Gün doğumu; her günün bir öncekini tekrar edişi, güneşin her gün aynı saatte hiç sekmeden doğuşu,ardından başlayan gün ve yaşamlarına yeni bir sayfa daha katabilmek için gözlerini açan milyonlar. Kiminin ilk, kiminin ise son günü. Kimi hayattan alacağını alarak kapatacak bugün gözlerini. Kimi ise hiç yaşamadan,yaşayamadan. Küçük bir bebek doğacak belki yakınlarda bir aileye umut, mutluluk kaynağı olacak. Kimi ise bugün verecek en sevdiğini toprağa içi kan ağlaya ağlaya. Sonbaharın o hüzünlü günlerinden birindeydik,zaman tıpkı her zaman olduğu gibi akıyordu fakat artık ben herzamankinden daha farklıydım. Oysa ki daha dün sabah açmıştım gözlerimi sıradanlığa. Hazırdım sistemin benim için belirlediği konumda yaşamaya. Ama hayatın benim ile ilgili farklı planları vardı. Beni sistemin tam ortasına; Dünya'nın yönetilen kısmından alıp birilerine kölelik yapan kısmına yerleştirmişti. Bana bir kere bile sormamıştı hayat, ne şekilde yaşamak istediğimi ne yapabileceğimi ben belirleyemiyordum. Çünkü bu hayat benim bile olsa yöneten başkalarıydı. Bu sistemin en belirgin özelliği değil miydi zaten? Beni saatlerdir oturduğum bu noktada tutup düşünmemi sağlayan, yada bana oturup hayatımı düşündürecek kadar kıyan..
"Acılar büyütür." demişti bir bilge. Haklıydı. Acıyordu fakat bu başka bi acıydı. Hayatınız boyunca tek amacınız insanlara yardım etmek olan aciz ve saf beni düşünün, ve o "ben" dün gece bir cinayete tanıklık etmişti. Bu düşünce içimin ürpermesine sebep oldu. Soğuktan kuruyup, kızarmış ellerimi kapşonumun cebine koydum. Dün gece o otoparktan nasıl çıktığımı,eve gelir gelmez korkudan evin kapısını kilitleyip anneme sıkı sıkı sarıldığım anlar geldi gözümün önüne. Annem.. Şu hayatta bana kalan tek şey. Ona benim yüzümden bir şey olsa gözümü dahi kırpmadan kendimi öldürebilirdim. Bu yüzden saklanmayacaktım. Zaten hiç bir katil ardında bir görgü tanığı bırakmazdı. Ölüm, silahın o tok sesi kadar yer etmişti kafamda. Kabullenmiştim. Ölecektim. Ama ne olursa olsun anneme zarar gelmesine izin vermeyecektim. Gidip yüzleşmem gerektiğinin farkındaydım. Böylece dün geceden bu sabaha kadar düşündüğüm "polise gitme" fikrini bitirdiğimi anlamış oldum. Zaten yıllar önce kabullenmemiş miydim bu memlekette,bu dünyada hukukun adaletin olmadığı? Bu yüzden bu noktada değil miyim zaten? O hayalini kurduğum cüppe yerine beyaz önlüğün içerisindeydim. Hayallerim ile hayatın bana sundukları arasında sıkışıp kaldığım o anda; evin terasına kadar duyulan annemin çığlığını duydum. Elim ayağım tutmaz iken dilimde mırıldandığım bir kaç dua ile alt kata koştum. Gördüğüm şey ise hayatımda görmekten en çok korktuğum sahneydi..Merhaba! Yeniden ben, bu sadece ufak bir kesit olsun istedim. Yakın zamanda aranızda olmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
RomanceSiyah bir geçmişin gölgesinde, karanlığın en koyu tonunda yaşayan bir adam. Sevgiye muhtaç genç, toy, masum ve zeki bir kadın. Karanlığı aydınlatmak için savaşırken herbirimiz, karanlığın siyahı sevdiğini unutmuştuk. Yayımlanma tarihi:23 Ağustos...