Evet, öyle olmalıydı. Nasıl gidecekti bundan sonra ailesinin yanına, artık yalnızdı, hiç kimsesi yoktu. Buraya yalnız düşmüş bundan sonra da yalnız kalacaktı. Belki bir umutla Dünya'ya gidebileceğini düşündü. Ama bunu nasıl yapacaktı. Teknolojik aletlerden hiç anlamıyordu, heleki böyle teknolojik aletlerden. Çok karışıktı, kablolar birbirine girmişti, belki bir dokunmasıyla ölecekti. Ana dokunmak zorundaydı. Bunu yapmalıydı.
Buradan kurtulması gerekiyordu. Ama nasıl? Bu sorulara yanıt bulamıyordu bir türlü. Gözyaşları akı akıp gidiyordu, ama hiç bir şey değişmiyordu. Dünya dönüyor ama kendisi boş boş durmaktan başka hiç bir şey yapamıyordu. Ağzı kurumuştu, yutkunamıyordu bile. Acıkmıştı karnı gurulduyordu ama yiyecek bir şey yoktu. İki gün dayanamaz, öbür dünyaya adımı çoktan atardı bile. Ama dayanmaya çalışıyordu. Astronot kıyafetlerinin ceplerini karıştırdı, belki bir şey çıkardı. Diğer cebine baktı. Cebinde vakumlanmış bir kraker vardı. Hemen krakerin paketini açmaya başladı ve sonra yemeye. Çok yemek istemiyordu, hepsini yerse öbür günler ne yapacaktı peki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlara Yolculuk
Science FictionBu daha yazacağım ilk kitabım.Biraz acemi olabilirim ama sizin desteklerinizle ve sizin yorumlarınızla eksiklerini tamamlamaya ve daha bilinçli yazmaya çalışacağım.Ben bu kitabı yazarken lütfen desteklerinizi eksik etmeyin.İYİ OKUMALAR!