12 Eylül 2016 Pazartesi
Normal olamıyorum. Gitti gideli kendime gelemiyorum. Eskisi gibi olmuyor her şey. Kafayı yiyor gibi oluyorum, ciğerim yanıyor, nefes alamıyorum ama onsuz yaşamaya devam ediyorum. O pürüzsüz tenine yerine toprağına sarıldığım her gün beni bitiriyor. Bir parçam kopuyor içimden, bilmiyor... Bitmiyor, acısı dinmiyor... Silinmiyor....
Gittiği ilk zamanları hatırlıyorum. 'Yapabilirim' demiştim. Babası tarafından terk edilmiş bir kız bir kaç haftadır birlikte olduğu birine bu kadar bağlanamaz demiştim. Unutulur gider demiştim ama izi kalmıştı işte.
Sana bir not marul kafam, eskisi gibi içten ve samimi gülemiyorum. Nereye baksam seni görüyorum. Senin oturduğun sırada oturuyorum hala. İsminin yazılı olduğu sırada. Fotoğraf çektiğin yerlere basıyorum her gün. İçime çekiyorum bir zamanlar burada soluduğun havayı.
Pekala yaptıklarım doğal olmayabilir. Diğer insanlar bunu normal karşılamayabilirler. İşte onlar, sevdikleri arkasından üzülmeyen insanlar aslında hiç var olmamış ve gerçekten canlarından bir parçayı kaybetmemiş demektirler.
Her şey yavaş yavaş geçecek biliyorum. Unutamayacağım seni ama önüme bakacağım artık. Çünkü sende bunu isterdin. Benden yoluma devam etmemi aşık olmamı ve çok iyi yerlerde olmamı isterdin. Öyle de yapacağım marul kafa. Önüme bakacağım. Attığım her adımda da yanımda yürüyor olduğundan ve eskisi gibi elimi sımsıkı tutamasan da kalbime dokunuyor olacağından eminim.
Her ne kadar yanımdan ciddi geçip gidişini özlesem de şuan olduğun yerde gülümsüyor olduğundan eminim. İyi ki doğmuşsun canımın en içi.