o cesarete bile sahip miyim? Bilmiyordum.Arkamı dönüp benim eve girmemi bekleyen Emir'e baktım.Elimi hafifçe kaldırıp salladıktan sonra çantamın küçük gözünden çıkarttığım anahtarlarla kapıyı açtım ve içeri girdim.
Merdivenlerden yavaş yavaş üst kata çıkarken bedenimden aşağı doğru akan ılık yorgunluğu hissedebiliyordum.Sanki birileri ruhumun içine feneri tutarak birşeyleri kurcalıyor ve bulamıyor gibiydi.
Beynimde zonklayan düşünceleri kovup odamın kapısını açtım.Koridorun ışığının açık olduğunu gördüm.Sonunda sayın babamda teşrif edebilmişti.İç sesim alay dolu bir kahkaha patlattı.Odamın kapısını açıp içeri girdim.Işığı yakma gereği duymadan çantama bir köşeye attım.Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.Duş almak için banyoya yöneldim.
Odamdaki banyoya doğru ilerliyordum ki bir kol arkamdan uzanıp boğazımı koluyla kavradı.Çırpınmaya çalıştığımda soğuk metal bir cismi boğazımda hissettim.Çırpınışlarımı kesmiştim.Ne olacaksa olsun diye bekliyordum.Bu da neyin nesiydi.Daha neyin ne olduğunu bilmeden biri boğazıma bıçak dayanıyordu.Belki ölecektim belki yaralanacaktım belki de kaçırılacaktım.Aklıma türlü türlü şeyler geliyordu.Ama artık yorulmuştum.Çok yorulmuştum.Bedenimin bana ettiği ihanetle haraketsiz kaldım.
"Uslu kız."
"Kimsin sen." Sesimin boğuk çıkmasına engel olamamıştım.Çünkü kolu boğazımı çok sıkı kavramıştı.Nefesim kesiliyordu.
"Ne o.Babacığın seni kurtarmaya gelemiyor mu? Alaylı bir şekilde sırıttığını hissedebiliyordum. "Seni de kendi yaptığı aptallıklara mı bulaştırdı."
Kulakları sağır edecek bir çınlamayla sessizlik bütün odayı hakimiyeti altına aldı.Beynimde ki karanlığın içinde boğuk boğuk olan şeyleri aralayıp çıkmaya çalışıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu.Bu kim olduğu bilinmeyen adam kimdi.Bir yandan kalbim deli gibi çarparken bir yandan da yavaş yavaş kan pompalıyordu ve bilincimi açık tutmakta zorlanıyordum.Yüreğimin ateşini söndüremiyordum hem korkuyla çırpınıyor hem bedenimdeki sakin dinginliğe karşı koyamıyordum.
Sessiz kaldığımda adam bıçağı boğazıma biraz daha bastırdı.Ağzımdan boğuk bir inleme çıkmıştı.Adamın kolunu ittirmeye çalıştığımda daha da sıkı tuttu.Sanırım boğulacaktım.
"Bu bir uyarı olsun.Baban adımlarına dikkat etmezse sonucu sen olacaksın."
Adam hızla kolunu ve bıçağı boynumdan çekerek beni yatağa ittiğinde dengemi kaybederek yatağa düştüm.Öksürerek nefesimi düzene sokmaya çalıştım.Odadan fırlayarak evden çıktığında ellerim titriyordu ne yapacağımı bilemiyordum.Yerde duran çantamın yanına oturup telefonu çıkarmaya çalıştım.Titreyen ellerimle Emir'i aradım.
"E-Emir."
"Ne oldu sesin niye öyle geliyor?Birşey mi oldu Selen!"
"Buraya gel.Lütfen çabuk.O- o kaçtı."
"Kim kaçtı? Bekle hemen geliyorum!"
Telefonu yatağın üstüne attım.Merdivenlerden aşağı inerken ayaklarımın titremesine engel olamıyordum.Bu titremelerin ardında korku,çaresizlik bilinmemezlik yoksa suçluluk mu vardı? Hiçbir fikrim yoktu.Az önce ölebilirdim de ama ben ölmeye razı olmuştum.Günler geçtikçe kendimi tanımam zorlaşıyordu.
Mutfak tezgahının önüne geçtim.Bardağa su dolduruyordum.
"Selen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Teen FictionHer zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez,bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarınayken bile gülümseyeceksin. Ne başı ne de sonu belli olan bir uçurumun dibindeydim... Bu sonunu bilmediğim uçurumun yolunda ilerliyordum. ~Uçurum~ 05.09...