Doğum günüme çok az bi süre kalmıştı heycanlımıydım hayır çünkü hiç bir doğum günümü sevinerek kutlamadım aslında hiç kutlamadım annem 18 yaşıma gelince bana bir kaç şeyden bahsedeceğini söyledi merak ediyomuydum hayır çünkü bu yaşıma kadar sevgi denen hiç bişey bu koca evde başıma gelmedi.Sevgi sözcüğü nedir bilmem mutlu aile nedir bilmem, annem ve babam bana hep uzaktılar ben ne kadar onlara yaklaşmaya çalışsam onlar benden o kadar uzaklaşıyordu bazen bu durum canımı sıksada 18 olunca alışıyo insan, çünkü 18 yıl boyunca merhamet olmadan büyüdün. Ben bunları düşünürken annemin aşağıdan Sare!!! Diye bağırma sesini duydum bi kerede flimlerdeki gibi gelip kaldırsa ne olurdu sanki yataktan hemen kalktım sersemlediğimi farkettim kapıyı açıp merdivenlerden üçlü beşli sekerek aşağıya annemin yanına indim tam ne olduğunu soracaktım ki annemle babamın bana olan ciddi bakışlarına denk geldim. Annem "otur konuşacaklarımız var şuan tam vakti " dedi
Neyin tam vaktiydi bilmiyodum ama kötü bişey olduğu belliydi korkmalımıydım acaba
evet hemde çok korkmalıydım.
Babam,kolumdan tutup beni sertçe sandalyeye otutturdu kolum acımıştı ama bu işgenceye katlanıcaktım. Annem uzatmadan direk konuya girdi. Evet seçtiği kelimeler tıpkı bir hançer gibi kalbimi delik deşik yapmıştı bunca zaman ailem sandığım kadınla adam aslında birer yabancıymış,benim annem babam onlar değilde bi başkasıymış. Annem sandığım kadın bana yıllarca bu yüzden kötü davranmış.
Gözlerim hikayemi duydukça daha da sulanıyodu kendimi gitgide kaybetmeye başlamıştım ne yapacağımı bilmiyordum.. ben daha bebekken terkedilmiş bir kızmışım beni o yaşta bırakmış gerçek ailem, yetimhanenin buz gibi odalarına. Daha sonra bilinmeyen bi nedenden yangın çıkmış yetimhanede, herkesler kaçışmaya başlamış.itfaiyeci herkesi kurtarmış ama ben kalmışım içerde annem sandığım kadın o zamanlar o yurdun müdüresiymiş dışarıya çıkan çocukları sayarken benim içerde kaldığımı anlayıp babama söylemiş babamda bi hiddetle içeri girip beni almış. Daha sonra yangındaki tüm çocukları başka bir binaya yerleştirmişler bende onların içindeymişim. Annemlerin o zamanlarda bir oğlu varmış yani abim, abimi o kadar çok seviyomuşlarki gözlerinden bile sakınıyomuşlar derken abimin kanser oldunu öğrenmişler dünya başlarına yıkılmış perişan olmuşlar uygun dokuyu bulmaları gerekiyomuş denemişler ama bulamamışlar annem her gece ağlıyomuş babamın tesellileri artık anneme yetmemeye başlamış,annemin gözünü iyice hırs bürümüş Kendini iyi hissedip işe gitmeye başladığında yurttaki her çocuktan hemşirelere kan örneği aldırmış aradan haftalar geçmiş sonuçlar çıkmış ve benimkiler abiminkiyle uyumluymuş annem beni evlatlık almak için işlemleri başlatmış ama abimin bedeni bu hastalığa dayanamayarak ölmüş. Abimin öldüğü gün beni evlatlık almışlar. Yetişemedikleri için hep beni suçlamışlar.Ve annem bu nedenden dolayı artık burda kalamayacağımı söyledi gitmemi istedi kısacası ne yani bunun neresinde benim suçum var kendi kendime bunları düşünürken odama gelip eşyalarımı bavula yerleştirdim evde kimsenin olmamasından faydalanıp direk bu koca,içi simsiyah evi terkettim hoş kimsenin de umrunda değildi neyin tribine giriyosam.Yürümeye başladım artık yapayanlızdım 18 yaşında olabilirdim ama hala çocuktum. Nerde kalıcağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Yürümeye devam ederken oturmak için gözümü bi banka kestirdim gidip bankın bi köşesinde oturdum sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu canım çok yanıyordu göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim ayağa kalktım çünkü güçlü bi kızdım.
Ahhh! Kimi kandırıyorum pısırık korkağın tekiyim ben. Bunları kendime söylemek beni ayakta tutmuyordu aksine dahada yerin dibine sokuyordu ne diyorum ben kendime gelmem lazımdı ilk olarak kalacak yer sonra yeni okul daha sonra da olursa iş şuanlık bankada bana sadece bir süreliğine yeticek para vardı ama nereye kadar belirsizdi.
Yürüdüm yürüdüm saate bakınca epey geç olduğunu anladım karşıma çıkan ilk otele girdim pekte otel sayılmazdı aslında pansiyon gibiydi her yer yıkık dökük..
Resepsiyona doğru ilerledim kimse yoktu sesli bir şekilde
-pardon bakarmısınız
Diye bağırdım içeriden yeşil gözlü hoş bir çocuk çıktı kalmak için oda istedimi belirttim anahtarı bana verdi ve yardım etmek için resepsiyon masasının üstünden üzerime doğru zıpladı ayaklarıyla ayağıma bastı o koca yeşil gözleri şimdi daha yakındı bana ama canım çok yanmıştı bu sebeple onu hırpalar gibi geriye savurdum ve dudaklarımdan bi kaç öfke dolu sözcük çıktı zaten sinirliydim oda denk geldi
- ya dikkat etsene normalmısın!!! Kapı diye bişey var onu kullanmak yerine neden insanların üzerine atlarsınki sorunların mı var bırak ben taşırım, anahtarım nerde nereye düştü ya bavulumu bıraksana anahtarı ne zaman aldın
çocuk ağzımı kapattı ve
- kızım bi sus ne kadar konuştun sen adım çağatay soyadım şimşek beni takip et çok soru sorma
Dedi bende dediğini yaptım onu takip ettim odaya çıkmıştık artık anahtarı alıp kapıyı açtım bavulumu elinden aldım kapıyı tam yüzüne kapatıyodum ki eliyle geri savurdu.
-ayağın için kusura bakma bilerek olmadı bu arada senin adın neydi kayıt yapmadan direk anahtarı verdimde benim için büyük sıkıntı olur.
Dedi kimliğimi eline verdim hiç konuşmadan yüzüne kapıyı çarptım.