Xaiver solgun tenli, mavi saçlı, gri gözlü diğer insanlara benzemeyen biriydi. Maviyi çok seviyordu mavi saçlarındaki bukleleri insanlara benzetirdi hep uzaktan güzel görünebilirdi ancak yakından işler o kadar da kusursuz değildi bakımı zordu. Hiç bir zaman gerçek bir dostu olmadı, farklı göründüğü için mi yoksa eşcinsel diye mi böyleydi bilmiyordu. Şarkıları seviyordu onları insanlardan daha çok seviyordu. Diğer çok sevdiği şey ise kedisi Ghost'tı bir sfenks olduğu ve beyaz bir tene sahip olduğu için ona bu ismi vermişti kendisine benzetirdi onu. Giydirmeyi çok severdi. Ailesinin trafik kazasında ölümünden sonra tek konuştuğu kişi o kalmıştı. Okuldan nefret ederdi, aptal oğlanların ona sataşmasını, arkasından nonoş diye bağırmalarını sevmezdi. Fakat dersleri severdi yeni şeyler öğrenmeye hevesli olurdu hep. En çokta Müzik dersini severdi çünkü öğretmeni olan Nicolas'tan çok hoşlanıyordu belli etmemeye çalışsada Nico bunu anlıyordu. Nico sarı saçlı ince uzun boylu, kıvırcık saçlı biriydi. Xaiver hep ellerini o kıvırcık altın rengi buklelerin içinde gezdirdiğini hayal ederdi. Bir gün yine aptal oğlanlar Xaiver'e sataşıyordu Jeremy Xaiver'ın yakasından tuttu ve dolaba yasladı yumruğunu kaldırdı ve gerdi tam vuracaktı ki tanıdık bir ses yükseldi. "İndir elini!" Xaiver sesin geldiği yöne baktı arkasından gelen ışık yüzünden yüzü görünmesede sesinden tanıdı Nicolas'tı bu.Nico geldi ve Jeremy'e "Benimle müdürün odasına geliyorsunuz genç bayım" dedi. Jeremy Xaiver'ı bırakırken "Bu sefer kurtuldun nonoş" dedi. Xaiver Jeremy'i umursamadı gözleri Nico'daydı güneş ışığının vurduğu Nico sanki parıldıyordu. Giydiyi dar ve hafif saydam tişörtten vücudu görünüyordu .Xaiver Nico'nun büyüsüne kapılmıştı sonra yüzüne baktı. Yüzü aynen yunan heykellerindeki adamlarınki gibiydi elmacık kemikleri kusrsuz görünüyordu, onları öptüğünü hayal etti. Gözlerine baktı ve göz göze geldiler. Hiç onun gözlerini bu kadar yakından görmemişti. Mavi gözlerinin içinde sanki mavinin her tonu saklı gibiydi.
Nicolas Xaiver'la göz göze geldiğinde kalbi çıkacak gibi oldu, niçin böyle olmuştu? İçinden Xaiver'e göz kırpmak geçti bunun yanlış olduğunu biliyordu ama o buna aldırmadı ben Xaiver'a göz kırptı.
Xaiver şaşırmıştı ne yapacağını bilemedi sadece baktı fakat gözleri parlıyordu. Nicolas ve Jeremy gittiler. Xaiver olanları anlamaya çalışıyordu. Ne olmuştu cidden? Nico ona sevdiği bir öğrencisi olduğu için mi göz kırpmıştı yoksa bunun başka bir anlamı mı vardı? Umutlanmak istemiyordu ama düşünmeden de duramıyordu. Ya sıradan bir göz kırpma değilse bu? Hayal kurmaya başladı. Okuldan eve gelinceye kadar hayal kurdu hiç durmadan eve geldiğinde bakıcı ailesi evde onu bekliyordu. Bakıcı ailesi iyi insanlardı ama onlarla konuşmak gelmiyordu içinden, onları ailesi olarak görmüyordu. Gerçek ailesi ölmüştü ve başka da ailesi olmayacaktı. Odasına gitti Ghost onu bekliyordu.Yatağına oturdu Ghost hemen kucağına yerleşti. Xaiver onu sevmeye başladı. Ghost'un kırmızı renkli yün kazağı parmak uçlarını gıdıkladı. Ve yine hayallere gömüldü. daha sonra bakıcı annesi olan Sarah'nın sesiyle irkildi kafasını kaldırdığında kadın karşısında duruyordu. Sarah kahverengi saçlı saçları beline kadar ulaşan, kahverengi gözlü, hafiften şişmiş göz altı torbalarını saymazsak güzeldi. Sarah "Xaiver 2 saattir sesleniyorum niçin cevap vermiyorsun" dedi "Üzgünüm duymadım ne oldu", "Yemek hazır demeye gelmiştim senin en sevdiğin yemeği yaptım Ratatoille" "Yemek istemiyorum teşekkürler Sarah iştahım yok". Sarah eğildi ve elini Xaiver'ın yanağında gezdirdi Ghost'un mırıldamasını duyabiliyordu "Bir sorun mu var?" "Hayır Sarah sadece biraz yorgunum" "Pekala sana biraz ayırırım" dedikten sonra odadan çıktı. Xaiver kıyafetlerini değiştirmeden yatağa uzandı Ghost'ta hemen yanı başındaydı birlikte uyudular.