Hepimizin vardır illaki hayalini kurduğumuz yüzlerce şey. Çocukluğumuza inersek yüz binlerce. Çocukluk demişken sahi, en masum ve imkansız hayallerimizi kurmadık mı çocukken ? Astronot olmak istemez miydi kimimiz ? Kimimiz uzak yerlere gidip diyar diyar gezmek ? Hayallerimiz büyüktü büyük olmasına fakat biz küçüktük. Biz büyüdük, hayallerimiz küçüldü. Yine de gerçekleştiremedik hayallerimizi. Aksilikler bizden hep büyüktü. Başımızı yastığa koyar koymaz gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz fakat kurmaktan zevk aldığımız , gerçekleşmediği zaman canımızı gereksiz yere yakan , içimizi sıkan o saçma sapan hayalleri kurmaz mıyız hepimiz ? Yeni bir ev , yeni bir araba , barış yanlısı bir dünya.. Sabah uyandığımızda güzel bir haber almanın hayalini kurarız kimi zaman. Sevdiğimizi hayal ederiz en çok da . Aşıksak tabii. Aşıklar öyle kolay söyleyemezler sevdiklerini amma velakin güzel hayal kurarlar . Güzel hayal kurarız bizler. En çok can yakan bu hayaller değil midir sahi ? Biz sevdiğimizin gülüşünün , kokusunun hayalini kurarken bir başkasının bunları yaşaması değil midir en çok acıtan canımızı ? Bu mudur hayal denen saçmalığın adaleti ? Olmaz olsun öyle adalet. O acıları yaşadıkça çocuk olmak isteriz çoğu zaman. Küçükken kurduğumuz büyük hayalleri. Biz büyüdükçe hayal kırıklıklarımız da büyüyor bizimle. Kırgınlıklarımız da elbette. Aşk giriyor işin içine ve sarpa sarıyor her şey. Okul giriyor. Düzinelerce sınav, yüzlerce konu ve binlerce insan. Uzaklaştırıyorlar bizi hayallerimizden. Hayallerimizle aramıza giriyor bir kaç rakam bozuntusu.
Kısaca demem şudur ki ; bizler sadece hayal kurarız, onlar kendiliğinden kırılırlar.