placebo;

637 57 16
                                    

Ne olduğunu yine ve yine kavrayamadığımız yaşam denen bu döngüde, yine ve yine bir başka döngünün içindeydik.

Yine ve,
yine.

İç içe geçmiş halkalarda nefes almayı unuturken saman tadı veren bu üç duvarlık dört duvarlı odada, gerçeklikte bir ömrü feda / heba etmek,
cesaret işiydi— işin aslı, o cesaret denen şey de bende yoktu,

bende ne vardıysa
yok olduysa,
benden ne ola?

ancak ve ancak,
bir hiç

"Şu tüyleri ağzına tıkmak da yasak mı?"
sararmış dişlerini görecek kadar bakmadım ona, orada olduklarını biliyordum, "Yirmi beş miligramlık kutular dışında ağzına tıkacağın her şey burada yasak."
Bir çift pembe yaprak, çenemin üstündeki pembe ledlere yaklaşırken elektrik sızmazsa, gerçek değildi.




y/n:
hiçbir şey anlaşılmıyor
ama
du ra ma dım </3

placebo / yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin