"Karanlıktı, heryer sokaklar, evim, arabam, arkadaşlarımla gitmekten eglenmekten sıkılmadığım o kafe , hersey zifiri karanlığın ortasında kalmıştı ve ben sadece kaçıyordum. Duymaktan artık bıktığım o çıngırak sesi geldi sağımdan , sonunda ne olduğunu görebilecekken uyandım"
-"Görebildiğimiz üzere bir ilerleme yok, her gece aynı rüyayı görüyorsunuz Said Bey.
Ve şu çıngırak meselesini üzerinde tekrar bir seans yapmamız gerekiyor iki gün sonra yine aynı saatte bekliyorum. Şimdilik bu kadar Annenize selamlarımı ilettin lütfen "."Iyi günler Fikret Hanım"
Her seans paramı sömürmekten bıkmamıştı nasıl olsa, yarım saat kendi konusuyor yarım saat de beni konusturuyordu. Su aptal rüyaları görmesem buraya asla gelmezdim. Bu günde cam kavanuzu kalınlığında olan gözlüklerinin arkasından gözlerini devirmisti. Bunu her geldiğim gün mutlaka yapıyordu, acaba kasten bana mi yapıyor diye düşünsem de , Fikret hanımı da böyle kabul etmiştim nacizane hayatımın içine. Öyle sorunlu biri değilim. Iyi bir çevrem mutlu bir ailem, güzel bir kız arkadaşım ve yeterince basarili oldugum bir işim vardi. Şu bir aydir kontrol edemedigim rüya alemi başima dert acmaya başlamıştı. Geceleri gördüğüm rüyalar ki kabus demek daha doğru bende büyük ölçüde bir uyku bozukluğu meydana getiriyordu annem ve babamdan gelen telefonlari açamıyordum. Annem her anne gibi elham yapıp çıkıp gelmişti ona önemli bir şey olmadığını anlatmaya çalışsam da kendimi annemin yakın bir arkadaşı olan Fikret Hanımın yanında bulmuştum. Benden oldukça büyük olmasına rağmen bana Said Bey diye hitap ediyordu. Annemin söylediğine göre "işini çok dikkate alan bir kadınmış" kız arkadaşım Çiçek ile buluşmak üzere arabama atladım beni her zamanki buluştuğumuz kafede bekliyor du. Öncesinde artik abonesi oldugum çiçekçi ye uğrayıp en sevdiği papatyalardan almıştım. Oraya vardigimda pencere kenarında bi masaya oturmus beni bekliyordu. Arkası bana dönük oldugu için hızlıca yanağına bir öpücük kondurdum. Mutlu bir şekilde karşısında ki sandalye ye kuruldum. Biraz Üzgün gözüküyordu elini tutup nedenini sordugum da "onemli bi şey olmadı " deyip geçiştirdi bana "randevun nasl gecti?" Diye sordu "Güzel" deyip bende geçiştirdim şu aralarda en cok yaptığımız şey buydu birbirimizi geçiştirmek artik sağlıklı bir iletişim kuramıyorduk. Psikoloğa gittiğim için deli olduğumu düşünüyordu. Şu yedi aylık birlikteliğimiz sonucunda onu az çok tanınmıştım. Tabiki arkadaşları tarafından sürekli poh pohlanan bir insandı. Varlıklı bir ailesi vardı ve aile şirketlerinin başında yer alıyordu. -Mirasyedi bir nevi -
Ben ise herseyi çalışarak dişimle tırnağımla kazanmıştım bir çok ahbabım ayrıca geniş bir çevrem vardı. Sosyetik burnu havada insanlarla 5 yıl önce tanısmıştım. Nerde ne söylenir hangi ortamda ne giyilir ne konuşulur hepsini teker teker ögrenmistim. Annem bir doktordu saygı ve insanlığı ondan görmüştüm . Herkezin söylediğine göre çok mütevazı çok terbiyeli bir insandım. Gerçekte öyle miyim bunu bende bilmiyorum.
Gözümün önünde bir el salladığında kendime geldim. Çiçeğin kızgın bakışlarıyla karşı karşıya kaldığımda "dalmışım biraz " diyerek dikkatimi ona vermeye çalıştım. Elini tutmak istediğimde geri çekildi . Ona "ne oldu ?" Der gibi bi bakış attım.Masa da hemen önümde duran tuzluğu eline aldı ve gözümün önünde sallamaya başladı.
"Bunu görüyor musun Said ?"dedi. Ne yapmak istediğini bilmiyordum ama " Evet tabiki görüyorum." Dedim. Tuzluğu geri yerine bıraktı ve kollarını önünde birleştirdi. "Sorunda bu sana bir saattir o tuzluğu bana uzatmanı rica ediyorum ama sen başka yerlerdesin Sait , sahi buluşmaya niye geldin ki aklın bende bile değil. Dediklerimi dinlemiyorsun bir aydır beni görmüyorsun. "Dedi. Hiç duraklamadan düşünmeden konuşmuştu beli ki böyle bir an için fırsat kolluyordu. Yine de ortam ı biraz yumuşatmak amacıyla " Bazı sorunlarım olduğunu biliyorsun " dedim . Masada sanki kimsenin duymaması gereken bir şey söyleyecekmiş gibi yaklaştı " Akıl hastanesine gittiğinin farkında mısın sen ?" Dedi . Bu sitemi uzun zamandır bekliyordum hatta daha önce söylememesi şaşırtmıştı beni. O geri sandalyesine yaslanırken ben doğruldum bu kez " Orasının bir hastahane değil bir büro olduğunu biliyorsun beli günlerde gidip gördüğüm bazı rüyalar hakkında psikoloğuma danışıyorum." Boğazımın kuruduğunu hissederek masadaki sudan içtim ve devam ettim. "Bu be-". Konuşmamı bölerek bir anda araya girdi. " Senin artık oraya gitmeni istemiyorum. Arkadaşlarımız çevremiz var bizim insanların ne dediklerini duymuyor musun , ben senin sevgilinim Said beni dinlemek zorundasın" Dedi. Ses tonunu hiç düşürmeden konuşmuştu ve tüm bakışları üzerimize toplamıştı. Konuşmasını bitirene kadar birsey söylememiştim. Şimdi ise bir cevap ister gibi yüzüme bakıyordu.
Benim her erkeğin olduğu gibi beli başlı kurallarım vardı. Bir kadına asla kaba davranmam, sesimi yükseltmem, sözünü kesmem ve onu küçük ďüşürmem onlardan sadece saygı beklerim. Çiçekle olan ilişkim kurallarımı çoktan zedelemeye başlamıştı bile , peçeteliğe uzandım bir peçete alarak ellerimi temizledim. Peçete den başımı kaldırıp onunla göz göze geldim. Sandalyemde geri yaslanarak bir elimi çeneme koydum onu süzmeye basladım ve " Bana bağırma cesaretini nerden alıyorsun ?" Dedim . Kaşları bir anda havaya kalktı ne duyduğundan emin olmak istercesine " Sait sen ne diyorsun " dedi. Ben tekrar " Bana emir verme hakkını nerden aıyorsun ?" Dedim. Iyice kafası karışmıştı . Ve en son " Sana kim sözümü kesmeni söyledi " dedim. Yüzündeki çaresizliği ve korkuyu görüyordum. Hiç düşünmeden konuşuyor ve başkalarının laflarını dinliyordu. Böyle bir Aptallığa katlanamayacağımı da iyi bilmesi gerekirdi. Masadan kalktım ve diğer sandalyedeki ceketimin cebinden para çıkarırken " Bir daha beni arama" dedim . Hesabı ödedikten sonra ordan ayrıldım. O ise sadece arkamdan bakakalmıştı.
Çiçek ile süren yedi aylık birlikteliğim de burada noktalanmıştı.
Olmuyordu, bir kadına aşık olup onu vazgeçilmezim kılamıyorudum. Biriyle tanışıyordum hersey başlarda iyi giderken bir anda ayağım bir taşa takılsa yanımda olup o taşı kaldırmak yerine herkesleşiyorlardı ve o taşı başıma atıyorlardı. Birine güvenmek büyük bir sanat bence ben bu sınav dan geçer not alamamıştım. Belki de kaderin bir oyunudur bu ömür boyu bekar kalıp aksi bir ihtiyar olup bahçeye giren çocukları kovalardım. Bu düşüncelerle kafamı iki yana salladım ne saçmalıyordum ben, arabama binip şirket e gitmek için yola koyuldum.
Şirket e girdiğim de herkese selam verip asansör e bindim odam kırkıncı kattaydı. Aslında bir patron olarak en üst katta olmam gerekirken diger 41 ve 42.katları spor salonu ve dinlenme odasına çevirmiştim. Spor salonu sadece bana aitti ama dinlenme odası yani odaları calışanlarım içindi. Önemli bir toplantı olduğunda şirkette kalır ve çalışırdık bir çok elemanım şirketi açtığımda yanımda oldukları için kıymetli bir dost haline gelmişlerdi ve onları düşünmek adına böyle bir bölüm tahsis ettim.
Burası bir mimarlık şirketiydi ayrıca okulu genç yeteneklere fırsat vermek gözlerindeki ışığı görmek beni memnun ediyordu. Önemli bir ihale aldığımızda hem bize fikir olsun hemde onlar arasında ki rekabet i arttırmak amacıyla yarışmalar düzenliyorduk. Çalışanlarım a gelirsek onlar çok yetenekli insanlardı bu başarıya ulastıysam ve şirketim tanınan sirketler arasına girdiyse onların payı büyük dü. Pınar hanımın getirdiği bir kaç dosyayı imzaladıktan sonra yarın ki toplantı hakkında bir kaç detayı not almasını istedim. Yarın Yurtdışındaki bir firmayla toplantımız vardı ve bu olursa büyük bir AVM işine beraber girecektik. Bir nevi ortaklık. İslerim bittiğinde saat 8 olmuştu ve çoktan hava kararmıştı , askılık da duran ceketimi alıp giydim. Burdan sonraki durak belliydi mezarlık. Kardeşim Yiğit in yanına gitmeyeli uzun zaman olmuştu . Onu uyuşturucudan kaybetmiştik nasıl böyle kalbi temiz bir insanın böyle bir şey yaptığına inanamamıştık. Ki yapılan otopsi de zorla kanına zehir enjekte ettiklerini öğrenmiştim. Bunu sadece ben biliyordum. Annem ve babamın böyle bir şey e daha kalpleri dayanmazdı.Çoktan mezarlığa varmıştım bile bir kaç adım yürüdükten sonra üzerinde renkli çiçekler olan mezarı görebilmiştim yine bu çiçekleri buraya kimin veya kimlerin getirdiğini bilmiyordum her geldiğimde mutlaka yenileri olurdu. Bende elimdeki çiçekleri mezarına bıraktım , diger elimdeki su şişesiyle toprağını sulamaya başladım. Mezarın yanına diz çöktüm biraz dertleşmem gerekiyordu onunla "Yine ben geldim kardeşim. Bu kez biraz gec oldu biliyorum. Ama hani sana anlatmıştım ya spor salonu ihalesi var ona uğraşıyoruz diye onu aldık nihayet . Evet biliyorum annemin duaları olmasa olmazdı.
.. Özledim be kardeşim daha 26 yaşında bu mezara girmek sana yakışırmıydı ? Neyse bak yine duygulandırdın beni.
Çıngırak meselesine gelirsek hala işin içinden çıkabilmiş değilim. Bu Fikret Hanım hiç yardımcı olmuyor."
Telefonumun sesiyle konuşmam yarıda kaldı. Arayanın kim olduğuna baktığımda bir heyecanla ayağa kalktım sonunda beklediğim telefon gelmişti.
Sevinçle mezar a bakıp;
" Buldum galiba kardeşim bu kez buldum o katilleri "Yeni kitabımın yeni bölümü sizlerle.
Bir erkeğin gözünden anlatmaya çalıştım bu benim için bir ilk olacak ama böyle devam edeceğe benziyor.
Kitabım ı okumanızı oylamanızı ve eleştirilerinizi bekliyorum.Allah utandırmasın .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜTEVAZI
Teen Fiction+"Eger bir gün gerçekten yasayacaksam o seninle olacak ". yürümeyi bırakıp nihayet bana dönmüştü. -"Bunun ne demek olduğunu biliyorsun değil mi ?" düşünür gibi bir ifadeyle ona bakıp cevap verdim. +"Galiba , Evet". yüzünde hınzır bir gülümseme olmu...