Kuru ayaz yüzümü tokatlıyor, soğuktan gözlerim yaşarıyordu. İçim titreyerek bıkkınlığın da getirdiği bir nefes koyverdim. Ağzımdan çıkan buhar, yeryüzünde dolaşan küçük bir bulut kümesi gibi süzülüp kayboldu.
Telefonumun dakikalarca çalmasını umursamayarak yürümeye devam ettim. Anlaşılan başıma gelecekleri sezmiştim.
Şimdi yağmur delice yağsa ve saçlarım sırılsıklam olsa umrumda olmazdı. Fakat ne yazık ki Londra, soğuk rüzgarların hakim olduğu bir kar küresi gibiydi. Küçük çocukların yapmış olduğu kardanadamlar sokak aralarını süslüyor, bazı feminist grupların yapmış olduğu “kardan kadınlar” pek hoş görünüyordu. Ne kadar gergin olsam da bir an gülmekten kendimi alamadım. Çünkü bir tanesinin üzerinde “Ben seksi bir KardanKADINIM” yazılıydı.
Telefonumun tekrar çalması üzerine yeniden gevşeyen sinirlerime hakim olamadan telefonu açtım
“Şu an saat onu on geçiyor ‘ve’ gece ‘ve’ ben yoldayım ‘ve’ evime gidiyorum; yani işte değilim!”
“Bu umurumda değil, Jessica. Eğer arayan bensem o telefonu açmak zorundasın!”
Tabii ya! O ne derse yapmak zorundaydım. Sonuçta o benim patronum sayılırdı.
“Peki, seni dinliyorum Marlyn. Bu saatte aklına ne tür bir harika fikir gelmiş olabilir acaba?”
Sesime takındığım yalancı mütevazılıkla ona cevap verirken bunun hiç de işime yaramayacağını anlamalıydım.
“Tabii ki de harika fikir Jessie. Şimdi beni iyi dinle. Hani sana geçenlerde bir gruptan bahsetmiştim…”
“Hangi grup? Adını söylesen?”
“One Direction”
“ Eee ne olmuş o gruba?”
“Tanrım! Bu kadar vurdumduymaz olamazsın. Tahmin edeyim, bir kliplerini bile izlememişsindir.”
“İzlemedim Mary. Konuya dönsek?”
“Tamam, tamam. Bunlar beş kişiden oluşan solist bir grup. Adları; Louis, Harry, Zayn, Nial ve Liam. Zayn grubun tek Müslüman üyesi ve …”
“Bak Mary. One Direction grubunu biliyorum, kendi dergimizi okuyorum herhalde. O yüzden açıklama yapmana gerek yok. Sen şu parlak fikrini söyle.”
“Lafımı bölmeseydin söyleyecektim! Senden isteğim Zayn Malik ile bir görüşme yapman. Bu görüşme özel olacak. Yani senin dergi için çalıştığını bilmeyecek. Anlayacağın bu bir röportaj değil. Bu işi sana veriyorum çünkü o çocuğa sözünü geçirebilecek tek adamımsın.”
Öylece onu dinliyordum. Bir şey söylemeyeceğimi kavradığında konuşmasına devam etti.
“ Aaa, şey. Adamımsın derken elemanımsın demek istedim. Hem ikimiz de biliyoruz ki Zayn’e komşu sayılırsın. Aynı zamanda onun bekar evinde yaşadğı da bir gerçek. Anlarsın işte. Çocuk yakışıklı zaten. Bir sorun yaşayacağını sanmıyorum bu konuda…
Jessica…
Orda mısın?”
“ Sen şimdi benden onunla flört etmemi mi istiyorsun? Bu… bu saçmalık. Sen …”
“ Hey, sakin ol! Ben sana flört et demedim.”
“ Ya ne dedin? ‘ Çocuk yakışıklı zaten. Sorun yaşayacağını sanmıyorum.’ Bu ne demek öyleyse?”
“ Sesimi taklit etmeyi kes! Ve bu bir teklif değil; görev. Bunu söylemek istemezdim ama beni zorluyorsun Jessi. Emrediyorum!”
Bunu söylemesi üzerine hırsla telefonu kapattım. Ne tesadüf ki o sırada Zayn Malik’in evinin önünden geçiyordum; kapıya döndüm.