Eski zamanların romantik tanışmalarını,bakışmalarını ve çetrefilli aşklarını hiçe sayan bir duyguyla başladı her şey.
Önce geceleri uykusuz bırakan bu hisle beraber uykuya dalmaya alıştım.
Sonra ciğerlerime kadar acıtmaya başlayan duygularla birlikte nefes almaya alıştım.
Sonra bu duygulara bir çakmak ateşiyle biraz gri duman bulaştı.
Hangisi daha ölümcüldü bilemiyorum,gri dumana alışmak mı,bir dumana kapılmak mı?2013 yılının sonlarına doğruydu.
Eski sevgilimden hırsımı alamamış, internetin el verdiği her yere ''Eski sevgilimi dövün. Adresi: Buca/İzmir'' yazmıştım.
Çok geçmeden bana bir mesaj geldi, ''Bulmuşken gasp da edeyim mi?''
Önce biraz gece uykusuzluğumun verdiği salaklık ve korkaklığımdan ''Ya hayır saçmalama esprisine yazdım onu ben'' falan dedim.
''Yoo,adresi vermişsin parasını da çalarım ben bunun.'' Cevabını gördüğümde iyice korkarak ''Yapma öyle bir şey sakın ya of'' tribine düştüm ve nihayetinde ağlamaklı bir şekilde bilgisayar ekranına bakakaldım.
Az sonra cevap geldi, ''Yok be şaka yaptım ne döveceğim, şebeğin miyim ben senin.''
Biraz rahatlamış hissettim önce. Sonra bu ismini bilmediğim,kim olduğu hakkında en ufak fikir sahibi olmadığım kişiyi merak ettim.
İnternet ortamında konuşulan insanlar çoğu zaman yalancı,sahtekar ve kötü niyetli olmak zorunda değildir.
Bazı insanlar hakkında hiçbir fikriniz yoksa bile, sadece iyi şeyler hissedebilirsiniz. Ben hissetmiştim .
Değişik bir çocuktu. Normalde olsa bu cevabının üzerine engelleyeceğim bir tipti. Yine de konuşmaya devam etmemem için de hiçbir sebebim yoktu. Saat zaten gece bir.
Zerre uykusu olmayan biri için en iyi seçenek bu gibiydi.
Biraz konuştukça bu çocuğun yüzünü de merak ettim. Ona kendisini görebileceğim bir hesabı olup olmadığını sordum.
Nihayetinde ''Berk ben.'' Dedi.
''Şirintepeler dersen bilirler.''
Ben de biraz alık bir şekilde ''Facebook'a yazınca çıkacak olan ilk profil seninki mi peki?'' diye sordum.
''Salak, Türkiye'de Şirintepeler soyisminde bir tane Berk var zaten.''
Bozuldum tabi,harbiden de Şirintepeler soyadını neden almışlar acaba?
Hadi Yılmaz, Kılıç, Sönmez falan onlar anlaşılıyor da
Şirintepeler'in manası nedir?
Bunu da ilerleyen zamanlarda kendisi açıkladı zaten.
Daha sonrasında şimdiki çağda insanların hiç tanımadığı başka insanlarla sosyal medyadan arkadaş olduğu gibi,biz de Berk'le arkadaş olduk.
Bana kendisiyle ilgili her şeyi anlatıyor,eski sevgilim Efe hakkında bana akıl veriyordu. Ben de ona önerilerde bulunuyordum.
Berk'i ilk tanıdığım zamanlarda sevgilisi Eylül'den yeni ayrılmıştı. Yedi senelik arkadaşı Öykü'den hoşlanıyor,bana ne yapması gerektiğini soruyordu.
Arada şakayla karışık flörtleşiyorduk da. Hoşuma gitse de eski sevgilim Efe'yi unutmak için Berk çok güzel bir yoldu ve ben bunu bilerek vicdan azabı çekiyordum.
Tanıştığımız dönem yılbaşına bir ay kalaydı. Aramız çok güzeldi ve biz sürekli hararetli tartışmalarımızın üstesinden Berk'in geceleri benden hayır diyemeyeceğim şekilde özür dilemesiyle geliyorduk.
Yılbaşında ilk kez sarhoş olmuştum. Koşarak gittiğimiz mekandan dışarı çıkıp buz gibi havada aklıma ilk gelen ismi, Berk'i aradım. Önce gülerek ''Sarhoş musun sen ahahaha ya salak'' dedi. ''Eveeeet'' dedim bağırarak, gülüyorum bir yandan. ''Kaç bardak içtin?''
''Bilmiyorum on oldu galiba ahahahaha''
''Oha on bardak mı, ıhıhıhı salak ya, yerim seni sarhoş''
Bu arada içerden bir ses duydum, ''ÜÇ, İKİ, BİR, MUTLU YILLAR!''
''Seni çoook seviyorum Berk! Mutlu yıllar!''
''Mutlu yıllaaaar!''
Telefonu kapattığımda hem başım dönüyordu, hem de ayaklarımın en sağlam bastığı an gibi geliyordu.
Sonra Berk mesaj attı, çok tatlısın diye.
''Seneye de seninle gireceğim yeni yıla, bana ne.''
''Girelim ulan!''
''Söz mü?''
''Söz!''
''Seneye sen arayacaksın ama.''
''Arayacağım.''
''Ne yaptın kız ayarladın mı bari? ''
''he evet, onu çoktan hallettim.''
''Öyle mi? İyi geceler Berk.''
''Uyumuyorum ki.''
''...''
Biraz bozulmuştum açıkçası. Neden bilmiyordum. Bir gecede sahiplenivermiştim çocuğu.Ertesi gün ''Günaydın'' dediğimde, ''Uyuyamadım ki.'' Dedi.
''Ah Öykü ah, görüyor musun mahvettin çocuğu. Uyuyamamış çocuk.''
''He Öykü he. Senin yüzünden.''
''Niye be, ben ne yaptım?''
''Cevap vermeden gittin. Bir şey oldu sandım.''
''Ha, şey ya. Öyle uyku bastırdı da, ondan uyumuşum yani.''
''Ya Nisa, bak sana bir şey söyleyeceğim ama ölene kadar aramızda sır olarak kalacak tamam mı?''
''Söyle.''
'' Sen bana öyle imalı imalı konuşunca çok mutlu oldum, çaktırmadım ama mutlu oldum baya. Bir kızla sıkı fıkı olunca kanka oluyorsun ama ötesi kankalığı da geçiyor. Özellikle öyküye kıl olduğum günlerde bana böyle davranınca içimdeki Nisa aşkı çıktı herhalde piyasaya. Hoşuma gidiyorsun abi. Hoşlanıyorum ulan o yüzden tepki gösteriyorum başka erkekleri söyleyince falan. Ama bunun önüne geçebilirim. İlişkimiz bozulacak yoksa. Arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum''
Sonra da konuşma o kadar farklı yerlere geldi ki, ''Sen benim vazgeçemediğim bir zaafım oldun galiba. N'apıcaz böyle?'' deyiverdi.Ah Berk...
Tatmin edici bir cevap veremedim şaşkınlıktan. Yeni yeni tanıdığım bu çocuğu nasıl kırk yıldır tanıyormuşum gibi hissedebiliyordum?
Kendimden nefret ediyordum çünkü Efe'ye ihanet ediyormuş gibi hissediyordum.
Ah Berk... Tüm dengemi alt üst etmişti. Sonra büyük bir kavga ettik onunla. Hem de kaybetmekten hiç korkmadım onu. Öyle bir kavgaydı.
Daha sonrasında Öykü'yle çıkmaya başladıklarını öğrendim.O zaman yine kavga etmiştik ve Berk bu sefer özür dilemek yerine bana şunları yazdı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Hatırası
Roman d'amour''Kim bir kadını sararsa odur Adem. Kadın da Havva. Ve her şey ilk kez yaşanmaya başlar.'' Anlatılanların hepsi yaşanmıştır.