Aydınlıklar ülkesi , işte burası.İşte yeni evim.Nasıl mı başarmıştım ?
Herkes baloda dans ederken ben babama rahatsızlandığımı söylemiştim. Ve odama çıkmıştım. Elbisemi çıkarmıştım. Üzerimi giyinmiştim. Saçlarımı düzeltmiş ve sarıya boyamıştım. Kaşlarımı biraz almıştım. Makyajımı çıkarmıştım. Ardından blackinde tasmasını çıkarmıştım Ve işte. Hazırdık. Yatağımın üzerine 'melekler tarafından kaçırıldı' yazdım.
Melekler tarafından kaçırılmak çok normal bir şeydi ama eğer kaçırılırsanız bir daha geri dönemezdiniz. Genelde melekler insanlara aşık olurlardı ve onları kaçırırlardı. Ve kaçırıldığınız zaman evlenirdiniz.
Her neyse. Ardından doktorun odasına girip bir kaç ilaç alacaktım ki bir kitap buldum.
Üzerinde 'Her tür büyü' yazıyordu. Kitabı biraz inceleyince içinde çok ilginç şeyler buldum. Zihin kontrolu, zamanı durdurma ...Kitabı da her ihtimale karşı yanıma aldım.Ve Blackin sırtına atlayıp ormanın içinden gide gide kaçtım.
Ülke pırılpırıldı.
Her yer ışıklarla doluydu. Çocuklar istediği gibi koşuyorlardı. Derken biri bana çarptı. Bu saçları alev gibi kırmızı olan minik bir kız çocuğuydu."Özür dilerim bayan..."dedi ve bir adım geri çekildi. Ben daha bir şey diyemeden bir adam geldi
Ve "Violet ! İşte burdasın !" Dedi.
"Özür dilerim baba."dedi ve birbirlerine sarıldılar.
"Merhaba..."dedi adam. Şaşkın bir şekilde "Merhaba..." dedim.
"Seni bir yerden tanıyorum sanki . Daha önceden tanıştık mı ?" Dedi.
"H-hayır zannetmiyorum. Buraya uzaklardan geldim." Dedim. "Ah öylemi ? Peki isminiz nedir ?" Dedi adam bana şüpheyle bakarak. "Oli-" "Bana yalan söylemenize gerek yok prenses Pira. Ben sizi küçüklüğünüzden beri tanırım." Diyince elim ayağım titredi. "İ-imkansız !" Dedim. "Hayır değil. Ben Drac. Sizin eskiden aşçınızdım. Ardından buraya sığındım. Babanız beni öldürmeye çalışınca kaçmak zorunda kaldım..." dedi. Adama bakakalmıştım. Tam ağzımı açıyordum ki "Kostakili de çok fena severdiniz..."dedi gülerek.
Benimde yüzümde hafif şaşkın bir gülümseme belirmişti. Black yanıma gelip kendini okşattırırken arkamdaki görevli "Prenses Pi- yani Olinia gitmeliyiz..." dedi. Bu bir görevliydi. "Beni nereden tanıyorsun ?!" Dedim fısıldayarak. "Lina bana her şeyi anlatmıştı prenses. Korkmayın sırrınız benle güvende." Dedi ve ekledi beni beyaz atların çektiği bir arabaya bindirken "Eşyalarınız nerde ?" "Şurada." Dedim. Adam eşyalarımı da alıp arabaya binerken gözlerim Blacka takılmıştı "Panterim ?" Dedim. "O da bir arabayla gelecek. Merak etmeyin..." dedi ve karşıma oturdu. Araba hareket etmeye başlamıştı. Arabadaki koltuklar kadifeydi. Ve perdeler de ipekti.
Blacke el sallarken ve her şey yavaş yavaş kaybolurken Bay Drac a hoşçakal diyebilme fırsatı buldum. Adam kızıyla beraber bana son kez gülümsedi. Ardından yollarına devam ettiler...Gilgan 21
Oklarımla hedefimi bir kez daha tam 12 den vurunca zaferin verdiği mutlulukla gülümsedim. Bu 37. Vuruşumdu ama ne zaman tam 12den vursam sanki ilk defa başarmışım gibi mutlu oluyordum. Kafam kurdum olan Meceyla ya dönünce "Sence birgünlük bu kadar yeter mi kızım ?" Dedim gülümsememi silmeyerek. Uslu bir şekilde yanıma koşarken tam olarak bana bakmıyordu."Meceyla ?" Dedim. Genelde hep ban bakardı.Arkamı dönünce nedenini anladım. Uşaklardan biri yemeğini getiriyordu. "Üzgünüm prensim geciktim. Kurdunuz Meceylanın yemeği hazır !"dedi. Ona gülümseyerek "Bugün ne yapıldı ?" "Kuzu ciğeri efendim," dedi ve bana gülümseyerek "Eğer izin verirseniz bu tatlı şeyi ben beslemek isterim." Dedi.
"Oh tabii bende annemin yanına gitmek zorundayım." Dedim ve okumu yanımda duran diğer uşağa verdim. "Lütfen bunları yerine koyun..." dedim ve hızla saraya koştum. Bembeyaz saraya koşarken annemin tahtında oturduğunu gördüm.
"Oğlum ! Git ve hazırlan ! Olinia gelmek üzere !"dedi. Koşarak merdivenlerden çıkarken hala aklımda Olinia nın kim olduğu vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlığın Oğlu ve Karanlığın Kızı
FantasyPİRA Karanlığın kızı GİLGAN Aydınlığın Oğlu. Pira sert yetiştirilmiş , sert , asi , içe kapanık bir prensesti. Gilgan ise şımartılarak büyütüldüğü halde , nazik , asil , dışakapanık bir prensti. Birbirlerine aşık olacaklarını kim bilebilirdi ki