Önceki bölüm:
Okulun ilk günü güzel bir süprizle karşılaştım. Eski okulumdan Lisa (en yakın arkadaşım sayılmasa da severim) Britany ve Ross, benim sınıf arkadaşlarım, Londra'da, benden habersiz ve Paris'ten taşınmak üzere. Onlara inanamıyorum! Çok mutluydum. Okulun bahçesinde sonıflarımızın okunmasını bekledik. Britany ile aynı sınıftayızz!!!! Sınıfa büyük bir heyecanla girdik. Boş gördüğümüz bir sıraya hemen yerleştik. Britany kantine, su almaya gitti. Ben de sap gibi kalamazdım elbette, hemen arka sıramda oturanlarla tanıştım. Elizabeth çok kibar biriydi, yanında oturan Dora ise biraz espriliydi. Çantamdan suyumu almak üzere elimi çantama attığımda gözüme birisi takıldı. Sarışın, yeşil gözlü. Saçlarını rampa yapmıştı ama çok tatlıydı. Tanrım hemen adını öğrenmeliyim derken o da aynı şeyleri düşünmüş olacak ki yanıma geldi.
Yeni Bölüm:
Yanıma geldi.
"Selam ben David", ben ise ne dediğimden emin değilim ama herhalde "Selam ben de Devonne" falan demişimdir. Aslında geliş amacı benimle tanışmak falan değilmiş, sadece kalemi sıramın altına yuvarlanmış, keşke hep yuvarlansa... Ne diyorum ben ya??!!!?!? Okul, ödevler ve bir sevgili mi? Almiyim canım okul ve ödevler gaaayet yorucu zaten! Ama bilmenizi isterim gözleri çok güzel. Hem onun bir kankası var, sanırım ismi "George". Sanırım mı? Tanrım kendimde değilim! Kesinlikle kendimde değilim. Öğretmen derse girmeden yaklaşık on saniye önce Britany geldi, ne zamanlama ama! İlk dersimiz de süper! matematik! Ne kadar nefret etsem de matematik notlarım iyi, sayılır.. Derste tanıştık kaynaştık bla bla bla.. Tüm dersler aynı, hep aynı bunların. Son ders coğrafya'ydı. Sınıf öğretmenimiz olduğu için kısa kesti ve yer düzenini, sınıf başkan-nöbetçisini seçti. En çok Britany'nin yanımdan gitmesine üzüldüm. Ama hey! Yanımda David oturuyor! Sevinmemem gerek çünkü onu tanımıyorum bile. Ama derslerde etkin. Yani benim kadar derse katılmasada iyi. Çıkışta beni bekledi, hatta "beraber gidelim mi?" bile dedi. Tanrım sanırım benden hoşlanıyooo. Dur! Hey! O bunu herkese yapıyor da olabilir?! Yani hemen sonuca varmamam gerek. Olsun, tüm gün yanımda. Ya ne diyorum ben!!! Çıkışa dönelim. Kar yağıyordu. Hatta o kadar çok yağıyordu ki beni kaybetmemek için (!!!) elimi tuttiu. Bir and yakınlaştık, göz göze geldik. Gülümsedi. Çok yakışıklı! Gözlerini kaçırıp duruyordu. Ben ona birşeyler söylüyorum, o ise önce gülümsüyor sonra gözlerini kaçırıyordu.
2 hafta sonra
Her gün beni büyülüyor, her gün beni gıcık etmek için girişimde bulunuyor, hey! Tanrım! Çook yakışıklı! Yanıma Elizabeth ve George geldi. Sanırım aramızda olanları anladı! Yoo olamaz. Tanrım! Bu! O! A-ma-ma-ma! OLAMAZ!!!