İşe ilk defa takım mini etek ve ceketimle gidiyordum. Amacım Marlyn’in karşısında olabildiğince ciddi görünmekti. Bunun için diğer zamanların aksine makyajım daha derindi ve koyu tonlar tercih etmiştim.
“ Günaydın Jessie. Tanrım, Çok hoş görünüyorsun!”
Değişikliğimi fark ettiği için gidip Tony’nin yanaklarından öptüm.
“ Teşekkür ederim Tony. Söylesene Joseph ile işler nasıl gidiyor?”
Tony’nin erkek sevgilisinden bahsettiğim için her zamanki gibi kızaran yüzüne hayranlıkla baktım. Gayler utandıklarında çok tatlı oluyorlardı.
“ Barıştık.”
Kısa ama öz cevaplaması tebessüm etmeme yol açtı.
“ Buna sevindim.”
Çantamı masamın üstüne fırlatıp Marlyn’i bulabileceğim toplantı salonuna geçtim. Yalnız olmadığı kesindi. Çünkü her pazartesi günü ilk işi toplantı yapmak olurdu.
Herkesi yerinde görünce telaşa kapıldım. Bu sefer geç kalmamak için büyük çaba sarf etmiştim. Koluma geçirdiğim ve bugüne kadar hiç kullanmadığım gümüş saatime baktım. Toplantının başlamasına henüz on beş dakika olduğunu gördüğümde yüzümde sinsi bir ifade belirdi. Üstümdeki takımım ve geç kalmayışım Marlyn’i hayrete düşürecekti.
Elimdeki notlarımı tek koluma geçirerek sağ elimle cam kapıyı açtım. Sanırım tek kişiyi hedef almışken tüm dikkatleri üzerime çekmiştim.
Benden en fazla yirmi yaş büyük olan Colin dört köşe gözlüklerini biraz daha indirerek çerçevenin üzerinden bana baktı. Hafif kırışan alnı geç kalmadığıma şaşırdığını ifade ediyordu.
“ Herkese günaydın!”
Ciddi ses tonuma biraz da sevecenlik katarak gülümsemiş ve Marlyn’in tam karşısındaki yerime oturmuştum. Solumda oturan Bayan Emily sadece benim duyabileceğim şekilde kulağıma fısıldadı.
“ Böyle de iyi görünüyorsun ama saçını toplasaydın ben bile ciddi olduğuna inanırdım.”
Onun iğneleyerek konuşmasına alışmıştım ama konuşmasının sonuna eklediği içten bir tebessümle her zamanki anaç halinin yansımasını görmüştüm. Aynı şekilde ben de ona cevap verdim.
“ Sizinle aynı fikirde değilim Bayan Emily. Saçımı topladığımda beni olgun gösteriyor. Ben olgun değil 19. yaşımla ciddi görünmek istiyorum.”
Sözlerimin sonuna eklediğim tebessümden sonra her zaman ki gibi ‘sen bilirsin’ tarzında kaşlarını havaya kaldırmış ve toplantıyı başlatması için Marlyn’i beklemeye koyulmuştu.
Bayan Emily derginin en tecrübeli ve en uzun geçmişe sahip olan çalışanlarından biriydi. Elli beşinci yaş gününü geçen ay torunlarıyla birlikte kutlamıştık. Beni de yanına alarak İrlanda’ya gitmişti ve ben onun küçük sevimli ailesiyle tanışma fırsatı yaşamıştım. Kendisi gibi parlak kızıl saçlara sahip üç küçük torunu vardı; hepsi de birbirinden güzeldi. Orada sadece bir gece kalmama rağmen bütün bir yılımı huzurlu geçirmiş gibi hissetmiştim. Ama şu işe bakın ki bir yılın bir ayını dahi doldurmadan Marlyn sayesinde hayatımda huzurdan eser kalmamıştı. Öyleyse ben de Marlyn gibi taşlarımı öne sürecektim. Onun hiç tahmin etmediği anlarda…
“ Sanırım on üç dakika erken başlamamız daha iyi olacak. Sana da günaydın canım.”
Otoriter sesine yerleştirdiği ima hiç de Bayan Emily’nin anaç tavırlarından birkaç kırıntı taşımıyordu.