Sen yokken çok şey değişti. Bakışlarım değişti örneğin. Canlı bir insanın bakışları gibi değiller . Çok sevdiğin kokum değişti. Sigara kokuyorum. Ağustos ayının sıcağına aldırmadan saatlerce bırakmadığın koklayarak öptüğün ellerim tütün kokuyor artık. Sen sevmezdin sigarayı,kokusunu. Bıraktırtmıştın bana. Bende üstüme sigara kokusu değilde senin kokun sinsin diye bırakmıştım sigarayı ve söz vermiştim sana bir daha içmeyeceğime dair . Sende söz vermiştin gitmeyeceğine dair. Önce sene bozdun sözünü. Bugün ölümünün bilmem kaçıncı günü. Gittiğinden beri gün, saat , zaman hepsi yitirdi bendeki benliğini. Saymıyorum artık. Saydığım tek şey gün içinde içtiğim içkiler. Odanın bir yerinde duruyor şişeleri. Resimlerinin,resimlerimizin yanında. Hala numaranı silemedim telefonumdan. Oradan silsem beynime kazınmış gitmiyor. Arıyorum," aradığınız numara kullanılmamaktadır " diyor buz gibi bir ses. Canımı yakıyor. Senin çok sevdiğin, aslında tek sevdiğin bir çocuk vardı. Öldü. gömdük seninle beraber onu da. seninleyken ortaya çıkan, yıllarca kimse zarar vermesin diye sakladığım içimdeki o minik masum çocuk öldü. Mekanı cennet olsun. Mezarına gelemeyeceğim bu sene . Papatyalar bırakamayacağım . Özür dilerim. Yüzüm yok gelmeye. Sana hala deli gibi aşıkken başka bir kızla konuştum. Söz vermiştim oysaki sana . Verilen sözler tutulmuyor sanırım. Hepsinde olduğu gibi bu mektubu da yakacağım dumanlarının sana ulaşmasını umarak. Dumanlar içindeki kelimelerimin sana gelmesini umut ederek. Affet beni.