(Kurgu ve karakterlerde değişim olmuştur.)
Karşımdaydı. Zorunda olduğu için geldiğini biliyordum. Bu zorundalık onu daha sinirli ve kaba biri haline getirmişti. Emir almaktan nefret eden adam emir alarak hareket ediyordu.
En çokta bu durum sinir ediyordu onu.
Yanından hiç ayırmadığı o silahı yine elindeydi. Özenle kullandığı silahı...
Bugün daha sinirli olduğu gözümden kaçmazken ağzımı açtığım an beni kurşuna dizecek gibi hissediyordum.
Ve yine aynını yapıyordu. Gözleriyle, mimikleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Konuşmayı sevmediğini buradan bile rahatça anlayabiliyordum. Konuşmazdı o. Anlaşılmayı beklerdi sadece. Ama konuştuğunda ise karşısındaki susturacak kadar zehirli kelimeler seçerdi kendine.
'Niye geldin?'
Diye sordum bir çırpıda, nedenini bilmeme rağmen. Sadece kendime zaman kazandırmam gerekiyordu ve bu sessizliğin onu daha da alevlendirdiğini biliyordum.
Gözleri duvarları eşelerken hızlı bir hareketle yanıma gelerek kolumu sıkıca kavradı. Hemen ardından ise o soğuk metali şakağımda hissettim.
Koluma baskı uygulayan elinden çok şakağıma baskı uygulayan metal acıtıyordu canımı.
Gözleri gözlerimde gezinirken konuşmaması beni daha da çileden çıkardı.
'Konuşsana, bu sefer bitiriyor musun işini, ha?'
Soruma yanıt olarak aldığım sessizlik ve delici bakışları her zaman yaktığı sigrasının kül tablasına bastırılmışım gibi hissettirdi.
Bir ara konuşacak gibi olmasına rağmen susmaya devam ederek şakağımdaki ve kolumdaki baskısını daha da arttırdı.
'Yap işte! Bitirsene işini!'
Derken sesimi daha da arttırdım. Kolumdaki ve şakağımdaki baskısı gibi.
Daha sonra sesim bir fısıltı gibi çıkarken dudaklarımdan şunlar dökülüverdi.
'Seni anlayamıyorum, duyamıyorum.'
Derken kafamı baskısı izin verdiğince sağa sola salladım.
Yine konuşmamasını beklerken gözlerini kısarak dudaklarını araladı ve benim sesimden daha kısık bir sesle mağrur etti beni.
'Beni duyamıyorsun. Ya onları, acılarımı?'
Gözlerini kapattığında benim gözlerim ise dudaklarına kaydı. Dudakları ise acı içindeymişçesine burukça sağ tarafına doğru kıvrılırken zehirli kelimeleriyle beni tekrar ve tekrar zehirledi.
'Acılarımın sesini duyabiliyor musun?'
YAĞIZ DEVRAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Fısıltısı | Yaralı Adamlar 2
Teen Fiction"Müziğinin sesini kıs kalbim ağlıyor." Diyerek yavaşça fısıldadı dudaklarıma doğru. Her nefes verişinde burnuma gelen ağır içki kokusu burnumu yaksa da bu kokuya alışmıştım. Ama çok fazla içtiği her halinden belli oluyordu. Ayakta bile duramazken bu...