Telaş

1K 33 10
  • İtfaf edildi Küçük Müzisyen Ailesi
                                    

GERONIMOOO!! Her yer titriyordu! Her zaman olduğu gibi. Bir elimle konsola tutunurken diğer elimle Tardis'in ekranına yetişmeye çalışıyordum. Uzun bir uğraştan sonra onu kendime çekebildim. Ekranda-kilere göre sevgili Tardis'imin bu seferki ömrü azalıyordu. En fazla üç yol-luk ömrü kalmıştı. Sonrasında kendini yenilemesi gerekiyordu. Tabii ya Tardis ne ki? Tardis benim sevgili uzay gemim ve seksi şeyim. Onunla is-tediğiniz yere ve zamana yolculuk yapabilirsiniz. Ama şu anda kendini pek de iyi hissetmiyordu. Atomik reaktör inanılmaz derecede dönüyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Uzun bir süre sonra Tardis'deki bütün ışıklar söndü ve ortalığı sadece güç kaynağı ve konsoldan gelen loş bir ışık sardı . Bu Tardis şarj olması gerekiyor demekti. Fazla zamanım yoktu. Tardis tek-rar güç kazanmadan onu tamir etmem gerekti. Hızlı bir şekilde parmaklık-lardan aşağı atladım. Cebimden sonik tornavidamı çıkardım ve sıkışan kabloları çözüp ayrılanları tornavidam yardımıyla birleştirmeye başladım. Tam son kabloyu sonikliyordum ki Tardis gücünü toplayıp, arızası yüzün-den tekrar titremeye başladı. Ben de işimi halledemeden geriye savruldum. AAH! Bu gerçekten acıtmıştı! Tardis yan yatarak uçmaya başlamıştı. Mer-divenin parmaklıklarına sıçrayarak kabloya yetiştim. Bu sefer Tardis normal hale gelmişti. "BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN!," diye bağırdım Tardis'e. Hırlayarak kabloyu düzeltmeye çalıştım ama bu sefer de konsolun altındaki kablolara savruldum. Sinirli bir ifadeyle kabloyu aldım ve sonikledim. Zor bir şekilde kabloları karıştırıp aldığım yere attım. "Aah! Bu şeye biraz çeki düzen gerek!," dedim kendi kendime. Beş dakikalık zor bir tırmanışın sonunda konsola ulaştım. Bir daha savrulmadan güç kolunu indirdim. Kolun üzerindeki sarı düğmeler teker teker söndü ve Tardis normal şeklini aldı. "Ah sonunda!," dedim yine kendi kendime. Bunu derken kırmızı papyonumu düzelttim. Nerde olduğum umrumda değildi. Sadece biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı.

Gardıropdan üzerime rahat kıyafetler giyip Tardis'in koridorlarına daldım. Birkaç dönüşten sonra benim için hatırası olan şeyleri koyduğum odaya girdim. Onca koşuşturma yüzünden buraya uzun zamandır uğramamıştım. Ben buraya neden gelmiştim ki? Ha! Doğru ya! Amy'nin kendi elleriyle yaptığı Tardis maketini koymayı planlıyordum. Doğruca konsol odasına gidip savrultu yüzünden kenardaki lambalardan birinin üzerine uçmuş çantayı alıp geri döndüm. İçindeki maketi alıp geçici olarak kitaplığın masasına koydum. Odanın sonuna ilerleyerek şöminenin önünde duran sırama oturdum. Burası diklemesine dikdörtgen bir odaydı. Sonunda bir şömine vardı ve duvarlar kitaplıklarla kaplıydı. Sıramın yanında bir Cyberman göğsü duruyordu. Kitaplığın masası bütün oda boyunca iki yanda bulunuyordu. Üzerinde de hatıra olarak aldığım eşyalar bulunuyordu. Mesela sağ tarafımda bir Ood çeviricisi bulunuyordu. Eski sonik tornavidalarımı da koymuştum buraya. Dördüncü zamanımdaki atkım, beşinci zamanımdaki renkli şemsiyem ve yedinci zamanımdaki soru işaretli bastonum da bu odada bulunuyordu. Zaman ne çabuk geçmişti? Bu düşünürken kendi kendime güldüm. Evrende zamana hükmeden tek insan kendi kendine zaman ne çabuk geçti diyordu. Nasıl bir ironiydi bu! Amy olsaydı kesin böyle derdi. Ah Amy!.. Tek bir dikkatsizlik yüzünden onu kaybettim. Sadece Amy değil.. Nasıl biriyim ben!? İnsanları kendime çekip hayatlarını mahvediyorum. Belki de bu saatten sonra yalnız kalmak herkes için en iyisi.

Kafamı sallayarak bunları düşünmeyi bıraktım. Ayağa kalkıp sabahlığımı düzelttim. Odada yavaş yavaş yürüdüm. Tardis maketini koyduğum çantada River'ın kitabı duruyordu. Onu kitaplığa yerleştirdim. Uzun bir süre kalacaktı orada. Odaya son kez bir göz gezdirip konsol odasına geri döndüm. Gelirken kıyafetlerimi giymiştim. Tardis'de fazla durmak beni bunlatmıştı. Hem dışarı çıkmak istiyordum. Hem de yeni bir yardımcım olmasından korkuyordum. Konsola yöneldim 19. yüzyıla ayarladım. Bulutların üzerinden bir yeri koordine ettim. Tardis'i kilitledim ve sarı kolu çektim. Anında Tardis'in o muazzam sesi başladı. Yer titremeye ve ardından sarsılmaya başladı. Konsola tutunarak kendimi dengede tutmaya çalıştım. Beş dakika içinde orada olacaktım. Ancak iki dakika falan sonra Tardis anormal şekilde yuvarlanmaya başladı. Yerçekimi sistemi yavaş yavaş bozuldu. Tepe taklak yuvarlandım. Parmağımı şıklatıp Tardis'in kapısını açtım. İyi haber Dünya'daydım, kötü haber havada bir 21. yüzyıl yolcu uçağı ile yan yana uçuyordum. Parmağımı tekrar şıklatıp kapıyı kapattım. Emekleyerek konsola ulaştım ve River'ın bastığı, sadece mavi oldukları için mavi olan düğmeye bastım. Ahh! Tardis kütüphane gibi olmuştu. Bu sessizliği hiç sevmediğim için o düğmeye hiç basmazdım ama bu sefer buna katlanamadım. Ve ayrıca en sevmediğim özelliği de kötü zamanlarda sorun yokmuş gibi davranması ve sessizlik varken birden çakılması. İşte şimdi de o olmuştu. Düştüğüm yerden kalktım ve o tuşu devre dışı bıraktım. Nerede olduğum umrumda değildi. Sadece Tardis beni neden rotamdan şaşırttı merak ediyordum. Aşağı inip baktığımda her şey düzgündü ancak yukarı çıkarken aklıma gelen ilk şey Tardis'in sadece iki yolcuğu kalmış olmasıydı. Bu sorun da bundan kaynaklanıyordu ya! Nasıl aklıma gelmez ki? Tardis'in kilidini açtım ve hala yolculuktayım gibi gözüken kolu indirdim. Başım oldukça ağrımıştı. Amy'nin maketini kontrol etmek için odaya koştum. Onu kaybettğim gibi bunun da yok olmasını istemiyordum. Odanın kendine ait stabilizörleri vardı. Yani tozlar bile aynı şekil duruyordu. Fly Me to the Moon şarkısı eşliğinde bir saat kadar kestirmek istiyordum. Son saatlerinde ayarları bozulan Tardis bana Daft Punk açtı ama ona da razıydım. Yaklaşık yarım saat sonra gözlerimi açtım. Ters giden bişeyler hissediyordum. Sanki birisi Tardis'ime girmeye çalışıyordu. Sessiz bir şekilde konsol odasına yürüdüm . Geminin kapısı açıktı. Konsol odasından "Bu nasıl olabilir!" gibi sesler geliyordu. Bu bir kadın sesiydi!! Tardis beni yeni bir yoldaş bulmaya zorlamıştı! "Bunu nasıl yaparsın!" diye bağırdım konsola. Ben susar susmaz "Hey!" dedi kapıda duran kadın. Elinde bir çift pistol bana doğru bakıyordu.

Mezar Hırsızı ile Bir Uzay MacerasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin