Bölüm 1

51 7 3
                                    

BÖLÜM 1
Hiç bitmek bilmeyen bir sigara gibi tütüyordu gönlüm, dumanında kayboluyordum aşkın. Geceleri o peri kızının sesini arıyordum. Onun o kocaman büyülü kahverengi gözleri beni cennetin en güzel bahçelerinde dolaştırıyordu. Bana birkaç saniyede dünyanın bütün güzelliklerini anlatıyordu. Sanki kulağıma melekler fısıldıyordu aklıma geldikçe hüzünleniyorum. Demişti kendi kendine, bir ah çekti ve gıcırdayan karyolasından kalkıp beyaz içi pamuk dolu yastığının üstünde duran lacivert poları sırtına doğru birden çevirdi ve yavaş yavaş poları üstüne giydi bej rengi bilgisayar masasının üstünde duran sigara paketini ve yanında duran siyah çakmağını almak için yöneldi paketten bir sigara çıkartıp ağzına aldı ve sigara paketini koyu mavi  eşofmanın sol cebine koydu bir süre öylece donuk şekilde bekledikten sonra çakmağı da eline alıp karanlıkta beyaz balkon kapısına doğru adeta bir ruh gibi ilerledi kapının kolunu yavaşça çevirdikten sonra kapı açıldı balkona adım attı ve tırabzanlara doğru ilerledi vücudunun ağırlığını korkuluklara bıraktı. Öylece biraz çevreyi seyretti sokak lambalarının o loş ışıklarının altında yatan iki siyah köpek gördü ve göz kapaklarını sanki o koyu mavi gözlerini saklarcasına kapattı elindeki çakmağı ağzındaki sigaraya doğru yöneltti ağır ağır çakmağı ateşledi, sigarası çakmaktan çıkan ateşe boyun eğmiş gibi tutuşu verdi, sigarasından bir duman çektikten sonra gözlerini açtı. Gecenin karanlığında bir umut gibi parlayan yıldızlara doğru kafasını kaldırdı ve uzun uzun gökyüzünün o muhteşem görüntüsüne baktı.
Sonra yavaş yavaş anıları, aklına meydan okur gibi gözünün önünde canlanmaya başladı. Onu ilk gördüğü zamanı onunla geçirdiği vakitleri onunla ilgili her şeyi hatırladı; ekim ayının en güzel günüydü, o gün ayın dokuzuydu benim uğurlu sayımdı. Bir akşam üstüydü,  hava bulanık, sanki tanrı bize öfkesine kusmak için hazırlanıyordu, bense evimin balkonunda oturmuş kahvemi yudumlarken evin altında bulunan oto galeriden bir kız sesi duymuştum ama aldırış etmemiştim siyah kaplı kitabımı açıp içinden en sevdiğim şiiri kendi kendime okumaya başlamıştım. Cahit Sıtkı Tarancı en sevdiğim şairlerdendi onun  şiirini  biraz  yüksek sesle hemen okumaya başladım.
AŞK ADAMI!
Dolaştığım denizlerce düşünüyorum,
Bineceğim son gemi değil midir?
Hayır sahibi omuzlarda giden tabut.
Herkes gibi teselliye muhtaç olsaydım eğer,
Derdim ki: ‘Elbet bir ağlayanım olur benim de ;
Ramazan geceleri Yasin okuyanım,
Baharda kabrime menekşe getirenim de ;
Fakat bütün bunlar da olur,
Yine tasa etmem,
Yine kırılmam kimseye.
Ben aşk adamıyım,
Sevmeye geldim insanları,
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye;
Hesapsız, karşılıksız,
Ayrılık gayrilik gözetmeden.
Gün gelip gidersem şayet,
Öyle severekten gideceğim ki,
Karanlık kıyılardan bile olsa,
Candan selamlarım,
Civarımdan geçecek gemileri;
Güneşli gemileri;
Şarkılı gemileri;
İçlerinde kendim varmışım gibi!
Şiiri bitirmemle, bir kız sesi bravo diye haykırıyordu. Birden ne olduğunu anlayamadım çok şaşkındım elimi dalgalı kumral saçımın arasında gezdirirken, o kız sesi tekrar kulaklarımdaydı.
Hey aşağı baksana ya yüzünü görelim bir kere bu duygusal adam kimmiş bakalım.
Hemen toparlandım siyah beyaz desenli terliklerimi ayağıma geçirdim ayağa kalkmak için öne doğru kendimi doğrulttum, ayaklarımla yeri itercesine ayağa kalktım ve tırabzanlara doğru ilerledim hafiften  göz ucuyla baktım uzun siyah saçlı, büyük kahverengi gözlü orta boylu siyah pantolonu ve beyaz gömleğinin üstüne giydiği o siyah deri ceketiyle çok güzel ama çok asi bir kız duruyordu karşımda aklımda o an işte bu aradığımı buldum sonunda diye içimden geçirmiştim ona öyle dalmışım ki aklım firardaydı sanki çok sürmemişti o güzel kız tekrar kükredi .
Bu kadar korkma benden göster o yüzünü bakalım.
Ne yapacağımı bilememiştim tek çarem saklanmaktı sanki bir aptal gibi utanarak geri kaçtım biraz beklemeye karar verdim aklıma gelen tek şey bu oldu o an da dona kalmıştım öylece ama yine o melek gibi görünen şeytan bağırdı.
Sen cidden korkaksın ya. Git saklan korkak herif!
Ardından bir anlık sinirle balkonun tırabzanlarına hızlı bir şekilde fırladım ve ona bakarak ben korkak değilim diye bağırdım. Kısa bir süre baka kaldık o benim gözlerime ben onun gözlerine dalmıştım bir rüya gibiydi daha fazla beklemeden özür dilerim diye atıldım. Benden gözlerini kaçırdı ve arkasını dönerek son model siyah lüks arabasına binerek uzaklaştı.
Bense çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım bir kuş gibi uçu vermişti sanki ellerimden, tutamamıştım onu , geride kalmıştım ahşap balkon masasının üstünde duran mavi renkli kupamı elime alıp evin içine daldım beyaz dolaplarım siyah tezgahım siyah beyaz halısı ve yine  siyah beyaz perdeleriyle evimin mutfağı iyilik ve kötülüğü sembolize ediyordu sanki elimdeki kupayı tezgahın üzerine bırakıp cebimdeki sigarayı ve çakmağı çıkarttım paketten bir sigara aldım  paketi de kupam gibi tezgahın üzerine bıraktım ardından sigarayı çakmakla beraber ağzıma ilerlettim, sigara ağzımda yer bulurken çakmak havada kalmış sigarayı yakıyordu, çakmağı geri cebime koydum. Kafamı sağıma çevirdim gözlerim buzdolabındaydı aklımsa buz dolabının içindeki viskide, dolaba yöneldim içinden viski şişesini çıkarıp, dolaplardan birinden hemen bir tekila bardağı çıkarttım bardak gözüme çok küçük görünmüştü umursamadan elimdeki şişe ve bardakla odama doğru ilerledim yatağımın üzerinde duran laptopu açtım müzik dosyalarımın içinde bulunan ayrı bir müzik klasörü vardı onlardan birine tıklamış olacağım ki bana bir masal anlat baba çalmaya başlamıştı.
Hiç beklemeden viski şişesinden tekila bardağına doldurmuştum ama sigaramı mutfaktaki tezgahın üzerinde unuttuğum aklıma gelmişti. Biraz sıkılarakta olsa sigara paketini ağır adımlarla alıp gelmiştim. Hemen bir sigara yakmıştım ilk dumanı aldıktan sonra bardağı fondip yaparak dikmiştim ikinci bardağı doldurdum oda aynı hızla bitmişti üç, dört derken yavaş yavaş gözümden akan yaşlar yüzümde süzülüyordu.

KaratahtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin