1.bölüm Karar.

620 43 1
                                    

Arkada çalan klasik müzikle ayağımla ritim tutarak tabloya resim çizmeye başlamıştım.
Üstelik bu nisan ayında oldukça güzel olan havanın esmesi ve bana gelen o nazik bahar kokusunun güzelliği beni daha iyi hissettiriyordu.

Derin bir nefes alıp verirken boyaları karıştırıp tabloya devam ediyordum.

İçeri gelen hizmetliyi gözümü
tablodan ayırmadan dinlemeye başlamıştım.

"Bir sorun mu var?" deyip çiçeklerimi ince detayla giderken

Hizmetli,"Hayal hanım size biraz ıhlamur çayı getirdim."
diyerek masaya tepsiden bir bardak koymuştu.

"Harika sonunda biraz çay...
teşekkür ederim bu beni dinlendirecektir"

Hizmetli gülümseyip rica ederek odadan ayrıldığında resmi bırakıp çayımı alıp pencerenin kenarına geçip yaslanmıştım.

Çayı yudumlarken havanın değişip yağmur yağması ile derin bir nefes vererek.

"Kesinlikle doğa bu sene benden yana...
kış hariç tabi.
Kıştan bu sene nefret etmedim değil..."

Çayımı yumluya yudumlaya dışarı izlemeye devam ederken
Kalın ama oldukça hoş sesli babamın sesini işitmiştim.

"Hayal aşağıya gel"

Diyerek seslendiğinde başımı kendimce onaylayıp beyaz kulplu ve üzerinde en sevdiğim pembe çiçek desenli bardağı masaya koydum ve merdivenden inmeye başladım.

Babamın yanına vardığımda koltuğa oturmuş dosyalara bakarken arada bana bakmış ve dosyalara bakışları geri dönmüştü.

Bu his...
nedensizce tekrarlanan ve alışılmış bir şekilde tüylerime diken diken yapıyordu.

Onun etrafındaki bu soğuk atmosferi
eritmek için yılları geriye sarmama gerek var mıydı acaba?

Ben küçükken babam benim üzerime titrer miydi hatırlamıyorum ama bir kaç anımız vardı küçük... anılarımız...

Oda hatırlanacak kadar azdı tabi

Aslında ölmeden evvel bir dileğim vardı herkesin yaptığı gibi ailemle güzel vakitler geçirmek istiyordum.

Her doğum günümde bu dilek sanki dileklikten çıkmış gibi lanete vurmuşa benziyordu.

Çünkü...

Doğum günü zamanları

"Hey... Hayal haydi üfle mumlarını!"
Diye beni neşelendirmeye çalışan hizmetlilere bakmıştım benim için hediyeler bile almıştı.

Babam ise garip bir şekilde her sene
bana garip Ama tek bir silah eşyaları gönderip duruyordu.

Hizmetliyi kutuyu verdiğinde kutuyu itmiştim.

"Ne çıkacağını biliyorum..." diye mırıldanmıştım.

Hizmetliler benim için endişeli ve üzgün bir şekilde bakarken tekrar kabul etmeyeceğimi bildirmek adına başımı olumsuz anlamda sallamıştım.

Hizmetlilerin hediyelerini açtım hepsi birbirinden güzel hediyelerdi.

Dekorasyondan takıya kadardı en önemliside bana yazılan güzel notlardı.

Onlar beni gülümseterken babamın hediyesine baktım ve onu yere iterek düşüşünü izledim

O...

O cidden...

Koşarak evin kapısını açmış dışarı çıkarak ormana doğru koşmaya başlamıştım.

Günümüz
Babam,"neden burda olduğunu bilmediğine eminim"
"Kısa kes baba,senin tutsağın değilim.
Ah doğru... bu ev hariç"
Gözlerini sonunda dosyadan ayırdığında kağıtları başka bir yere koymuştu.
"Güzel haber... 18 senenin sonunda artık dışarı çıkmana izin veriyorum."
"Harika ben de sen yapmasan kendim yapacaktım zaten"

Babam sırıtmıştı bu sırıtışın anlamını
bilmiyordum bildiğim tek bir şey vardı.

Kesinlikle....
Kafasında...
Bir şeyler vardı...

Babam bir şeyler olduğunu anlamışım gibi geriye yaslanarak.
"Ne o? Yoksa ne olduğunu anladın mı?"
"Bilemiyorum... koskoca mafya babamızın
bu fikrini ne değiştirdiği hakkında bir bilgim yok"
dizimin üstüne dizimi atarak devam etmiştim.
"Ayrıca... hayatım tamamen
kaçırılmak ve korunmak ile kurulu bu hayatta fark ettiysen daha doğrusu hayatımda 'mafya' kelimesinin evde geçmediği bir gün bile yok."

Babam içkisinden bir yudum alarak,
"Pekala sana dediğim gibi artık bu evde olmayacaksın."
"Ne o?" kendi kendime güldüm.
"Nereye taşınıyoruz... söylesene
bildiğim bir dil mi?.
Ah dur... bekle bekle... yoksa portekizce mi?
Latince?
Bak onları bilmiyorum o güzel insanlarla anlaşmam için İngilizce kullanabilir miyim bilmiyorum"

Babam bardağı komidinin üstüne koyup ayağa kalktı.

"Hayal..." dedi sert ama sakin bir ses tonu ile ama öyle bir sesti ki mırıldanır gibiydi.
Oturduğum koltuğun arkasına geçip omuzlarımı ovarken.

"İnan bana... çok eğleneceğin bir yer."

Bana o süre zarfında özetle mafya okuluna gideceğimi ve kendimi korumak için bir başkasına güvenemem gerektiğini söylemişti.
Bazen yanımda olamayacağını bazen ayakta tek başıma kalmam gerektiğini söylemişti.

Artık büyüdüğümü kabul edip beni bu okula
bırakacağını söylemişti.

"Şimdi hazırlan"

Deyip koltuğa oturmuş dosyaları ile ilgilenmeye başlamıştı.

Derin bir nefes alıp vermiştim.
"Gerçekten kurtulmak için onca psikopatın oraya atmak... iyi güzelmiş.
Cesedime son kez bir şey demek ister misin babacığım?"

Kağıttaki bakışlarını bana çevirdi.
"Cesetleri gördüğümde ben de seninle gurur duyacağım benim tek varisim.
Umarım bir şeyler öğrenirsin"

Sinirle odama doğru çıkacakacakken.

"Ha unutmadan"

Dediğinde durup omuzumun arkasından bakmıştım.

"Doğum gününde aldığın parçalı bir kutu var
O parçaları unutma ilerde lazım olucak."

"Sanada görüşürüz..."

Göz devirip yukarıya çıkmıştım.

Merhaba!
Evet yazarın dönüşü ile beraber size yeni hikaye sunayım demiştim.
Şimdi bu karakterin erkek mi kız mı olması gerektiğinden emin olamadım kız ile başladım ama içimden bir ses erkek yapta diyor bu yüzden...

Umarım beğenirsiniz.

MAFYA OKULUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin