Yeni Bir Hafta

73 11 16
                                    

Saat 8.30

Çalan alarmı susturdum. Odamın içine kadar giren güneş ışıkları gözümü alıyordu. Genişçe bir evde ailemle birlikte yaşıyordum. Odamın üst katta olması kendimi daha rahat ve özgür hissettiriyordu. Yeni aldığım yeşil pantolonumu ve siyah tişörtümü giydim. Ağır ağır merdivenden indim. Sanırım benim için günün en zor işi kahvaltıydı. Biraz düşündükten ve dolabı kurcaladıktan sonra kendime tost hazırlamaya karar verdim. Evdekileri uyandırmadan bahçeye çıktım. Yağmurlu ve yoğun geçen bir hafta sonundan sonra tekrar güneşli bir güne çıkmak güzel hissettiriyordu. Güzel olan diğer şey ise kıpkırmızı 2015 model arabamın kapıda yatıyor olmasıydı. Namı diğer "Canavar".

Bunları düşünürken birden telefon çaldı. Arayan hem iş arkadaşım hem de en yakın arkadaşım olan Özgürdü.

"Selim nerede kaldın? Patron seni soruyordu, yoldadır dedim."

"Tamam kanka, şimdi çıkıyorum 15 dk'ya oradayım."

Selimle bir ayakkabı mağazasında çalıyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selimle bir ayakkabı mağazasında çalıyoruz. İşe geç kaldığımda beni idare eden tek kişi olduğundan hemen arabaya bindim. Büyüleyici bir iç dizaynı... Kapıyı açar açmaz göze hoş gelen ilk şey renklerdi. Siyah ve kırmızının uyumu inanılmazdı ve kare desenli koltukların konforu evinizde üçlü koltuğa uzanmak gibi. "Gitme vakti" dedim kendi kendime ve arabayı çalıştırdım.

Çalıştırınca canavar gürledi. Adete bir aslanın kükremesine benziyordu, daha sonra sessizce çalışmaya başladı. Gaz vermemle bu sessizlikte bozulmuştu.

Hız heyecan vericiydi, her zaman öyledir. Adrenalin, aynı anda bir çok şey görmek...

18 dk sonra ancak varabilmiştim. Bundan hoşlanmadım. Kendime daha dakik olmam gerek diye sitem ettim. Karakter olarak yapamayacağım şeyleri söylemezdim.

Selamün aleyküm, diyerek içeri girdim. Kasiyer arkadaşım Burcu, bilgisayarından gözünü ayırıp selamımı aldı ve tekrar bilgisayarına döndü. Yeni mallar gelmiş olabilir diye düşündüm bunları sisteme girmesi gerekiyordu. Personel özel bölüme girerek mağazamızın özel turuncu tişörtü giydim. Müdürümüz sakin anlayışlıdır aslında ama bazı günlerde sinirli olduğunu kabul etmek gerekiyor, özellikle işlerin yoğun olduğu hafta sonları ve pazartesi günleri.

Arkamda birisi olduğunu fark ettim. Sanırım yakalanmıştım.

Müdürümüz Emre Bey otoriter bir sesle konuşmaya başladı.

"Selim nerede kaldın biliyorsun zaten az kişiyiz bu arala..."

Kapının tekrar açılmasıyla söylecekleri yarım kalmıştı. Sırtı kapıya dönük olduğu halde gelenin Özgür olduğunu tahmin etmiş olmalıydı. Daha önce de beni zor durumlardan kurtaran Özgürdü. Bir an duraksadı. Özgür bu fırsatı kullanıp lafa girdi.

"Emre Bey baksanız iyi olur bir müşteri değişim yapmak istiyor ama fişini kaybetmiş."

"Tamam, hemen geliyorum."

Özgür, müdürün arkasından tebessüm ederek iki işareti yaptı. Başkası görse bunun zafer işareti olduğunu düşünürdü. Hem teşekkür etmek hem de neyi kastettiğini anladığımı belirtmek için,

"Biliyorum, bugünkü ikinci kurtarışın ama sana bir kıyak yapacağım iş çıkışı ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Oğlum daha yeni geldin akşam için plan yapıyorsun. Ayrıca şaka yapıyorum, dostlar bugünler için var öyle değil mi?"

Gereksiz yere ısrar etmek istemiyordum, böyle düşünmesi işime gelmişti.

"Tamam sen bilirsin." Umursamazca omuz silktim. Görünüşe göre akşama başka bir işi yoktu, bu da demek oluyor ki;

Artık ona istediğini verme vakti geldi...

------------------------------------------------------------------------------------------------



İlk hikayem olduğundan dolayı, olumlu olumsuz tüm eleştirilere açığım. Yorum yapıp düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkürler...

Hadi Gidelim BuralardanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin