Karanlık, karanlık, karanlık her yer zifiri karanlık.
Nefes alamıyorum sanki birisi beni boğuyor. Hissediyorum etrafım çok kalabalık. Çok karanlık hiçbir şey göremiyorum, fısıltılar geliyor kulağıma.
Çok korkuyorum bağırmak istiyorum bağıramıyorum, engelleyen bir şey var sanki biri ağzımı sıkı sıkı kapatıyor. Hareket etmek istiyorum edemiyorum.
Ruhum gibi vücudumu da hissedemiyorum. Şuan hissettiğim tek şey korku, çok korkuyorum...Çok uzaktan bir ses geldi, etraftaki fısıltılar azaldı.
Gelen ses yükseldikçe fısıltılar yok oluyordu. Yüzüme ılık bir nefes geldi, beni tutan şeyler sanki elleri yanmış gibi geri çektiler.Boşluğa düşüyordum, ellerimi yumruk yapıp karnıma doğru götürdüm, aynı zaman da dizlerimi de karnıma çekiyordum. Kafamı eğdim ve cenin pozisyonu aldım. Çığlık attım, gözlerimi daha sıkı yumdum ve yumuşak bir yere düştüm. Gözlerim hala sımsıkı kapalıydı. Yumruğumu biri açmaya çalıştı, tekrar çığlık attım gözümü açmak istiyorum ama korkuyorum.
"Abla, abla uyan aç gözlerini"
Daha sıkı yumdum gözlerimi biliyorum, yanım da ki kardeşim ama açamıyorum gözlerimi. Hala nefes nefeseyim, düzene sokamıyorum, titremeye başladım.
"Gece"
Diye bağırdı, gözlerimi yavaşça araladım her yeri bulanık görüyordum. Gözlerimi kapatıp açtım, birkaç defa tekrarladım aynı şeyi. Korkuyla yüzümü inceleyen bir çift kahverengi göz odağıma girdi.
Kolumdan destek alarak uzandığım yatakta dikleştim, gözlerim tekrar kardeşime kaydı dikkatlice yüzümü inceliyordu. Çok korkmuştu biliyordum yavaşça ayaklarımı yataktan sarkıttım.
"Abla" diye seslendi kafamı kaldırıp suratına baktım, hala korkuyla suratımı inceliyordu.
Hadi ama her zaman yaşanan bir şey, bu kız niye böyle bakıyor?"Söyle açelya" dedim soğuk bir sesle.
"Abla burnun kanıyor" dedi yüzüme korkuyla bakarken.
Birkaç saniye ifadesizce suratına baktım. Kafasını göğsüme bastırdım, hemen kollarını belime sardı. Elimin tersiyle burnum da ki kanı sildim. Sigaraya ihtiyacım vardı. Açelya'yı yavaşça kaldırdım göğsümden, yarım gözle gözlerime baktı bakışları aşağı doğru kaydı ve burnum da takılı kaldı. Tekrar gözlerime çıkardı kahverengilerini, gülümsedim sanki bulaşıcı bir şeymiş gibi hemen dudakları yana doğru kıvrıldı.
"Gece iyi misin"
demesiyle kaşlarım çatıldı aynı zaman da dudağımda ki tebessüm anın da yok oldu.
Kafasına geçirdim bir tane"Pezevenk abla diyeceksin, ben sana kaç kere dedim ismimle hitap etmeyeceksin diye, koparırım o dilini batarya olarak kullanırım ha "
Derin bir nefes aldım. Lafımı bitirir bitirmez, kahkaha atmaya başladı...
Kaşlarım çatık bir şekilde kahkahasının bitmesini bekledim...
bekledim...
bekledim...
bitmedi.
Bir tane daha geçirdim kafasına.
Bir eliyle kafasını diğer eliyle ağzını kapattı ve kendini susturdu."Tamam abla tamam anlaşıldı sen kendine geldin, iyisin de maşallah, dilimi batarya yaptığına göre"
Dedi ve tekrar gülmeye başladı.
"Allah'ım SABIR " diye inleyip kendimi yatağa bıraktım, gözlerimi yumdum ve derin düşüncelere daldım.
Ne kadar sürecek bu?
Kendimi bildim bileli neden hep kabus görüyorum?
Neden sürekli korkuyla uykuya dalmak zorundayım?
Neden gördüğüm hiçbir şeyi hatırlamıyorum?
Neden acı çekmek zorundayım?
Neden hep aynı fısıltı beni kabusumdan kurtarıyor?
Peki ya neden o sesi duyduğumda korkmuyorum?
NEDEN! ?
NEDEN! ?
NEDEN! ?
Aklımı kurcalayan binlerce soru var ve bu soruların cevabını asla alamayacağımı biliyorum. Bu yaşadıklarımı bilen yakınlarım çoğunlukla psikolojik sorunlarım olduğunu düşünüyor. Ben onlara katılmıyorum, bence gayet normalim.
Aklıma kardeşim geldi, gözlerimi açtım ve soluma baktım, ne kadar zamandır bu şekilde durdum bilmiyorum ama uyumuştu. Gözlerimi ovuşturdum ve yatakdan zorlanarak da olsa kalkmayı başardım.
Başım döndü sendeleyerek birkaç adım attım ve lavabo ya doğru ilerledim.Elimi yıkadım, avcumu açtım ve suyun dolmasına izin verdim, o sırada ifadesiz bir şekil de aynadan suratımı inceledim.
Gözlerim kan torbası olmuştu adeta, burnumda ki kan kurumuş sağ elmacık kemiğime doğru yol çizmiş.
Dudağım şişmiş ve diş izleriyle süslenmişti, saçımda ki topuzdan eser kalmamış,
iri dalgalarımın bir kısmı omuzlarıma değerken, diğer kısmı toka her an düşecek gibi duran topuzun içerisinde esir kalmışlardı.Kendimi incelemeyi bıraktım ve onlarca kez avcuma dolup taşan suyu yüzüme çarptım. Havlu ile elimi kuruladım, yüzümü bilerek ıslak bıraktım adımlarımı odama doğru yönlendirdim. Küçük siyah koltuğu pencerenin önüne doğru çektim, pencerenin önünde ki sigara paketini aldıktan sonra koltuğa oturdum ve ayaklarımı kıvırıp karnıma doğru çektim. Paketi tek elimle açtım ve dişlerimin yardımıyla için den bir tane çekip dudağıma yerleştirdim ve ateşledim.
Kafamı kaldırdım, gökyüzünü izlemeye başladım.
''Ne kadar benziyoruz gökyüzü, sabahları aydınlıksın geceleri ise zifiri karanlık'' diye fısıldadım.
Gözlerimi yumdum ve sigaradan derin bir nefes daha çektim içime.
Evet klasik kitaplarda ki gibi masum kız falan değilim.
Ben, Gece Aden 17 yaşındayım. Tüm renkleri barındırırım ruhum da ama şöyle bir şey var ki tüm renkler karışırsa, siyaha boyanır o rengarenk ruh.
Kabuslarından korkan ve aynı zaman da kabusuna aşık olan bir kızın hikayesi...
SYAMA, GECENİN RUHU.
![](https://img.wattpad.com/cover/85131418-288-k553245.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SYAMA
Teen FictionGecenin rengi araf ; Çığlık atıyorum karanlığa doğru ,karanlık da ki fısıltılar sussun diye. Sadece geceleri yaşadığımı hissediyorum ,bazen de yaşadığımı bile hissetmiyorum geceleri. Kötü yola düşmüş geceler, Aydınlığımı kapatan, Ruhumu siyaha boy...