Yanlış Anlaşılma Part 1

881 41 29
                                    

MARİNETTE

Hocaya iki saat yalvararak telefonumu iki dakikalığına almayı başardım. Hemen adrien'a mesaj attım.

"Adrien ben akşam gelemiyorum kütüphanede işim var çok üzgünüm"
Diye yazıp gönderdim. Tanrım hep mutlu olduğum zaman herşey tersine döner.
Hocaya telefonu geri verip kütüphaneye doğru ilerlemeye başladım. Kütüphaneye girince birazbkorktum çünkü hiç kimse olmayınca biraz ürkünç oluyor. Masalarda kalan kitapları toplamaya başladım.
Yavaş yavaş akşam olmaya başlamıştı...

ADRIEN

Marinette'ten gelen mesajı görünce gerçekten üzülmüştüm. Ama kütüphanede olacağını yazmıştı en iyisi yanına gitmek diye düşündüm. Ve mesajına cevap verdim.

"Tamam marinette sorun değil. Senin yanına geliyorum"

Yazdıktan sonra gönderdim. Cevap gelmeyince başına bişey mi geldi diye düşündüm. Hemen kütüphaneye koştum. Kapıyı yavaşça açtım. Etrafta kimse yoktu. Kütüphaneyi gezerken birden marinette'i gördüm ve saklandım. O beni görmemişti.  En iyisi bir oyun oynayayım. Hemen sessizce gidip kütüphanenin ışıklarını kapattım. Kapattığım an kitapların yere düşme sesi geldi. Marinette yapmış olmalı. Hemen onun olduğu yere gittim. Bir yerden onu gözetliyordum. Arkası dönükken birden belinden tutup 'böö' diye bağırdım. Marinette çığlıklar eşliğinde kucağıma düştü. Burun buruna geldik. Nefes nefeseydi. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Dudaklarına doğru yaklaşıyordum ki marinette bir anda beni iktirdi. Ve bana vurmaya başladı.

"Hey! Hey! Marinette benim adrien"

"Adrien?!?!"

Vurmayı kesmişti. İçerisi fazla karanlık değildi. Ve gözleri parlıyordu.

"Korkuttuysam özür dilerim"

MARİNETTE

aman tanrım. Karşıma bi anda adrien'ın çıkmasını beklemiyordum. Çok korkmuştum. Ama belli edemedim. Çünkü aşık olduğum çocuktu o.

"Y..yok önemli d..degil"

Gülümsedi ve devam etti.

"Burda ne yapıyorsun?" Diye sordu. En iyisi doğruyu söylemek.

"Sadece ceza. Aldım boşver"

"Peki. O zaman sana yardım edebilirim"

"N..ne"

"Hadi ne duruyoruz başlayalım"

"T..ta..tamam"

Ben kitapları silip ona verirken o da yerine koyuyordu. Ben birden hapşurmaya başladım.

"Birilerinin toza alerjisi var galiba"

"Sanırı- h..hapşuu"

"Tamam o zaman işleri değişelim"

Şimdi o silerken ben yerleştiryordum. Tam 1 buçuk saat çalışmıştık. O espiri yapıp beni her zaman güldürdü. En son kitaplardaydık artık.

"Eee marinette hiç aşık oldun mu?"

Bu soru karşısında donup kalmıştım. Böyle bir soru beklemiyordum.

"E..evet"

Ve son kiabı yerleştirirken ben ona sordum.

"Sen hiç aşık oldun mu?"

"B..ben-"

Lafını bölen şey ayağımın kayıp kitapları koymak için çıktığım merdivenden adrien'ın kucağına düşmemdi. Bi gözlerime bi dudaklarıma bakarken hiç beklemediğim bir cevap verdi.

"Evet oldum."

Ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Beni raflarla arasına aldı. Tam dudaklarımız değmişti ki gelen sesle ikimizde yerimizden sıçradık.

"Çocuklar!"...

Endless Waiting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin