Sıkıcı bir hayat yaşayan Martin. Yine okulu asmış bilgisayarında oyun oynuyordu. Dünya artık ona aşırı sıkıcı geliyordu. O kadar sıkıcıydıki Tanrı'ya böyle dünya yaptığı için lanet ediyor keşke bir oyun dünyasında yaşasaydı diye düşünüyordu. Martin kendini oyuna o kadar kaptırdıki zihnindeki sesi kendini çok zorladığı için duyduğunu sanmıştı.
"Madem bu dünyanın bu kadar sıkıcı olduğunu düşünüyorsunuz. O zaman bende bu dünyayı oyun dünyasına çeviririm."
Sesi duyan Martin artık dinlenmenin vakti geldiğini düşünmüştü. Yavaşça bilgisayarı kapattı ve kendini sert bir şekilde yatağa attı.
Gözlerini yavaşça araladı Martin. Bu sırada zihninde kafa ütüleyici bir ses duydu tekrardan.
[Sistem Aktifleştiriliyor....3...2...1]
[Sistem aktifleştirirdi.]
[Arayüz ayarlanıyor...3...2...1]
[Arayüz ayarlandı]
[Durum Penceresini Görmek İster Misiniz ? ]
Martin şaşkınca kafasındaki sesi dinliyor daha sonra önündeki beliren evet hayır yazısına bakıyordu. Dün duyduğu şey doğruydu yani. O zaman bu hayatın şimdi anlamlı olabileceğini düşündü. Yavaşça sırıtırken evet yazısına tıkladı.
Durum Penceresi
İsim: Martin Soyisim: Look
Yaş: 15 Seviye:1 Tecrübe: %0
Irk: İnsan
Can [150/150] Mana [100/100]Güç: 15 Çeviklik:20
Dayanıklılık: 15 Zeka: 10
Pasif yetenekler: Oyuncunun Ruhu
Aktif yetenekler: Bulunmuyor.
Hey hey zekam neden bu kadar düşük en azından yirmi yapsaydınız bu da neyin nesi. Oyuncunun ruhu ne işe yarıyordu acaba. Tam da bu esnada bir ses duydu zihninde.
Tınn..
Oyuncunun Ruhu: Bulunduğun ortama kolaylık sağlayan ilk insan olduğun için Tanrı sana bu yeteneği bahşetti. Oyuncunun Ruhu kişinin ölüm anında bile sakin kalmasını ve rahat düşünmesini sağlar.
Martin yavaşça sırıtmaya başladı. Bu pasif yetenek ona bu dünyada oldukça avantaj sağlayacağı kesindi. Odasından yavaşça dışarı uzatmasıyla geri çekmesi bir olmuştu. Dışarıda zombiler vardı. Tabikide olacaktı ! Sonuçta bir oyun dünyasındaydı ve seviye almak için öncelikle bu basit mobları öldürmeliydi. Teknik olarak zaten ölüydüler. Yavaşça evdeki mutfağa yöneldi dolaptan bir kaç konserve kutusu ve bir kaç su şişe çıkardı. Odasına tekrar yöneldi ve okul için kullandığı çantasını aldı. Ağzını açıp içindeki tüm kitapları yatağa boşalttıktan sonra tekrar mutfağa yöneldi. Konserveleri ve suyu düzgünce çantasına yerleştirdikten sonra çantanın ağzını sıkıca kapattı. Odasına gelip tekrar camdan izlemeye başladı. Dışarıdaki zombi sayısı kısa sürede dahada artmıştı. O sırada koşan bir insan gördü. Bu esnada koşan adam yere takılıp kafasını sertçe vurdu. Aradan bir kaç dakika sonra bir zombi gelmiş ve adamı yemeye başlamıştı. Martin ise bu durumdan memnun olmadığını belli edercesine yüzünü buruşturmuştu. Adamın sağ kolu tamamiyle gitmiş yüzünden ve karnından bir kaç parça ısırılmıştı. Bir kaç dakika sonra adam gözlerini hızlıca açmıştı. Bembeyaz gözleri vardı. Yüzü iyice solmuştu. Olanlar az önce olmamış gibi ayağa kalkmış ve onlar gibi ağır bir şekilde yürümeye başlamıştı. Martin acaba oyunda tanımlama yeteğini varmı diye düşünüyordu. Bilmediği bir İtem ile veya farklı bir yaratıkla karşılaşırsa işine yarayabilirdi. Bu sırada zihninde bir ses duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Beş Kala
FantasyÖncelikle bu oyun dünyasında dantian mevcuttur bu yüzden diğer oyun hikayelerinden farklılık gösterebilir. Bu yüzden kitabım diğer kitaplardan farklıdır. Sıradan hayat yaşayan Martin. Sıkıcı hayattan kendini soyutlamış bilgisayarında oyun oynuyordu...