Hayatın en acımasız hali ne Olabilirdi?
Yalnız kalmak mı? Yoksa İhanete Uğramak mı?Kararsızdım. Hiç bir şey düşünemiyordum Sahilde oturmuş dalgaların kıyıya çarpışını seyrediyordum. Aylardan eylüldü ve bu yıl sanırım sonbahar erken giriş yapacaktı. Sigaramdan Derin bir nefes alıp ileride alkol kullanan serseri tip ergenlere baktım. Büyük İhtimalle acı çektiklerini zannediyorlardı. Ama asıl acı bendeydi işte. Yıllardır aynı acıyla yanıp tutuşuyordum.Ailemin burada olmaması sevgilim’in trafik kazasında ölmesi.Hepsi aynı anda karşıma çıkmıştı. Düşünceler aleminde gidip gelirken kayalıkların arasında ağlayan bir kız gördüm. Dudaklarımın arasında ki sigarayı parmaklarımın arasına alıp beton zemine bastırarak ayağa kalktım. Karşımda kim olursa olsun ağlayan birisine dayanamazdım ben. Kalbime bıçak saplanır gibi hissederdim. Daha fazla dayanamayarak adımlarımı kayalıklara çevirip suratına baktım. Ağlamaktan gözleri şişmiş ve kızarmıştı. Omuz silkerek bende yanına oturdum. Ne tuhaftı.. İçimden ağlamak hissi gelse de ağlayamıyordum. Benim yerime o gözyaşı döküyordu.
"Yanıma oturabilirsin demedim. "Diye söylendi. Hafiften tebessüm ederek suratına baktım.
"İzin almadım zaten. "Cevap vermeyip ayağa kalktı. Peşinden bende kalkarak, "Rüzgar. "Dedim.Fakat yine cevap vermedi. Israrcı olan yanım ismini sormak iste de susup sahilde ilerleyişini seyrettim.
O gece onu düşünmekten uyuyamıyordum. Neden ağlıyordu,onu bu kadar üzen şey ne diye kendi kendime konuştum durdum. Bana onu hatırlatan bir şey vardı. Gözleri mi? Yoksa saçları mı? Kafamı hızla iki yana sallayıp bu düşüncemden kurtuldum. Benim sadece tek bir sevgilim vardı. O da Feridey'di. Tek aşkım o olduğu gibi son aşkım da o olacaktı.
Gözlerimi kapatmak istemesemde zorla kapattım. Uyumam gerekiyordu... Sabah kafede ki işler beni bekliyordu. Telefonumu komidinin üzerinden alıp saate baktım. 00.40 Yutkunup geri koydum. Ekran kilidinde Feride'nin yüzünü görmemle kalbim bir kez sızlamıştı. Kaç yıl olmuştu onu kaybedeli? 2 mi, 3 mü?
***
Sabah muhteşem alarmın çalmasıyla uyanmak zorunda kaldım. Güneş daha yeni doğmak üzereydi. Ve benim gözkapaklarım bana inat etmek istermiş gibi açılmak istemiyordu.
"Kendine gel Rüzgar. "Diye kendi kendime söylenerek yataktan kalkarak banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp rutin işimi hallettikten sonra odama dönerek üzerime beyaz gömlek altına da kot pantolon çıkarıp giydim. Saat daha sabahın 8'iydi. Bu saatlerde kahvaltıya alışık olmadığım için hiçbir şey yemeyip telefonumu alarak evden çıktım.
"Rüzgar!" Oktay'ın arkamdan gelip seslenmesiyle kafamı ona çevirip sırıttım.
"Oo Oktay bey. Erkenciyiz bakıyorum."
"Öyle oldu. Sabah sabah yürüyüşe çıkmıştım. Kafeye mi gidiyorsun?"
"Evet. Sen ne zaman geleceksin? "
"Bugün 4de gideceğim ben. Anıl sabahçıydı. Neyse.. Tutmayım ben seni görüşürüz. "Deyip koşmaya devam etti. Cevap vermeden bende kafeye doğru ilerledim.
Kafeyle evim arasında yaklaşık 2 km mesafe vardı. Ve ben gerçekten bu mesafe arasında gidip gelmekten bıkmıştım. Her an bana Feride'yi hatırlatıp duruyordu. Sanki karşıma çıkacakmış gibi hissediyordum. Sonunda kafeye geldiğimde Anıl'ın yanına gidip omzuna elimi bastırdım.
"Günaydın. "
"Günaydın.. "Dedi. Sesindeki soğukluk tenimi ürpertsede bozuntuya vermeden,
"Sen iyi misin?"diye sordum. Gözlerini benimkilere çevirince kızarmış olduğunu farketmemle kaşlarımı kaldırmam bir oldu. "Lan ne oldu?"
"Bir şey yok. "
"Ulan nasıl yok ağlamışsın resmen. "Diye söylendim. Umursamadan yanımdan geçerek gitti. Omuz silkip bende peşinden gittim. Anıl'ı sanırım ilk defa böyle görüyordum. "Anıl bak bir defa daha sormayacağım.. Ne olduğunu söyler misin?"
"Rüzgar üsteleme. Yok bir şey diyorsam yoktur. "
"İyiliğin için sana soruyorum Anıl. Kardeşim dediğim kişilere. "
"Sorma o zaman. İsteme iyiliğimi filan..."dedi ve eline süpürgeyi alarak kafeyi süpürmeye başladı. Umursamaz görünmeye çalışarak bende elime bez alarak masaları silmeye başladım.
***
Saat'in 8 olmasıyla birlikte kafeden ayrılıp dünkü gittiğim sahile doğru yol aldım. İçimde kötü bir his vardı. Ama bunun ne olduğunu gerçekten bilmiyordum. Kayalıkların olduğu bölgeye gidip oturdum. Bu sahil ferideyle benim buluşma yerimizdi. Ben 20 yaşında olmama rağmen Feride 18 yaşındaydı. Daha doğrusu şuan hayatta olsaydı öyle olacaktı ya neyse. Yanıma bir gölgenin oluşmasıyla kafamı sağa çevirip o kişiye baktım. Sahi dün burada o oturuyordu değil mi?"Yanıma oturabilirsin demedim. "Diye taklit ettim onu. O da aynı şekilde,
"İzin almadım zaten. "Deyince ayağa kalkıp oradan uzaklaşmak için adım attım. Şuanda aklımd Feride varken başka kızla konuşmam yanlış olurdu. "Deniz. İsmim Deniz. Dün için kusura bakma. Morallerim bozuktu... "Cevap vermeden ilerlemeye devam ettim. Konuşmamakta kararlıydım. "Rüzgar. Konuşmamız lazım.. Sana anlatacağım şeyler var." Durdum. Arkamı dönerek ona baktım. Ben ve onun ne konuşması olabilirdi ki? "Sadece 2 dakika. Söz fazla zamanını almayacağım. " Pes ederek yanına gittim. Sanırım bu kızdan başka türlü kurtulamayacaktım.
"Sadece 2 dakika Deniz. Süren başladı.."
"Pekâla. Dünkü ağlamamın sebebi Erkek arkadaşımdı. "
"Yani.. Tahmin etmek fazla zor değil. "
"Neyse işte. O ve ben nişanlıydık. Evlenme hayali kuruyorduk. Fakat beni terk etti. "Gözlerimi devirip kalktığım kayaya geri oturdum. Bu sohbetin sonu nereye gidecekti çok merak ediyordum doğrusu. "Ailem daha önce hiç Onur'u görmedi. Eğer bizim ayrıldığımızı öğrenirse-"
"Konunun devamını getirir misin? Çünkü gerçekten 2 dakika geçmek üzere. "
"Tamam.. Ailem Amerika da. Yarın akşam buraya geliyorlar. 1 haftalığına burada kalacaklar. Onlar gidene kadar sevgilim olur musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son!!BaHaR Rüzgarı
RomanceBazen Aşk Seni Zor Duruma Sokar Ama Aşk Kadar Güzel Başka Ne Var Ki.... Kitabımda Zor duruma düşen bir adamı Anlatacağım İyi Okumalar Hatalarimi Yazarsanız Sevinirim Oylamayı UNUTMAYİN.... TEŞEKKÜRLER Şimdiden ✌️✌️✌️