Sonunda birine ulaşmayı başarmıştım, karşıdan gelen gür ve sinirli erkek sesi beni tedirgin etmişti. "Alo kimsiniz?" Dedi. O esnada adamın birilerine bağırıp çağırdığını duyuyordum, "Alo iyi akşamlar ben Çağan için aramıştım, kiminle görüşüyorum acaba?" Dedim. Karşıdaki ses telaşlı bir şekilde cevap vermeye başlamıştı. "Ben Murat Atabey, Çağanın büyük babasıyım, Çağan'ıma birşey mi olmuş yoksa, siz kimsiniz ve şu an nerede, söylermisiniz? " Dedi. "Ben Pera Sancak, Tophanede küçük bir pastanenin sahibiyim, endişelenmenize gerek yok, lütfen rahat olun kötü birşeyi yok , şu anda benim yanımda ve oturmuş pastasını yiyor, onu pastanemin önünde ağlarken buldum, fazlasıyla yıpranmış ve sanırım birilerinden kaçmış." Dedim. Bey efendi de konuşmasına devam ederek açıklamada bulundu, " Oh çok şükür Allah'ıma, bende torunumu sabahtan bu yana her yerde aratıyordum, kayıp haberi geldiğinde çıldırmak üzereydik, büyük annesi de çok üzgün bir durumda, bu haber ona da iyi gelecektir, oğluma da Çağan'ımın kayıp olduğunu henüz haber edemedik endişelenmesin diye, sanırım haber etmeye de gerek kalmadı sayenizde, çok teşekkür ederiz kızım, biz şu an şehir dışındayız oraya varmamız sabahı bulur rica etsem biz gelene dek göz kulak olurmusun, evladımın sesi soluğu da çıkmaz." Dedi. buruk bir sesle.
Ben de Murat bey'e, Çağan'a kendilerinin gelişine değinen iyi şekilde bakabileceğimi ve gözünün arkada kalmamasını söyleyerek pastanemin adresini verdim ve telefonu kapattım. Mutfaktan çıktığım esnada pastanenin kapısı açıldı ve içeri Aras ( Adras ) ağabeyimin girdiğini gördüm. "Pera nerede kaldın Allah aşkına neden bu kadar geciktin, telefonunda sürekli meşgulde bir türlü ulaşamadık sana, ulaşamayınca da buraya gelmek zorunda kaldım." Dedi. O an akşam yemeğine epeyce geciktiğimin farkına vardım, ağabeyim bana yaklaşırken Çağan birden bire sandalyesinden indi ve eteğime yapıştı, sanırım ağabeyimden korkmuştu, ağabeyim bu duruma epeyce şaşırdı ve neler olduğunu sordu. Ben de olan biteni anlatıp Çağan'ın bu gece benimle kalacağını söyledim. Ardında Çağanı kucağıma alıp korkmasına gerek olmadığını ve büyük babasına ulaşıp onunla konuştuğumu, şehir dışında olduklarından ancak yarın sabah geleceklerini söyleyerek, yanağından bir öpücük çaldım pek bir utanmıştı, ona gülümseyerek baktım ve ağabeyimi tanıttım, bayağı bir çekinmişti.
Herkes sakinleşip durumumuz normal akışına döndüğünde, Dolunay ve Ediz ile vedalaşıp ağabeyim ve Çağatay ile pastaneden çıktık. Pastaneni önünde bekleyen arabanın arka kapısını açarak Çağatay'ı oturttum ve emniyet kemerini taktım, ben de ağabeyimin anına yolcu koltuğuna geçip emniyet kemerimi takarak oturdum ve derin bir nefes alarak başımı koltuğa dayadım, yolun geçip gitmesini seyrederken bugünün ne kadarda sarsıcı ve yoğun geçtiğini düşünüyordum, ayrıca çokta yorulmuştum. Ailemin evine vardığımızda babam ve diğer ağabeylerim Kenen ile Sinan kendileri ikiz olup fazlaca sabilerdir, kapıda bekliyorlardı.
Araba geniş bir bahçeye sahip evimizin önünde durduğunda indim ve arka kapıyı açarak Çağanın elinden tutup indirdim ve bizimkilerin yanına giderek hepsiyle ayrı ayrı kucaklaştım. Ailemin evi sade ve büyüktü içeri geçtiğimizde bizi önce büyük bir antre karşılıyor ve antrenin sağ tarafında klasik bir şekilde dizayn edilmiş bir salon ile karşısında siyah ile beyazın uyumunun sağlandığı büyük, ferah bir mutfak bulunuyor, bunlar dışında çalışanlara ait odalar mevcut, üst katta ise ben ve aile fertlerinin odaları yer alıyor.
Çağan ile beraber salonda bulunan ikili koltuğa geçerek oturduk, babam karşımızda buluna tekli koltuklardan birine geçerken, ağabeylerim çaprazımız da bulunan üçlü koltukta yerlerini almış, benden çıkacak her hangi bir sözcüğü bekliyorlardı, onları daha fazla bekletmemek adına yaşamış olduğum tüm olayı ve Çağan'ın bu gecelik bende kalacağını söyledim, ailesinin ise yarın pastaneme gelip onu alacaklarından söz ettim. Hepsi bu durum karşısında çok şaşırmış ve kızmışlardı, bu küçücük çocuğa yapılanları gösterdiğimde ise Kenan ağabeyim ile Sinan ağabeyim çileden çıkmıştı. " Of! Allahım nasıl bir dünyada yaşar olmuşuz anasını satayım, bu yapılırmı lan el kadar çocuğa, ne istemişler lan şuncacık sabi den." Dedi Kenan ağabeyim. " Yok oğlum yok bulacaksın bunu yapanı bir güzel döveceksin, sonrasında oturtacaksın yağlı kazığa bak bakayım, nasıl dövülürmüş şuncacık çocuk." Dedi Sinan ağabeyim. Kızgınlıklarının sebep olduğu yüksek ses Çağanı çok korkutmuş ve babamın dikkatini çekerek ağabeylerime sessiz olmalarını söylemesine neden olmuştu. " Beyler sakin olun anlıyorum çok sinirlendiniz, fakat şu anda yapabileceğiniz bir şey yok, biraz sessiz olun çocuğu korkutuyorsunuz." Dedi. Ardından, " Hadi bakalım Pera'm çocuğu al da, masaya geçelim artık hepimiz acıktık, keyfimizin yerine gelmesi şart oldu." Dedi. Hep birlikte kalkıp masaya geçerek yerlerimizi aldık, yemekler kim bilir kaçıncı kez ısıtılmıştı bizim için, yemeklerimizi evimizin emektar yardımcısı Safiye teyze servis eder iken hal ve hatırımı sormuştu. Yemeğe başlamadan evvel Çağanı yanıma oturtarak önce onun karnını doyurmaya başladım. Yemek ve muhabbet derken hepimizin keyfi yerine gelmişti.
Babamın keyfi içtiği her bir kadeh rakı ile yerine gelirken, yerinden kalkarak köşede bulunan eski plak çalarına doğru gidip annem ve kendisinin en sevdikleri şarkının plağını takarak yerine oturdu, müzik başlarken, " Hadi bakalım Pera'm eşlik et bana." Dedi. hep birlikte müziğe eşlik eder iken bir kez daha Allah'ıma şükrettim bu güzel aileye ait olduğumdan dolayı.
Fikrimin ince gülü
Kalbimin şen bulbülü
O gun ki gördüm seni,
Yaktın ah yaktın beni
Görduğüm günden beri,
Olmuşum inan deli
O gün ki gördüm seni,
Yaktın ah yaktın beni
Ateşli dudakların,
Gamzeli yanakların
O gün ki gördüm seni,
Yaktın ah yaktın beni.Gecemizin sonunda yanımda oturan Çağan'ın uyuya kaldığını fark ettim, masadan kalkarak onu kucağıma aldım ve herkese iyi bir gece temennisinde bulunarak merdivenlerden çıkıp odamın kapısını açtım ve yatağıma yönelip pikeyi kaldırarak Çağan'ı yatağıma yatırıp rahat etmesini sağladım, ardından bende banyoma geçerek elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim ve yatağıma geçerek Çağan'ın yanına kıvrılıp uyudum.
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYOĞLU DİLBERİ (Ara Verildi)
RomantikHer adımda topuklularımın caddeyi döven tok sesi ve yaşadığım semt olan Tophanenin nargile kokulu sokakları herzamanki gibi çok hoşuma gidiyordu; benim çocukluğum Tophanenin nargile kokulu sokakları, dedikoducu teyzeleri ve kabadayılarının gür naral...