İ k i •

6.7K 263 16
                                    

"Benle konuşma tarzını pek sevmediğimi söyleyebilirim, bu seni tatmin eder mi?"

Göz ucuyla buğday tenli, renkli gözlü ve neredeyse beni gömmeleri için vasiyetimi seve seve yazacağım bir gamzeye sahip yaklaşık yirmilerinde olan Ege'ye bakıverdim. Şükürler olsun ki, alevli şortları giyen tiplerden biri değildi. Bu düşünce yüzümde ister istemez bir gülüş izi bırakmıştı. Ani mimik hareketlerime karşılık "Eh, çoğu kız başta inkar eder tabii..." dedi ve şezlonguna yayvan şekilde uzandı.

"Neyi inkar eder?"

"Cazibemi, akıcı konuşmamı ve dahasını. Problem yok bunları aşabileceğini düşünüyorum."

"Nasıl aşacakmışım?"

"Beni görmezden gelmeyerek tabii ki. Ha ama diyorsan ben aşık olurum sonra tek başıma bu platonikliğin üstesinden diğerleri gibi gelemem, her türlü destek ve gönüllüğünün esas aldığı platoniklik işini bende üstlenebilirim."

Öfkemi belli edecek derecede hızlı atak yaparak uzandığım yerden kalktım."Bak ne söyleyeceğim," dedim bir yandan şezlongumun üzerinden alelacele havlumu, kitabımı ve diğer tüm elime geçen malzemeleri çantamın içine dertop ederken. "Şu platonik takılma olayını tekrar düşün istersen. Çünkü bu tek taraflıdır ve ben pek taraf tutmayı sevmem..."

Çıplak ayaklarım kızgın kuma değdiğinde dudaklarımdan ufak bir inilti çıksa da yoluma ardımda ağzı açık aval aval bakan Ege'yi bırakarak devam ettim. Sağ ve sola ayrılan yoldan sağa dönerek hızlandırdım adımlarımı. Yanılmıyorsam Derin ve Ayaz'da duş alınan bölümde bulabileceğimi söylemişlerdi en son. Tabii bu en son, kaç saat önce oluyordu acaba oralar hafızamda bulanık... Uzun süre güneşte kaldım çarptı kesin yoksa kesinlikle şu hokkabazla alakası yok.

Telefonumu elime almış tam Derin'i arıyordum ki babaannem aradı. Evden çıkarken bile üstün körü konuştum kadıncağızla, merak etmiştir tabii neredeyse akşam üzeriydi. Telefonu açar açmaz  "Efendim babaanne? Tamam öyleyse.. Peki... Anlıyorum. Zaten yoldaydım, geliyorum öyleyse." gibi kısa ve tatmin edici cümleler kullanarak telefonu kapattım.

"Yoldayım zaten geliyorum mu? Berbat bir yalancısın."

Arkamı dönecekken birden yanımda beliren Ege'ye baktım. "Anlamadığım konu şu ki, Alaaddin'in sihirli lambasındaki cin misin nesin sürekli karşımda beliriyorsun?"

"Kızlar ilk görüşte çarpıldığını söylerler tabii ama seninki de güzel bir yaklaşım Asya'cığım. Sevdim... Akıllı kıza benziyorsun."

"Hımm..." diyerek ağzımda kelimeleri geveledim. Tanrım! Neden konuşurken iki üç kez düşündürecek konuma düşürüyorsun beni? Ben hep ağzıma geleni söyleyen biriyim, şimdi dilimin tutulması neden? İçimdeki kıyametin aksine dışardan bakıldığında büyük bir sessizlik hakimiyeti altına almıştı bizi. Hala beni takip ediyordu. Adımlarımızı gitgide eşitliyordu.

"Bu arada babaanneme ne dememi tercih ederdin? 'Üzgünüm babaanne sapık bir takipçi peşimde, beni rahatsız edip duruyor bense onun ağzının payını vermekle meşgulüm' mü?"

"Hayır cadı. 'Üzgünüm babaanne hoşlandığım ama ne yazık ki sapık olduğunu düşündüğüm bir takipçi peşimde. Beni rahatsız edip duruyor ve bense bundan hoşlanıyorum. Onun ağzının payını verdiğini sanıyorum. Sanmaya devam etmekle meşgulüm.' "

"Hoşlanmak mı? Hayal gücün ne kadar da yüksek..."

"Pekala, anlaşmaya varalım artık. Bir kahve içelim sonra kim kimden hoşlanıyor tartışırız. Lütfen Asya, isminden daha fazlasını bilmek istiyorum."

Ayrı Bir İroni!★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin