"NurCanHazPastaları"

124 5 1
                                    

Merhaba :) Nur ben!

Hayatım 2 yıl önce üniversiteyi bitirip kendi işimi kurmamla değişti. Neden mi ? Çünkü hayatıma Hazal ve Cansel girdi onlar benim herşeyim ben sanırım onlarsız yaşayamam. Neyse geçelim bunları. Evde yatağımda rahat rahat yatarken kafama gelen sert bir cisim ile sarsılmamla fırladım ayağa.

"noluyo be?!!" bana bakan canselin baygın bakışlarını takmadan ona elimde ki yastığı fırlattım.

"ya nur karnım aç benim..hazal da gitti sen bana yapsan ya birşeyler."  kıza bak yaa.. tamam yaparım da ne celallenme.

"of ne istiyorsun söyle" yataktan kalkıp banyoya geçtim arkamdan da cansel geldi.

"sucuklu yumurtaaa" son derece neşeli olan neşeli cansel arkadaşıma iğrenç gözlerle bakarak mutfağa geçtim. Canselin yumurtasini bitirip masaya koydum ve yanına oturdum.

"hazal neden gitti?" yemek yerken oldukça şirin olduğunu bildiğim için mutlaka ona baktım.

"babasıyla konuşucakmış koşarak gitti" babasıyla? hazal? vay anasını sayın seyirciler. Niye ki yani ne manaaağ? Neyse eve gelince öğreniriz. Bende odaya geçip giyindim ve canselin yanına koştum.

"cansel bende çıkıyorum hastaneye gidicem sonra da pastaneye tamam mı?"

"tamam canikom bende oraya geliyim o zaman"

"tamam kuşum hadi öptüm görüşürüz." küçük bir öpücük yolladım ve evden çıktım. -giydikleri multide- minicopper'ıma binerek hızla hastaneye geçtim. Arabayı park edeceğim yere geldiğimde dolduğunu gördüm oranın. Ama nasıl yani ben oraya her sabah para veriyorum ne alaka. Dikkatle baktığımda içerde adam olduğunu gördüm. Arabadan inip adamın arabasının camına vurdum yavaşça. Adam bana anlamsız bir şekilde baktı.

"aşağı gel aşağı" dediğimde sırıttı ve aşağı indi. Uzun böyle olmasa da hafif kilolu bi adamdı. Neyse ne canım. Benim park yerime gelmiş. Gitmesi lazım değil mi?.

"Buyur küçük hanım?" sırıttı. Yanlış amlamadıysam bana "küçük hanım" dedi dimi o.

"Burası benim park yerim. Ben her sabah buraya para ödüyorum. Yani yanlış girmişsin buraya. Çıksan güzel olur." bana biraz yaklaşıp aramızda ki mesafeyi bozdu ve ellerini ceplerine koydu.

"bak seen. küçük hanım tehditkar çıktı" yine beni sinir eden o gülüşü.

"evet yani burası benim. benim olana benden başkası dokunamaz." kollarımı göğsümde birleştirip cesurca baktım ona.

"peki küçük hanım. dediğin gibi olsun." gülüp arabaya bindi ve arabayı park yerinden çekti. arabamı parkedip arabadan indim. adam başka bir yere parkedip çoktan arabasına yaklaşıp beni izlemeye başlamıştı bile.

"ne bakıyorsun öyle? ayımı oynatıyorum ben." yüzünde ki gülüş daha fazla yüzüne yayılırken sinir olup hastaneye girdim. hastanede ki küçük işlerimi bitirip arabamın oraya geldiğimde o adamın arabamın yanında olduğunu gördüm. elinde ki çakıy-

NE ! ÇAKI MI?!

Koşarak onun oraya gidip adamın bana dönmesini sağladım.

"derdin ne senin?! niye arabama elinde ki çakıyla yaklaşıyorsun?!" bi bana bide çakıya baktı ve çakıyı kapayıp arka cebine attı.

"arabana bakıyordum. çakıda o sırada açık kalmış." ne kadar ona inanmasamda içimde ki rahatlama hissi ile elimi kalbime koyup derin bi oh çektim.

"neyse peki. iyi günler psikopat çocuk." arabama binip ona hiç bakmadan pastaneye doğru sürdüm. kızlarla küçük ama baya iyi işler yaptığımız bir pastanemiz vardı. hepimizi marifetlerimizi kullanarak burayı baya yüksek bir yere getirmiştik. pastaneye geldiğimde içerde az müşteri vardı ve cansel müşterilerle ilgilenirken hazal da mutfakta oyalanıyordu. İçeri girip hazalın yanına geçtim.

"babanla konuşmuşsun?"

"önemli birşey yok ya merak etmiş beni geldi."

"peki" önümde ki önlüğü giyip saçlarımı topuz yaptım ve müşterilerle ilgilenmeye başladım. 5-10 dakika sonra yeni birileri gelmeye başladı. 2 erkek. Onların masasına geçtim.

"hoşgeldiniz ne alırdınız?" uzun olan bana samimiyetle bakıp menüye bi göz attı.

"elmalı kurabiyelerden alalım biz" diğeri sürekli etrafa bakıp gülüyordu.

"siz beyfendi?" diğerine döndüm. bana dönüp güldü.

"ben mi? ben şey alıyım cheescake." başımla onaylayıp hazalın yanına geçtim.

"hazal bir cheescake bi elmalı kurabiye." hazaldan cevap gelmeyince ona baktım.

"kız sana diyorum!" sessizce bağırdım. birden bana döndü.

"noldu?"

"kime bakıyorsun sen?" güldüm.

"h-hiç hiçkimseye" hemen dolabın oraya gidip cheescake çıkardı ve tabağa koydu.

"uzun olana dimi?" daha fazla sırıtmam artarken güldüm.

"ya saçmalama." elmalı kurabiyeleride tepsiye koyup o masaya doğru geçti. Bende diğer müşterilerle ilgilenirken birine çarptım.

"çok özür diler- yine mi sen be?" psikopat çocuk bana gülerek bakarken ellerimi belime koyup ona bakmaya başladım.

Neler dönüyor bakalım.

-------------🏯-------------------

Zoraki aşk hikayesini silmeye karar verdim bu hikayeye devam edicem inşallah yanımda olursunuz. :)

SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin