Merhabalar gecenin 01.36sından sesleniyorum. Öncelikle bir önceki bölüm söz ettiğim yeni arkadaşımı biliyosunuz. Hani Britin memeler hakkında yorum yaptığı. Ben bu kız kadar şanssız birini görmedim. Yurttayız, çamaşırları makineye attı bekliyordu. Gitti kurutucuya atmak icin kartı basmış yanlışlıkla, makine tekrar çalışmaya başladı. Sanayi tipi olduğu için de içindeki bitmeden yani bu iki saat falan yapıyor, beklemesi gerek. Beni de esir aldı. Ben de zamanı değerlendirme kararı alarak yazıma başlayayım dedim.
Öncelikle Parmesanlığımdan söz etmeliyim sanırım. Sonuçta Parmesan oluşum emek ve riyakarlık gerektiren bir süreçti.
Üç yıllık bir ilişki yaşadım. Her fırsatta sövdüğüm MSBde. Yaşadığım ilişki bana çok şey kattı ve çok şey de aldı diyebilirim. Bir kere bana ne kadar fedakarlık yapabileceğimi gösterdi. İkinci olarak da bu fedakarlıkları bir daha yapmamam gerektiğini..
Açıkçası yine olsa yine yaparım sanırım. Çünkü gamsız ve duygusuzdum. Biri için emek verebileceğimi öğrendim. Ona ne kattığımı belirtiyim. Adam ettim. Ciddi adam ettim. Birisi gözlerinin icine baktı, ellerini tutup destek verdi, ona hediyeler aldı, sabahları kaldırdı geceleri yatağına yatırıp yanağına bir buse kondurdu.
Ama ne oldu? Yaranamadım bacılar.
Bundan iki sene önce falan. Tatilin birinde annemler şehir dışındaydı, biz de bi beş kişi falan bizde içiyorduk. Bizim deve kuşu da soktuğu zeminden çıkardı kafasını. Onca terslememe atarıma rağmen yeniden mesaj atacak cesareti buldu.
Cevap vermedim. Aradı, açmadım. Yirmi milyon kere de aramıştır açıkçası, abartmıyorum.
Yakın bir erkek arkadaşım vardı. Canımın içi gibidir Brite kadar o vardı. Annemle de kankaydılar tabi.
Neyse o açtı işte. ' Arama abi, açmıyo ne zorluyosun ' diyip küfretti.
Ben adım gibi biliyordum ki o şerefsiz böyle bir şeyin altında kalmazdı. Hemen face ve twitter hesaplarına ufak bir stalk yaptım. Alıntılıyorum attığı tweti.' Parmesanı her aradığımda gülme krizlerine giriyorum hahahahahahhahahaha'
Gülme efektleri daha fazlaydı. İki de beğeneni vardı. Kim diye bakıyım dedim. Altına yazılmış başka bir şeyi gördüm.
' Parmesanı her aradığında gülme krizlerine girmenin sebebi parmesanı her aradığında telefonu açanın başka bir erkek olması olmasın? '
Pardon? Bu kimdi ya? İsmi de bilmiyordum. Profile bir göz gezdirdim ve beni yıkan o resimler şok etkisi yarattı kendime geldim. Yorumu yapan annesiydi.
Şerefsiz karı. Yemin ederim hala cinlerimi tepeme topluyor cibiliyetsiz. Bir, ne alaka? İki, konumuz bu mu cidden oğlunun yüzsüz gibi götümde dolanması degil de? Üç, sanane?
Öyle işte arkadaşlar. Sonra şerefsiz olmaya karar verdim. İddia için birileriyle çıktım. İddia sonucu barda birilerinin masaya falan oturdum. İnat uğruna birilerini ayırdım. Hepsinin geçerli sebepleri var ama düşününce hepsi geçersiz.
Şuan çok parmesan değilim aslında. Bana insan olmayı da bu sene hayatıma giren iki kişi öğretti. İzmirli ve Armut Kurdu.
Özellikle Armut Kurdu. Düşünsenize biri sizin önceden adam öldürdüğünüzü biliyor ama sizinle yalnız kalabiliyor gibi bir şey oldu. Daha önce can yaktığımı, kullandığımı vb şeylerin hepsini yazdıklarımı okuyarak çoktan öğrenmişti. Ama bu ona engel olmadı. O acılarıma sarıldı. Kalp kırıklıklarımı ufak ve muhteşem birer detay olarak gördü. Beni böyle sevdi.
İzmirli bana sevilebileceğimi gösterdi, Armut Kurdu ise beni her şeyimle bir güzel sevdi.Bugüne kadar hayatıma aldığım her rezalet kişilikten sonra bana ödül gibiydiler.
Ama ikisi de bir şekilde toz bulutu oldu hayatımda. Yapabileceğim hiçbir şey yok. Yalnızca kalbim tekrar atana kadar yaşamaya çalışıyorum gibi bir şey şuan.
Muazzam bir detaydan söz etmem gerek ama. Son sevgilimden.
Dün ondan söz ederken bin kere falan ' gözü açık uyusun ' dedim. Yaparsa iyi eder çünkü canına okucam.
Taaa küçüklüğümde bir prensip edinmiştim kendime. Hep ' kimsenin iyiliği de kötülüğü de bende kalmaz. hepsinin karşılığını vermeyi bilirim. ' derdim. Sonra işler pek istediğim gibi gitmedi. Bazen bu prensibe uygun davranabildim bazense boşvermek mecburiyetinde kaldım.
O çocuk benle çıkabilmek için gerçekten uğraşmıştı ve yaptığı her şeyi ben yapmışım gibi dillendiriyordu. Yani benim kulağıma öyle geliyordu.
Ben bu olayı anlamıyorum. Konuş abi, hava mı basıcaksın söyle arkadaşlarına ne istiyosan. Ama temkinli ol kulağıma gelmesin. Cehalet mutluluktur, bilmediğim beni üzemez veya sinirlendiremez.
Ama böyle yersiz bir bicimde adımı anarsan, hakkımda yalan söylersen ve bunu gizli yapmazsan bir nükleer bombayı yanlışlıkla patlatmış gibi olursun. Çünkü çok hırslı biriyim. Hırsıma yenik düşer ve elimden geleni ardıma koymam. Rezil olmadım açıkçası, söylediklerini yapmadığımı biliyor idim. Ama öğrendiğim halde susarsam ardı arkası kesilmez gibi. Hem İzmirde çok sıkılıyorum, birazcık ekşın bana da iyi gelebilir. Burda ki herkes çok normal. Normal olunca herkes ne bileyim olmuyor ya insan cidden bir yerden sonra sıkılıyor.
Şimdi aldatıldığını öğrenicek. Bazı arkadaşlarım aldatmadığım halde aldattım diyeceğimi sanıyor. Bazıları ise aldattım ama şimdi söylemeye karar verdim olarak duydu benden. Aldattım mı aldatmadım mı size söylemeyeceğim. Bu bende kalsın..
Dün herkese I'M BACK diyip durdum. Sahiden döndüm mü?Ayrıca Brit, senin de ağzına sıçıcam. Dün gergin gergin her yerim şiş şiş kötüyüm böyle bi, aradım bunu. Neymiş yurtta herkes uyuyormuş, saat ikiymiş. Bi de camı açıp kimseye duyurmadan bana küfretti bağırarak. Çok küstüm sana.
-Selam tatlı kız ben Brit, tanışalım mı?-
Hani "sen giderken ben dönüyordum" diye bir laf vardır ya, işte dönen arkadaşımız Parmesan oluyor burada. Başbakanımızın mitinglerindeki gibi "o geliyor!" diye bağırmak istiyorum. Sonuçta biraz kaosu herkes sever.
Geçenlerde arkadaşlarımla bir kafeye gittik. Grubu anlatacak olursak, şair ruhlu, aşk acısı nedir bilen, kültürlü mü kültürlü, yakın bir arkadaşım olan Konstantin. Fırlama ve biraz da erkeksi, ufak tefek bir kız, ve buluşmayı asıl düzenleme sebebim olan Serçe. Serçe diyorum çünkü çok narin. Avucuma alıp şefkatle sevmek istiyorum. İncitmeden... Serçe türk kahvesi istedi, tabii haliyle ilk sorduğu soru da "fal bakabilen var mı?" oldu. Ah Konstantin'im ah kalbimdeki Roma'nın tek hükümdarı, ben bakarım dedi. Basit bir fal ile kızın sevgilisi olmadığını, şu an hoşlandığı birinin de olmadığını öğrenmiş olduk. Öpüyorum seni gözüm.
Ha bu arada kız bana hitap ederken "hacı" kelimesini kullandı bir iki kere. Ama bunu "kanka" dememek için mi yaptı yoksa 21.yüzyılın en büyük sorunlarından biri olan "seni arkadaş olarak görüyorum" mağdurlarından biri de ben mi olacağım, bunu zaman gösterecek.
Bu haftasonu hasret bitecek sevdiceğim. İlk biletle İzmir'e gelip bir daha da senden ayrılmayacağım.
Bana İzmir'i, gidilecek yerleri ve nasıl "gavat" olunacağını gösterirsin. Hazır oraya gitmişken eski sevgilimin evini taşlarız. Sonra senin eskilere de uğrayalım derdim ama iki gün pek yeterli gelmedi bana. Konstantin'in İstanbul'da içme teklifini reddettim sırf senin için haberin olsun.