Mutsuzluk kendi varlığıyla övünür.. Aynı kar taneleri gibi, hani gökten yere düşerken birbirilerine değemeden birbirlerinden uzak olurlar ya zarifçe ama bi o kadar da kibirle salınırlar gökyüzünde. Aklını başından alırlar gökyüzünün, toprağa düşene değin.. Küçük bir çocuğun elinde bir olana kadar yok sayarlar birbirilerini.Ta ki birbirilerini bulduklarında erirler.. hem varlıkları hemde kibirleri, ikisinden de eser kalmaz küçük avuçların sıcaklığında.. Mutsuzluk ise öyle sinsi ki farketmeden süzülür önce aklına sonra kalbine. Aklınla olan savaşı en basiti onun için.. kuşkular, sorular, korkular, en küçük neden soruları alt eder aklını.. En uzun kalbinle verir savaşını mutsuzluk çünkü orda duygular vardır ki bi ruhu ayakta tutanlarla savaşılmaz.. Lakin mutsuzluk kazandığı bir yeri de asla terketmez bilirim varlığı tam bi üşengeçlik yaratır hem yaşamaya hem gülümsemeye..