İHTİMAL

8 0 0
                                    

O gün Züleyha'dan 5 dakika kadar sonra çıktım. Cok fazla yağmur yağıyordu sonbaharın gelmesiyle havalar soğumaya baslamıştı ve bu yağmurlar olağan durumlardı. Arabaya binip ilerlemeye basladığımda durakta bekleyen Zülayha'yı fark ettim fikrimce eve gidecekti fakat arabası vardı? Yaklaşıp yanında durdum camı açtığımda benimle resmen ilgilenmiyordu.

"Neden otobüs bekliyorsun?" diye bir soru yönelttiğimde sakin bir sekilde cevap verdi

"Arabam tamirde Yusuf Bey ondan bir kaç gun otobüs kullanacağım."

"Evine bırakayım seni hadi bin hava çok soğuk ve üstündekiler de çok ince. Hasta olmanı istemem sonucta bkr asistana ihtiyacım var." diyerek gülumsedim şaka yaptığımı anlamasıni diliyordum ama hasta olmasını gercekten istemiyordum. Biraz fazlaca dil dökmemin üstüne zorla da olsa arabaya bindiğinde evini tarif etti. Aslında yakındı ama yağmur o kadar şiddetliydi ki ajansın hemen karşısındaki durağa gidene kadar bile ne kadar ıslanmıştı. Sessiz bir yolculuğun ardından evinin önüne gelince durdum.

"Teşekkür ederim." diyerek kapı koluna uzandı fakat elimle durmasını işaret ettim.

"Bak bu olay... yani çocuktuk evet... nasıl toparlayacağımı bilmiyorum ama böyle olmamalıyız. Zamanı gelince nedenini öğreneceksin ama bana düşmanmışız gibi davranma."

"Adınıza inen sureyi bilirsiniz elbet." diyerek elini cantasına attı ve küçük minicik bir kitap çıkardı.

"Buyrun bir meal kitabı, adınıza inen surenin 18. ayeti... ben aynı ayeti 15 senedir tekrarlıyorum. Tekrar ve tekrar okuyorum. Zahmet olmazsa bir kere de benim yerime siz okursunuz." dedi ve arabadan indi.
Hızlıca Yusuf Suresinin 18. Ayetini buldum...

"Şimdi bana düşen güzelce sabretmek."

Sonra bir sonraki sayfaya ataçla tutuşturulmuş bir kağıt parçası gördüm.

"Beklemek Züleyha'ya yakışır; gelmek ise Yusuf olabilene..."

Şimdi anlamıştım neden kalbimin bu denli attığını. Ben beklenendim ama hep bekleyen olmuştum. Züleyha, Yusuf'u için uğraşmışta ben ona tek bir adım atmamıştım. Tüm bu düşüncelerden duyduğum ezan sesiyle ayrıldım. Hızlıca eve geçip üstümü değiştirdim abdestimi alıp namaza durdum.

Böyle bir huzur, rahatlama başka hiç bir seyde yoktu. Yapacak bir isim olmadığını düşününce aklıma gelen fikirle yerden kalkıp seccademi katlayıp odamın en özel yerinde duran beyaz kutuyu aldım ve içindeki Kur'an-ı Kerim'i açıp okumaya başladım.

Akşam yemeğine cağırılana kadar yaklaşık 2 saat kadar Kur'an okumuştum. Yemekten sonra odama çıkıp yatağıma uzandım ve Züleyha ile dolu hayallere daldım. Bir vakit sonra telefonumdan yükselen ezan sesi kendime gelmemi sağlamıştı. Demek ki onu düşünürken uyuya kalmıştım. Kalkıp duş aldıktan sonra tekrar odama döndüm ve Hakk'ın huzuruna çıkmak için hazırlandım.

Ertesi sabah
***Züleyha***
.
Sabah ezanla birlikte uyanıp namazımı kıldım ve rutin işlerimi halledip kahvaltı hazırladım. Bugün arabasız işe gittiğim ikinci ve son günümdü. Kahvaltı masasına oturup çayımi yarılayınca taksi çağırıp kahvaltıma devam ettim bes dakika sonra kahvaltımı bitirip bulaşıkları hızlıca makineye attıktan sonra dışarı çıktım. Çağırdığım taksi de tam şimdi gelmişti hemen taksiye binip ajansın adresini verdim. Eteğim dizimin biraz yukarısındaydı ve çok da kenarı oturmadığımdan taksi şöforünün eteğimin açıkta bıraktığı tarafına baktığını hissettiğimde eteği düzelttim. Adamın yüzünde arsız bir sırıtış oluşunca inmek istediğimi söyledim.
"Daha var abla ne acele ettin." diyerek pişkin pişkin sırıttı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 03, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ATLI KARINCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin