Fotoğrafı göreli neredeyse yarım saat olmuştu ve kız hala şoku atlatamamıştı. Matt bir kızı kucağına alıp dudaklarına yapışmıştı ve bu halinden oldukça memnun görünüyordu. Eski bir fotoğraf olabilir diye düşündü kız, kendini avutmaya çalışıyordu. Ama olamazdı çünkü Matt kumral saçlarının ucunu daha üç gün önce sarı ile aydınlattırmıştı. Öpüştüğü kız benden daha güzel diye düşündü. Kıvrımlı bir vücudu vardı ve makyajından da anlaşıldığı gibi kendine baya iyi bakıyor olabilirdi. Harry camdan odasına doğru yönelmeye çalışırken dikkatini anca dağıtabilmişti. Çabucak gözlerini ovuşturdu ve Harry'e içeri girmesi için yardım etti.
"Jen, gerçekten çok üzgünüm bunu çabucak yapmam gerekiyordu. Zaten yeterince üzülüyordun." Kızın bir şey demeye hali yoktu. Kendini Harry'nin uzun ve güvenli kollarına sıkıca sardı. "Harry bunu konuşmasak, sadece bu gece yanımda kalmanı istiyorum. Bunu benim için yapar mısın?" Harry çabucak kafasını salladı ve onu iyice sardı. "T-tabii" neden kekelediğini bilmiyordu. Kızı yatağa doğru yönlendirdi. Yatırıp üzerini örttükten sonra dar pantolonun arka cebindeki sigara paketini çıkarıp bir tane dudaklarının arasına sıkıştırdı ve yaktı, kızın yanına oturdu. Komidinin üzerine telefonunu bıraktığında titreme sesini görmezden gelerek iyice içine çektiği sigarasını camdan dışarı fırlattı ve yatağa iyice yayıldı. Koca bir nefes günün stressine iyi gelmişti. Gözlerini kapatırken Jen'in ona sıkıca sarıldığını hissetti. Yorgun vücutlarını uykuya teslim ettiler.
Burnunu kaşındıran bukleler sayesinde ilk uyanan kız oldu. Harry iyice ona sokulmuştu fakat bu sefer sarılmıyorlardı. Bir süre bu halini izledi. Uyurken dudakları bir şeyler söyleyecekmiş gibi hareket ediyorlardı. Bukleleri düne göre daha belirgin duruyordu. Bir keresinde Harry'nin "benim saçlarım zıt kutuplu" dediğini anımsadı, muhtemelen bundan bahsediyordu. Bu anı kızı gülümsetmişti. Harry'nin varlığı ona bir armağan gibiydi çünkü hayatı boyunca böyle bir arkadaşa sahip olmamıştı. Uyandırmamaya çalışarak yatağından çıktı. Pijamalarının yerine siyah tişört ve tayt ikilisini giyerek dağınık odasına baktı. Daha sonra toplayabilirim diye düşünüp mutfağa doğru ilerledi. Kahve makinasına biraz su ve kahve ekleyerek düğmesine bastı. Bu sırada kahvaltılıkları, Harry ve kendisi için olan servis tabaklarını masaya yerleştirdi. Annesi ve babası sabah erken saatte işe gitmek için evden çıkıyorlardı bu yüzden evde yalnızca ikisi vardı. Dolaptan iki yumurta alarak omlet yapmaya koyuldu. Kahve makinasının kahve yapma işlemini bittiğine dair çıkardığı sesi duyduğu anda raftan iki kupa alıp sıcacık kahveyi kupalarla buluşturdu. Omletleri de tabaklara yerleştirdikten sonra geriye bir tek Harry'i uyandırmak kalmıştı.Dünkü olayı düşünmek istemiyordu bu yüzden kafasındaki sorularla savaşarak Harry'nin başucuna oturdu. "Hazz, hey, uyan uykucu" yüzüstü bir pozisyonda yatıyordu. Kollarını yastığın altında kilitlemişti. Jennifer'in sesini duyunca suratını ekşitip bir şeyler mırıldandı fakat kız ne dediğini anlayamadı. "Kahvaltımız hazır" kız şansını bir kere daha denedi ve koluna hafifçe dokundu. Harry yataktan çabucak doğrulup, neler olduğunu anlamaya çalışır gibi kıza baktı. Gözleri şişmişti ve kız gülmeye başladı. "Kaplumbağaya benziyorsun" Harry gülme kaslarını uzun bir süredir kullanmıyormuş gibi sahte bir gülüş attı ve gözlerini ovuşturdu. "Hemen geliyorum" sesi olduğundan daha kalın çıkıyordu ve bu çok seksiydi. Kız mutfağa doğru ilerlediğinde yataktan kalkan Harry ona yetişti. " omlet yapmışsın" bu sefer gülümsemesi daha canlıydı. Büyüleyici gamzelerini sergilemesini iyi biliyordu. " afiyet olsun" kız gülümsemesine karşılık verirken masaya oturdu.
"Dün olanlarla ilgili konuşmanın tam zamanı bence" Harry gergin bir şekilde kıza bakarken çatalını tabağın kenarına bıraktı. Kızın yüzünü büyük bir hüzün kapladı. " Dün Lizzle birlikteyken biraz sohbet ettik. Bilirsin...Matt hakkında. Bu aralar sana olan davranışlarından bahsettim. O da bana bu fotoğrafı gösterdi. Peter'ın doğum günündenmiş. O çok içmiş... Kontrolünü kaybedince herşey rayından çıkmış." Kız yemeyi kesip dikkatle Harry'e baktı. "Yani bir gecelik bir şeydi?" Geçici bir şey olmasını diledi. Bu çok kırıcı bir şeydi fakat en azından buna tutunabilirdi. "Aslında tek gecelik olmamış. Kız zaten Matt ile ilgileniyormuş. Bunu fırsat bilip pençelerini Matt'e geçirmiş. Tanrım, nefret ediyorum o kızdan tam bir sürtük." Kız tabağına iğreniyor gibi bakıyordu. Harry sandalyesini çekip yanına yaklaştı. Ellerini kavradı ve kırılan kalbini onarmak için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı. "Hey Jen, sen çok değerlisin benim için sakın bunu unutma. Kalbini değersiz bir serseri için karartmamalısın. Ona ihtiyacın yok." Bu sözleri Matt'i sevmediği için değil, gerçekten öyle hissettiği için söylemişti. Güven vermek için ellerini okşadı. Kız ona yapmacık bir gülümsemeye baktı. "Kırılan bardağı yapıştırıp tekrar kullanamayız biliyorum ama seni nasıl eğlendireceğimi biliyorum. Git üzerini değiştir. Mutfağı ben hallederim.""Harry gerçekten ben..." Lafını bitirmesine izin vermedi. "Mazeret kabul etmiyorum küçük hanım. Hazırlanman için tamı tamına 10 dakikan var. Elini çabuk tutsan iyi edersin. Süper kahramanların vakti kısıtlıdır." Göz kırptı. Gülmesine ihtiyacı vardı ki kız içten bir şekilde kıkırdayıp ona bu güzel hediyeyi verdi.
"Seni seviyorum Hazz."
"Ben daha çok Jen"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAD BEAUTIFUL TRAGIC
FanfictionOnların güzel, sihirli aşkları vardı. Ama kendi iyilikleri için birlikte olmamalıydılar...