Siz hiç kırdığınız bir şeyi onarmaya çalıştınız mı? Ya da, bozmadığınız halde yapbozun parçalarını tekrar tekrar birleştirmeye?
Ya da, ne bileyim işte... Uçurumdan atlamaya çalışırken, deli gibi bağırdınız mı ''Yeneceğim seni!'' diye?
Bileklerinizi kestikten sonra şükrettiniz mi peki? '' Bana iyi ki de bu günleri yaşattın Tanrım!'' dediniz mi?
Sevdiğiniz kilometrelerce uzakta diye, yirmi defa bilet alıp, her seferinde gitmeye korkup, paralarınızı yaktınız mı?
Öldüğünüz her gün O'nun için dua ettiniz mi?
Ömrünüze ömür değil, ömrüne ömür koymak istediniz mi?
Zor değil mi? Anlamak da, yapmak da, her seferinde sizden binlerce parça eksiltiyor.
Önünüzde ki o uzunca yolun önüne, başkaları yerine, siz tuğla dikiyorsunuz. Belki de yürüseniz, daha az yorulacaksınız ama siz artık o sokaklardan ne birinin size gelmesini istiyorsunuz, ne de birine gitmek için derman arayabiliyorsunuz.
Sokaklar size kırılıyor. Sizin hergün gittiğiniz o sokaklar, kırılıyorlar. O tuğlalar her seferinde yıkılıyor. O sokakları düşündükçe, karanlığı aydınlatan o sokak lambalarını düşündükçe, bir tuğla kırılıyor...
Bir tuğla kırılıyor lakin, siz iki tane ekliyorsunuz üstüne.
Canınız yanıyor. O sokaklarda çığlık atmak istiyorsunuz, sesiniz kısılıyor. Konuşmadan da anlayabilecek birini istiyorsunuz. Buluyorsunuz. Ve kaybediyorsunuz...
Bulduğunuzu değil de, daha çok kendi benliğinizi kaybediyorsunuz...
Herkes birgün kendini öldürüyor. Kendi yarattığı duygularını da, karanlığı da ve hatta ışığını da söndürüyor.
Siyah ya da beyaz değil de, gri diyor.
Ben griyi severim mesela...
Siyahla beyaz karışır birbirine...
İki zıt renk, bir olur birden...
Ama eğer derseniz ki; 'siyah ya da beyaz?',
BEYAZ!
Çünkü her beyazın karışacağı siyah hikayeler daha çok olur...
Bu; O'nu özlemle, belki ufacık bir pişmanlıkla andığım son gün.
1 yılımıza, 3 yılıma, veda ettiğim son gün.
Ve bu kitabın son 'YALNIZLIK' hikayesi.
Çünkü her beyazın karışacağı siyah hikayeler çok olur...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız
Poetry'' Yıkık ailenin, kırık kızı '' 'ndan birkaç kesit paylaşacağım burada. Vazgeçtiklerimiz yaraladı belkide bizi. Yada; sadece, vazgeçmeye çalıştıklarımız. En büyük kayıplarımızı kalplerimiz fısıldadı kulaklarımıza. Belki de o yüzden hep, yanlış terc...