Bölüm 2

1K 27 2
                                    

Atesle iki haftadir görüsmüyorduk, öyle arada Suya rastlayinca ondan aliyordum haberini.

Calismaya baslamis, cok suratsiz ve cekilmez biriymis bu aralar.

Bunlari ilk duydugumda bi gülümsemedim degil, pamuk sekeri gibi bi adamdi sanki Alaranin gidisinden önce.

Düsünmemeye karar vemistim ama, ne yaptigini umursamamaya, sonucta benimde kendi hayatim, kendi problemlerim vardi, hemen hemen hergün karsilasmaya basladigim Uzay mesela.  

Bahceden eve giderken yolda yine ne tesadüftür önüme cikti

"Asli"

"Uzay bu biraz fazla olmuyormu, yani hergünde tesadüf olamaz"

"Kaderdir belki"

"ayyyy kusucam, bu sözlere etkilenen kizlar oldumu hic"

Uzay benim halime gülüyordu

"Valla etkilenen etkileniyor, eger sende ters teptiyse bence sen bi kendini sorgula"

hah kedini begenmise bak, piskin piskin siritiyordu birde.

"Ya sen daha gecen gün varotik demiyormuydun bize? Ne degisti simdi?"

"Alara gitti, Ates bitti, Cenk ve Su vicik vicik, sikilmaya basladim bende yeni bir oyuncak lazim bana"

Söyledikleri yeterince itici degilmis gibi birde göz kirpiyordu salak, hayir cekici oldugunu düsünmüyordu su haliyle heralde.

"Ha aksiyon eksikligi var beyimizde, olur gel biraz recel yap böylelikle hayatin renklenir"

Elinden tuttugum gibi bizim eve cekistirmeye basladim Uzayi, her ne kadar sevmesemde, garip garip gülümseyip, varotik gibi kelimeler kullansada acikcasi bugün isim coktu. Aslinda ben Kelebekten yardim istemistim ama 'git isine Asli, isim gücüm yok recelinlemi ugrasacagim' diye beni terslemisti.

---

"Simdi öncelikle sen ise bu portakallari soymakla basla"

Eve geldigimizden beri Uzay tek kelime etmemisti, simdiyse eline tutusturdugum iki kilo portakala bakmakla meskuldü. Yüzünün aldigi ifade anlatilamayacak kadar komikti. 

"Ben simdi portakalmi soyucam?"

"Ne o ilk defami yapacaksin? Bicak tutmasini ögreteyimmi sana?"

Ben kahkahayla gülerken Uzay suratini asmis, dik dik bana bakiyordu. Tam bu sirada kapi caldi. Kücük bi panik yasadim, acaba babammidir diye ama yok yok onun bu saatte eve gelmesi daha hic görülmemisti. Kapiyi actigimda babami görsem bu kadar sasirmazdim herhalde, karsimda Ates duruyordu.
"Ates"
"Asli... yardimina ihtiyacim var."
Tabi ya yardim, baska niye calacakti zaten benim kapimi. Bu ne ilk, anlasilan nede son istegiydi benden, Asli isi düsünce aklina gelen biriydi sadece, Atesin her derdine kosan, onun hayatini kolaylastiran biri. Zor olsada toparladim kendimi
"Isim var Ates, baska birinden yardim iste."
"Hadi ama Asli, bak cidden önemli olmasa..."
"Asli"
Tam bu sirada mutfaktan Uzayin sesi duyuldu. Ates evde yalniz oldugumu sanmis olacakki baya sasgin bana bakiyordu.
"Ben... Biri oldugunu bilmiyordum, kusura bakma"
"Yok sorun degil, önemli biri degil zaten"
Atese neden bi aciklama yapma geregi hissetmistim anlamiyordum, yine tutamamistim kendimi. Ben söyledigim sözler icin kendime kizarken, birden Uzay arkamda belirdi.
"Uzay? Senin ne isin var burda?"
Ates hem sasirmis, hemde kizgin görünüyordü.
"Vay Ates Ergüven, noldu ölülerin arasindan cikip insanlarla konusmayami karar verdin?"
Uzay söylediklerine pis pis siritirken, Ates birden onun üstüne yürüdü.
"Ne diyorsun lan sen?"

"Alara diyorum, gidisi baya üzmüs ..."

Uzay daha fazla konusamadan suratina yumrugu yemisti, ben bir yandan Atesi sakinlestirmeye, bir yandanda Uzayi tutmaya calisiyordum, cünkü yedigi yumruktan sonra oda zaptedilir gibi degildi.

"Ates sakin ol, napiyorsun sen ya"

"Asil sen napiyorsun, ne isi var bunun burda?"

"Sana ne ya, sana ne. Yardim istemeye gelmis olmasaydin haberin olacakmiydi?"

Bu söylediklerimdem sonra Ates sessizce yüzüme bakti ve hicbirsey söylemeden gitti. 

Portakal KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin