Bölüm 7: Korku

3.3K 137 11
                                    

'' Panem'de yeni bir gün, harika değil mi?'' diye tısladı Marissa. Hayır diye düşündüm. Bugün Panem'de son günüm. Bireysel eğitimler için birazdan çıkacaktık, yemeğime boş gözlerle bakarken James içeriye gülümseyerek daldı, neden bu kadar mutluydu? Yoksa akşamki mülakatlar için şimdidien rolünü mü çalışıyordu? Saçlarını karıştırdı ve yanıma oturup bana gülümsedi. '' Biraz gülümse Annie.'' Marissa gözlerini James'den alamıyordu, gerçekten ondan hoşlanmaya başladığını düşünecektim.

Kendimi gülümsemek için zorladım ve Capitol'ün bize verdiği güzel yemekleri bir kenara bırakıp ayağa kalktım. '' Kendime çeki düzen vereyim ve sonra aşağı inelim olur mu?'' Marissa turuncu kirpiklerini kırpıştırdı. Ah bu kadında bu kirpiklerin başka hangi renkleri vardı?

Odama girdiğimde Finnick yatağımda oturuyordu. Yaptığı itiraften beri neredeyse hiç konuşmamıştık, beni fark ettiğinde hızlıca ayağa kalktı. '' Annie.'' Hırkasını düzeltti, beni büyüleyen gözleriyle yüzüme baktı.

'' Finnick?''

'' Bana hala kızgınsın değil mi?''

Ah hayır Finn.. Başkan Snow'a kızgınım. '' Hayır.'' diyebildim, Başkan Snow hakkında ileri geri konuşamayacağımı biliyordum özellikle buradayken. Kelimelerim onu ikna etmiş gibi gözükmüyordu, yanıma ilerledi ve çok yakın bir mesafede durdu.

'' Annie.. seni gördüğümden beri, tanıştığımız andan beri hep sevdim.'' Elimi tuttup kalbine götürdü. '' Kalbim sonsuza dek sana ait. Başkan Snow'un bile bunu yok etmeye gücü yetmez. Başkan Snow.. belki her şeyi yönetebilir, bizimle ilgili olan her şeyi yönetebilir..''

Ve herkesin nefesini kesen 'Finnick Odair' bakışını attı. '' Ama kalbimi asla yönetemez.'' Sözleri öyle güzel ve gerçekçiydi içimdeki tüm öfke gitmiş, bütün hissettiğim kötü duygular yok olmuştu.

' Finnick..'' diye fısıldadım ve onu hiç öpmediğim gibi öptüm, elini belime götürdü ve bedenimi kollarıyla sardı. Birbirimize ihtiyaç duyuyorduk, onu bırakma hissi kalbimde bir ağrıya sebep oluyordu.

'' Çıkmamız gerektiğini biliyorsun Annie!'' Marissa'nın cırtlak sesiyle, geri çekildim.

'' Bireysel eğitimler..'' Kızardığımı biliyordum, beni her öptüğümüzde kızarırdım ve o kendini gülümsemekten alıkoyamazdı.

'' Anlıyorum, seni ben götürürüm.''

'' Bu gerçek gülümsemen.'' dedim fısıldayarak.

'' Gerçek gülümsemem mi?'' anlamamış gibiydi, gülümsemesini bir an bile bozmadı.

'' Evet, kameralar karşısında farklı gülümsüyorsun. ''

'' Bunu bilmiyordum.. Senin yanındayken her şeyi unutuyorum. Herkesi. '' elimi tuttu ve asansöre doğru yürüdük aşağı inerken başımın döndüğünü hissedebiliyordum.

'' İyi olacaksın, stresli olmamaya çalış. Göründüğü kadar zor değil.''

'' Denerim.'' Asansörden indiğimizde, bana gülümsedi ve barış muhafızlarının eşliğinde yürüyerek bir odaya girdi.

Barış muhafızlarından fazlasıyla çekiniyordum bu korku değildi. Sadece onlardan hoşlanmıyordum, kim hoşlanabilirdi ki?

Bekleme salonuna girdiğimde ilk gözüme takılan 3. Mıntıkanın 13 yaşındaki kız haracı küçük Lilth oldu. Ve sonra James'in 2. Mıntıkadaki kızla gülüştüğünü gördüm, birileri yeni müttefik edinmiş gibiydi öfkemi ve korkumu kontrol etmeye çalışırken Lilth'in yanına oturdum.

Nefes alışım şimdiden düzensizdi, Lilth ise oturmuş örgüsüyle uğraşıyordu. Kendimi onu izlerken bulmuştum, kim bilir küçük kalbi nasıl hissediyordu. Bana iri kahverengi gözlerini dikti.

Life of Annie Cresta.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin