18.09

103 7 4
                                    

Daha hayatım tam olarak başlamamışken karanlığa büründüm. Sade ve siyah hayatım oldu hep. Ama başka renkler hayatımda kaldı.

Mesela Frances'ın öldüğü gün giydiği sarı tişört.

Sarı.

Kendimle başbaşa kaldığımda hep frances'ı düşünüyorum. Hayatın diğer zorlukları oldukça basit geliyor bana.

Derler ya ölüm gören çabuk yaşlanır diye. Ben 13 yaşında büyüdüm.

Bazılarının şuan herşeyi dalgaya almasını kötü bulan tek kişi benim.

Gerçekten ölümle karşılaştığınızda bir durmak gerekiyor.

Neler oldu, neler olmalı, nasıl davranmalıyım, neden bu kadar düşünüyorum?

Ve bazen neden düşünüğünüzü düşünürsünüz. Bu oldukça karışık bir olay.

Umarım hayatı sorgulamanız gerekmez.

Umarım hayatı sorgulayacak noktaya gelmezsiniz.

Bunun dışında size anlatacağım o kadar güzel şey var ki. Bu güzel şeyler benim hayatımla ilgili desem yalan olur. Hepsi Frances hakkında.

Frances'ın genel özelliklerinden bahsedeceğim.

Öncelikle saçları. Kendisinde sevdiği tek şey saçlarıydı. En azından bunu bana öyle gösteriyordu.

Ama benim sevdiğim şeyi sormak isterseniz cevabım kesinlikle gözleri olurdu. Gözleri o kadar içten bakıyordu ki anlatamam. Gözlerinin içine baktığında güldüğünü görebilirdiniz. Siz bir de gerçekten güldüğünde görün. Hayatımda gördüğüm en mükemmel şey olarak tanımladığınız şey vardır ya. İşte benim gördüğüm en mükemmel şey gözleriydi.

Gözleri elaydı. Ve baktıkça en sevdiğiniz şeyi orda görebiliyordunuz.

Bu arada size Frances öldü demiştim. Aslında benim için ölmüş olamaz.

Bedeni uyuyor.

Ruhu hep benimle ve beni gerçekten güldürüyor.

Kendisini hissettirmeyi gerçekten başarıyor. Belki sadece kafamda yarattığım bir algıdır bu. Belki gerçekten özlediğim için kafamın içinde ona bir yer veriyorum. Bunu gerçekten bilmiyorum. Ama gerçekten onu görmek istiyorum.

Acaba şuan yaşıyor olsaydı nasıl gözükürdü?

Veya bana birşey deme şansı olsa ne derdi?

Gerçekten yanıma oturup konuşma şansı olsa ne derdi?

Bu arada soru işaretlerime biraz daha soru işareti katmak güzel değil. Fakat yapmasam da olmaz.

Düşünün, cevabını öğrenmek istediğiniz soru bir yere ulaşmayacak ama merak ediyorsunuz. Belki de ulaşacak ama cevabı gelmeyecek.

Onun yanına gitmek istedim. Çok kez istedim. Bunu istemekle bırakmayıp denedim. Ama olmuyor. Bilinçleniyoruz büyüdükçe. Ve gerçekten bazı şeyler anlamsız kalıyor. Eminim ki Frances küçük yaşta böyle yapmasaydı bu yaşına gelince asla yapmazdı.

Frances'ın kafasını bulandıran kişileri biliyorum. Ne yapmak istediğimi de biliyorum. Ancak evde eğitim görüyorum. Evde eğitim görmesem o okulda bir şey yapacağımdan değil birçok şey yapacağımdan söylüyorum bunu.

Bunun dışında Frances gökyüzüne bayılırdı.

Sıklıkla geceleri gökyüzüne baktığını ve hep bir şey gördüğünü söylerdi.

Ona inanırdım.

Gerçekten gökyüzüne bakıp Frances'ın yüzünün belirdiğini görüyorum. Ama yıldızları ve bulutları sadece görmek istediğiniz şeylere benzetirsiniz.

Dediğim gibi siz görmek istediğiniz şeylere benzetirsiniz. Onlar karşınıza çıkmaz.

• Biraz Frances'ı kafanızda canlandırmak istiyorsanız bu şarkıyı dinleyin;

Avril Lavigne - Slipped Away

Anlamları tıpkı benim gibi. Çok istiyor, ama başaramıyor.

FrancesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin