Yaz Tatilinin Son Günü

35 2 4
                                    

Bugün yaz tatilinin son günüydü. Jean uyanır uyanmaz ince ve kulak çınlatıcı bir çığlık attı. Sorun ağabeyi Jody'nin hamsterı Pamuk'un Jean'ın arkadaşlarına yazdığı mektupları kemirmesiydi. Jody tam Jean'ın odasının yanındaki odada çığlık karşısında yatağından fırlayıvermişti. Jean'ın sinirden simsiyah saçları kabarmıştı. Odasından sert bir çıkış yaptı ve Jody'nin odasının kapısına sağlam bir tekme attı.
"Jody ! Aptal faren yine mektuplarımı kemiriyor. Aynı olayın eskisi kadar sinirli olmadığım için çok şanslısın! Bugün yaz tatilinin son günü ve senin faren mektuplarımı kemirdiği için mektupları hep yeniden yazdım. Ve şimdi bak! Yaz tatilinin son günündeyiz. Haha. Arkadaşlarıma bir tek bile mektup gönderemedim!"
Jody'nin beyni bulanmıştı. Tıpkı denizanası gibi düştüğü yerde sallanıp duruyordu. Jean Jody'i o halde görünce kendini tutamayıp kahkaha attı.
"Ne oldu ağabeyciğim? Sersemlet büyüsü yemiş gibisin."
Jody o halini bıraktı ve aniden bir direk gibi dimdik oldu. Ağırca ayağa kalktı ve Jean'a gülümseyerek baktı. O sırada hamsterı Pamuk minik ayaklarıyla koşarak odaya girdi ve Jody'nin omuzuna çıkıp kulağına fısıldarmış gibi bir pozisyon aldı.
"Pamuk, mektuplarının çok lezzetli olduğunu ve sana bu leziz mektuplar için minnettar olduğunu söyledi."
Jean gözlerini kıstı ve kollarını birbirine bağlayarak odadan çıktı.
Nihayet bugün tatil bitecekti ve Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na geri döneceklerdi. Jean arkadaşlarını görmek için sabırsızlanıyordu. Ah, kim bilir yaz tatilinde neler yaşamışlardı. Jean tüm gününü 3 katlı sihir dolu evinde geçirmişti. Her gün sanki aynı günü tekrarlıyordu. Ama bu gün hepsinden farklıydı! Jean pijamalarını değiştirip üstüne kocaman açık kahverengi bir kazak ve siyah bir kot pantolon giymişti. Üstünde çok ünlü bir büyücünün imzası olan diş fırçasını aldı ve dişlerini fırçalayıp her biri 8 basamak olmak üzere olan 2 merdivenden indi. 1. kata gelince annesinin yaptığı omletin kokusu burnuna gelmişti. O kadar heyecanlıydı ki acıktığını bile unutmuştu. Hızlı adımlarla sandalyeyi çekti ve masaya geçti. Eline çatalını aldı ve omletinden bir parçayı kopardı. O sırada Jody ve babası aynı anda merdivenden inmişti. Babası elinde Gelecek Postası ile sandalyeye oturdu. Jody ise hamsterı ile omleti yemeye başlamıştı bile. Kahvaltı bittikten sonra zaman hızla geçmişti. Jean ve Jody valizlerini hazırlamaya başlamıştı. Jean'ın babası bir şapkacıydı ve onlara garip bir şapka vermeden edememişti. Son eşyaları da valize koyduktan sonra Tren istasyonuna gitmek üzere yola çıktılar. Tren istasyonuna vardıklarında herkesin gözünün onlarda olması onlar için can sıkıcıydı. Muggleların onlara bakmasının nedeni ise Jean'ın ve Jody'nin süpürgesi idi. Market arabalarının üstünde anka kuşları ve valizleri vardı. Dokuz Üç Çeyrek Platform'unun açılmasını bekliyorlardı. Zamanı geldiğinde Jean ve Jody anne ve babasına sıkıca sarıldı. Vedalaşmadan sonra market arabalarına benzeyen arabalarına sımsıkı tutundular ve hızlıca kolona doğru koştular. Evet! Kolondan geçip Dokuz Üç Çeyrek Platform'a gelmeyi başarmışlardı. Treni beklediler ve gelince eşyalarını trene yerleştirdiler. Eşyaları yerleştirdikten sonra Jody ve Jean birbirine baktı.
"Hogwarts'ta görüşürüz Jody!"
"Görüşürüz!"
Jean ve Jody trene bindi ve ayrı kompartmanlara girip oturdular. Jean oturur oturmaz kazağının cebinden bir kitap çıkardı ve omuzunu cama yaslayarak kitabını okumaya başladı. Tam o sırada bir büyücünün sesi geldi.
"Eh.. Şey.. Oturabilir miyim?"
Jean öyle ki kitaba dalmıştı ki ses ile bir anda irkildi ve başını o büyücüye doğru çevirdi.
Bu büyücü Toby idi. Jean'ın Hogwarts'ta hoşlandığı o büyücü!
"Oh! Elbette oturabilirsin Toby." dedi Jean, gülümseyip başını sallayarak.
Toby hafifçe gülümsedi ve yavaşça koltuğa oturdu. Tren en az 30 dakika boyunca istasyonda öylece bekledi. Daha sonra koşarak bir büyücü ve bir cadı telaşla kompartmana girip oturdular.
"Geç kalacağız demiştim Peter! Ne olurdu baykuşunu kafesine koysaydın?! Bir de iki saat istasyonda onu aramak zorunda kaldık!" Dedi sinirli ve sevimli bir sesle genç cadı. Bunu söyleyen Elizabeth idi. Jean'ın en yakın arkadaşıydı. Jean ona yüzlerce mektup yazmıştı lakin hiçbirini gönderememişti. Binası Slytherin'di ve bir keresinde Gryffindor Ortak Salonu'na ve yatakhanesine girmek için Gryffindor cübbesi bile giymişti.
Baykuşu aramaktan saçı başı dağılmış genç büyücü ise Peter idi. Muggle eşyalarına ilgisi vardı. Elizabeth ile ilişkisi hala devam ediyordu.
"Ama o 1 dakika bile uçmadan duramaz Elly. Hem bak, tamamen geç kalmış sayılmayız."
Jean ne olup bittiğinden bir haberi yokmuş biçiminde onlara baktı ve selamlamak için elini kaldırdı.
"Peter, Beth! Sizi gördüğüme ne kadar çok sevindim bilemezsiniz! 3 ay boyuna size binlerce mektup yazdım ama gönderecek fırsatım olmadı. Umarım kusura bakmazsınız, heh."
...
Uzun bir konuşma geçtikten sonra tren harekete geçti ve istasyondan yavaşça çıktı.
-----------
Sizce hikayeye devam etmeli miyim ? İlk bölümü nasıl buldunuz ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Diamond TrioHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin