Dağılmış

4.Bölüm-Ömer

Ömer botlarını ayağına geçirip evden çıktı. Bu akşam bütün okul barışın çalacağı partiye gidiyordu. O kalabalığa girmeden önce biraz tüttürmek fena olmazdı. Telefon etme zahmetine bile girmeden cenkin evine gitti. Zaten iki blok ötedeydi. Tam zile basıyorken Cenk üzerinde siyah montuyla apar topar dışarı attı kendini. ''Hadi hadi koş'' Ömer olduğu yerden kımıldamadı. ''Noluyor lan?'' ''Olum babam geçen arabasını çizdiğimi anlamış azarlamadan evden çıkmam lazım ya yürü.'' Ömer sırıttı. O ve cenk geçen hafta melisalarla karşıdaki bir partiye gitmek için cenkin babasının arabasını 'ödünç' almışlardı. Evden hızlıca uzaklaşıp okulun civarlarındaki Cafe Sofia'ya doğru yürümeye başladılar. ''Kızı seninle orada tanıştıracağım.'' derken cebinden sarma sigaralarını çıkardı Ömer. Cenk ise homurdanmakla yetindi. Her zaman çekingen biri olmuştu zaten. Uzattığı sigaralardan birini aldı derin bir nefes çekti. ''Sağlammış.'' Elbette diye övündü ömer. Şehrin en başı boş çocuğu. Ailesi yurt dışına tatile gittiklerini söyleyip bir yıldır ortadan kaybolmuştu. Arada fransadan kart atıyorlardı. Çocuk mu evlat edinmişlerdi ne yapmışlarsa işte onun fotoğraflarını. Ömer ise kartlara bakmamak ve skypedan gelen aramaları görmezden gelerek kendini ot içerek oyalıyordu. Halinden bir şikayeti de yoktu. Ailesi Whatspp indirdiğinde tekrar rahatsız etmeye başlayacaktı o kadar. Cafeye geldiklerinde ikisinin de kafası kıyaktı. Henüz pek kimse gelmemişti. Barış da sahneye çıkmamış barda bir kızla sohbet ediyordu. Ömer koluna yumruk attı. ''Kim bu fıstık?'' Onun bu patavatsız hallerine alışkın olan arkadaşı kıza döndü, ''Merve bu ömer, bizim tayfadan.'' Kız çekingence kirpikleri altından baktı. Ömer son sınıfların en yakışıklı çocuğuydu ve onunla tanışma anıydı bu! Hikayeyi diğer kızlara nasıl anlatacağının defalarca üstünden geçerken Ömerin dikkati çoktan dağılmıştı. Kapıdan girdiği gibi içerdeki gözleri üzerine toplayan mavi mor elbiseleri içinde mükemmel görünen iki kıza doğru yürüdü.Melisayı belinden tuttuğu gibi kendine çekti. ''İşte benim kadınım.''  Her zamanki gibi yanında duran ela bu bayağı tavırları karşısında homurdandı. Grubun huysuz üyesi de oydu işte. Fakat bütün o ukala tavırlarına rağmen bu gece o da makyaj yapmış, hatta o güzelim bacaklarını ortaya çıkaran minicik bir elbise giymişti. Hep beraber bar kısmına gittiler. Okulun tamamı gelmişti neredeyse. Ömer barışın omzuna vurdu. ''Hadi koçum!'' sonra baygın bakışlarını sahneden ayırdı. ''Aaa cenk işte sana ayarlacağımız kız'' diyerek önlerinden geçen 1.65 boylarında kumral kızı tuttuğu gibi öptü. ''Hoşgeldin berilcim.'' Kız gülümsedi. Liseliden çok fahişeyi andıran kırmızı ojeli elini cenke uzattı. ''Merhaba'' Cenk biraz kekeleyip biraz kızarsa da genel olarak işi iyi idare etti. Ömer halinden memnun bir tavırla melisanın kızgın bakışlarına aldırmayıp gülümsedi.