Siyah Lotus

211 18 11
                                    

Aselya o gün lisesine doğru yavaş yavaş ilerlerken aklından geçen tek şey annesinin ölümü değildi. Okula gittiği zaman karşılaşacağı olayları düşünüyordu. Okulun popüler ikilisi, onlara verdiği isimle Olumsuz İkili, ile bir yıl daha nasıl uğraşacağını, öğretmenlerini, sınavları, annesi olmadan nasıl devam edeceğini tüm bunların derslerini etkileyip etkilemeyeceğini...

Derslerinin kötüleşme ihtimali içinin buz kesmesine sebep oldu. 'Böyle bir seçeneğim yok' dedi kendi kendine 'Anneme söz verdim. Lise son sınıfa önem vereceğim, başarılı bir avukat olacağım, derslerimi aksatmayacağım , hayalimin peşinden koşacağım konusunda söz verdim ona. O bu dünyayı terk ettikten sonra sözümden dönemem, olmaz'

Okula gidip sırasına oturdu ve kitabını açarak okumaya çalıştı. Ancak düşünceler kitaba dalmasına engel oluyordu. Düşünceleriyle boğuşurken birden yanına birinin oturmasıyla kafasını okumadığı kitabından kaldırdı. Yanına gelen kız kahverengi saçları, mavi gözleri, içten gülümsemesi ve asi duruşuyla çok güzel bir kızdı. Gülümseyerek elini Aselya'ya elini uzattı "Merhaba ben Naria" Aselya'da hafifçe gülümseyerek kızın elini tutarken "Aselya" dedi.

Kız konuşkan birine benziyordu. Aselya onunla konuşurken kendini rahat hissediyordu, sanki uzun zamandır dostlarmış gibi rahattı kızın yanında.

Kızın bir ikizi ve Gölge Gezer adında simsiyah bir kedisi olduğunu öğrenmişti. Ayrıca kız kardeşinin Kızıl Yakut adında kırmızı bir papağanı olduğunu.

Kızla muhabbete dalmışken zilin çalması ile aklına gelen olumsuzluklar moralini altüst etti. Bir taraftan Naria'yı dinleyen Aselya bir taraftan da Olumsuz Ikili'nin gelip gelmediğini kontrol ediyordu. Içeri giren Zeya ve Cana'yı görmesi Naria sayesinde kazandığı ufak neşesini paramparça etti. Naria'ya baktığında hiç bir şeyin farkında olmadığını görmesi karşısında ise ne düşüneceğini bilemedi. Bir tarafı moralinin bozulduğunu farketmediğine sevinirken bir tarafı da bunu anlayacak kadar empati yapamadığı için kıza sinirliydi.

Öğretmenin içeri gelmesiyle susan Naria'ya bakmadan ders kitabını açtı ve konuyu okumaya başladı. Bir tarftan da annesi olmadan bu kadar olumsuzlukla nasıl başa çıkacağını düşünüyor, bütün olumsuzluklar gözünün önünden tek tek geçiyordu. Düşüncelere dalmışken aklına derste olduğu gelince dikkatini hocaya vermeye çalıştı. En sonunda zilin çalması ile dikkati yine düşüncelerine kaymıştı.

Yine düşünceleriyle boğuşurken Naria'nın aniden yanından kalktığını hissedip düşüncelerinden sıyrıldı. Naria hiç bir şey söylemeden yanından kalkmış ve dışarı çıkmıştı. 'Umursama' dedi kendi kendine 'zaten yeterince derdin var böyle şeyelere kafanı takma.'

Birden gözleri şokla açıldı. Aklına aylar önce okuduğu Renda Ikizleri kitabı gelmişti. Nasıl daha önce farketmedim diye söylendi kendi kendine. Okuduğu kitaptaki karakterle bu kız arasnda bu kadar benzerlik olması tesadüf olamazdı. Sonra saçmalama dedi kendi kendine. Kitap karakteri senin okuluna geleceke değil ya. Yine de bu kadar benzerlik normal değil diye düşünerek sınıftan çıktı. Etrafına bakınırken yan koridordan yükselen seslerle oraya doğru ilerledi. Koridora girdiği zaman gördükleri karşısında nasıl bir tepki vereceğini bilemedi.

Naria, Zeya ve Cana ile kavga ediyordu ancak dövüş bildiği belliydi çünkü ikisini de pert etmişti. Arkasını döndüğü zaman sanki az önce iki kızı haşat eden o değilmiş gibi masum bir ifade takınarak Aselya'nın yanına geldi. "Bugün başka ortak dersimiz yok ama okul çıkışında buluşalım" dedi ve Aselya'yı orda bırakarak sınıfına ilerledi.

Aselya zilin çalması ile kendine geldi. Sonunda son ders bitmişti. Eşyalarını çabuk hareketlerle toparlarken bir taraftan Naria'yı düşünüyordu. Nasıl olur da bir kitap karakteri onun onun dünyasına, onun okuluna gelebilirdi. 'Belki de yardıma ihtiyacım olduğunu hissetti' diye düşündü. Sonra kendi düşündüğüne güldü, dünyada o kadar yardıma ihtiyacı olan insan varken niye benim yanıma gelsin ki.

Eşyalarını toplayıp çantasını sırtına taktığında hızlı adımlarla çıkışa ilerledi. Naria kapının yanında onu bekliyordu. Naria'nın yanına doğru ilerledi. Onu farkeden Naria ile yavaş yavaş evine doğru yürürken aklında ona sormak istediğin onlarca soru vardı. Tam aklında dönüp duran sorulardan birini sormak için ağzını açmıştı ki Naria ona döndündü ve "Aklından geçenleri tahmin edebiliyorum" dedi "Muhtemelen benim Renda Ikizleri kitabından geldiğimi farkettin ancak nasıl veya neden olduğunu bilmiyorsun" Aselya aklından geçenleri özetleyen Naria'ya hafifçe başını salladı. Bunun üzerine hafifçe gülümseyen Naria bileğindeki bilekliği gösterdi "Bu bana ve kardeşime annemizden armağan"dedi. Bilekliğin üstünde siyah bir lotus çiçeği vardı. "Bu sabah lotus parlamaya başlayınca parmağımı üzerine koydum ve zihninden geçen olumsuz düşünceleri hissettim. O an tek düşündüğüm senin yanında olabilmekti ve hemen ardından etrafı siyah bir ışık kapladı. Etraf tekrar normale dönerken ilerde senin okula yürüdüğünü gördüm ve seninle tanışmak için yanına geldim" dedi Aselya mutlu ve şaşkın bir şekilde Naria'ya bakıyordu. Birden gözleri doldu ve Naria'ya sarılarak "Teşekkür ederim" diye fısıldadı. Aniden etraf simsiyah oldu. Gözlerini açtığı zaman Naria yoktu. Bir an her şeyin rüya olması ihtimali ile titredi. Ardından gözleri bileğine kaydı ve gülümseyerek yavaş adımlarla evine ilerledi.

Aklında, bugün yaşadıkları ve bileğindeki siyah lotus taşlı bileklik ile...

Siyah Lotus #YazmaGünleriEylülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin