çevrenize odaklanmayı sever misiniz?ya odak noktası olmayı?ilgiye ihtiyacınız mı var yoksa?peki ilgi duymaya ihtiyacınız?ilgi de duymalısınız.sürekli bekliyorsunuz ama siz de vermelisiniz.içinizdeki cevheri dağıtmalısınız.biliyorsunuz cevherleriniz beyinde birikirse sinüzit yapabilir.sinüzit gözlerinizde pergel ve sigara oluşumuna yol açabilir.bunu istemezsiniz gerçekten istemezsiniz.
Günün akşamıydı.çevremi sorularımla mı algılarım diye tartışıyodum içimde.bir yandan geçmişimle uzun süreden sonra tekrar metafiziksel yüzleşimler geçiriyordum.hemen açıklayayım.düşünceli bir tiptim çocukluğumda da.onlar olmadan hayat yapılı bir rubik küpe benziyor fikrimce.ve ben yapılı bir rubik küpü tekrardan yapmak istemem.ha rubik küpü boz sonra yap derseniz,hayat tek seferliktir- yapılmış bir küp yaşamın sonunu temsil eder bana göre- ve düşüncesiz hayat bence ölüdür.ölüyü diriltmeyi tercih etmiyorum.yaşama devam etmesini doğuştan başarıyorum.
çocukluk hepinizin olumlu anımsadığı bir yaşam biçimi.dürtülerle sağa sola savrulmak,acıkınca annenizin eteğinin dibinde bitmek,oyuncaklar,çikolatalar,kaykaylar,salıncaklar,emzik,öğle uykuları...tabi ben de filozof olduğumu iddia etmiyorum çocukluk yaşam biçimimde.ben de möğğ möğğ diye ağlıyodum saçma pürsük şeyler için.çocukluk aptallığı bende de kendisini gösteriyordu.vurgulamak istediğim nokta şu:düşünceli bir tip olacağım çocukluktan belliymiş. hatırlıyorum da bizim aile dostlarımız vardı.aileler toplanır yemek yer muhabbet eder bir günü beraber geçirirdik.mangal yapılırdı ve bahçeli olduğu için hasan amcagilin evinde olurdu bu buluşmalar genelde.evlerinin az ilerisinde yeşillik bir alan vardı.gamsız olduğum o günlerde orda geçirdiğim bir anı hala hatırlarım.kare olarak kafamdadır.o anı güzel duygularla kafamda öyle bir ilişkilendirmişim ki o kare bende hep bir metafiziksel hüzünle mutluluk karışımı bir his yaratır.sanki hiç yaşanmamış ve zamandan bağımsızmış gibi gelir.bana bir anahtar olur, şu andan kopmak ve bazen şu ana bağlanmak için.bazı düşüncelerimden kurtulmak istediğimde beni andan koparır hayata bağlanmak istediğimde beni hayatın yaşanılabilir olacağına inandırır.anlatacağım şey işte buydu.anahtarlarımı istediğim şekilde kullanabilirim.farklı farklı yerlerde onları görebilirim.akşam da o anahtarlardan birini kullanarak metafiziğin kapısını açmıştım gerçekten de çok hisseldi.yarın okul vardı.neden gittiğimi bilmediğim okulum.bilmiyorum.geleceğe dair bir planım,beklentim,hevesim,amacım olmadığı için ne okul,ne de iş hayatımda yer etmeyecek dersler umrumdaydı.cidden insanın karnı tok yeri belli sağlığı yerinde olduktan sonra bu insanlar hayattan başka ne isteyecek kadar doyumsuz olabilirler diye düşünüyordum.sonra içimden miniş bir ses itiraz ediyordu:"sen de eğlenmeyi ve pozitife doğru yükselmeyi arzuluyorsun.bırak bu mavraları.senin gibi herkes de daha iyiyi istiyor"sonra ilk ses yeniden yeniden devreye giriyordu:"ben daha iyiyi istemeden önce kötüyü def etmeliyim ve belki de kötünün etkisinde olduğum için ibrelerini iyiye döndürmek isteyenlere kızıyorum ve onları anlayamıyorum."itiraz eden sesle ilk ses uzlaşıyorlardı ve sakinleşiyordum.akşamı 5-6 sigara,miniş içsel uzlaşımlar ve tartışmalar,tatsız ailevi diyaloglar(bana göre),vesvesemsi obsesyonlar,telefonun karşısındaki anlamsız saatler eşliğinde geçirdim.gözümden salyalar akarken kendimi yatağa attım ve açılan uykumla tahmini bi 10 dk mücadele verirken en sonunda uyuyakalmışım.lanet olası metafizik ya da lanet olası hayat.aranızdaki ayrımı bu denli bilmeme rağmen ikinizi de çok ciddi hissediyorum.biriniz beni aldatırken biriniz yanağımı cimcikliyor.hanginiz umrumda olmalı hanginiz?kararsızlık tan nefret ediyorum.yarın okul var okul.kutsal okul.mırrrrrr ve geceeeee.