Emily'nin görüntüleri , önemsiz olanları bile ,her zaman tüm duyularını da alıyordu , bu yüzden annesinin önceki seslenişlerini duymamış olabilirdi.Ya da belki de gerçekten hâlâ uyuyordu.Bunu söylemesi zordu...
"Kalktım," diye seslendi. Yataktan kalktıktan sonra odadan çıktı ve banyoya geçti.Dişlerini fırçalarken, aynadaki yansımasında gözüne birşeyler ilişti ve diş macunu neredeyse boğazına kaçıyordu.Yüzü neden bu kadar bulanıktı?Bu başka bir görüntünün başlangıcı mıydı?
Hayır, bu henüz lenslerini takmadığından olmuştu.Lenslerini taktıktan sonra kıyafetlerini seçmek için yaklaşık yirmi dakika harcadığı odasına gitti.Bu iş , tişört ya da kazak seçiminde ufak değişikliklerle her gün genelde aynı şeyleri giydiği için çok vaktini almıyordu.Makyaj yapma zahmetine girmiyordu.
Çok yakın zamana kadar gözlük takıyordu ve gözlükler yüzünün yarısını kapladığında, makyaj yapmanın ne anlamı vardı?Şimdi lens takmasına ve yüzünün daha görünür olmasına rağmen, daha henüz kozmetik ürünü satın almamıştı.Makyaj konsantrasyon gerektirir ve Emily, hayale daldığında göz kapağına ruj süreceğini biliyordu.
Böylece kendini aynada kontrol ettiğinde , herhangi şaşırtıcı bir şeyle karşılaşmadı.Aslında küçüklük resimlerinde kendine baktığında tüm hayatı boyunca aynı göründüğünü biliyordu.Birinci sınıftaki resimde aynı oval yüzü, uzun düz burunu ve şu an gördüğü dudaklarını fark edebiliyordu.Uzun düz kahverengi saçları hâlâ aynı tarzda kullanıyordu ki aslında pek de bir tarz sayılmazdı.
Yetişkin biri olduğunda da böyle görünüp görünmeyeceğini merak etti.Bunun için her zamanki gibi geleceği görmek istedi ama göremedi.
"Emily! Geç kalacaksın!"
"Geliyorum" Sırt çantasını kaptığı gibi aşağı kata , mutfağa indi.Annesi küçük mutfak masasında mısır gevreği seçimini yapmıştı ve Emily de kendine biraz aldı.
Annesi, "İyi uyudun mu?" diye sordu.Emily'ye her gün aynı soruyu sorardı ve Emily genelde otomatik olarak "Evet," cevabını verirdi.Ama bu kez sabah ki sersemliğini düşününce,annesine dikkatlice baktı."Anne... uyanık olduğun ama aslında uyuduğun zamanı hiç düşündün mü ?Ya da tam tersini.
Annesi sertçe baktı."Yine şu görüntüleri mi alıyorsun?"
Emily,asla durmadım , diye cevap vermek istedi ama bunun annesini üzeceğini biliyordu.Annesi, hiçbir zaman Emily'nin yeteneğini konuşmayı sevmedi fakat Emily arada şansını dener , konuyu açardı.Annesinin , onu dinleyeceği başka bir zamanın olmasını istemekten kendini alamıyordu.Ama annesinin yüzündeki ifade bunun şu an zamanı olmadığını söyledi, bu yüzden annesinin sorusuna cevap verme zahmetine bile girmedi.
Bunun yerine, "Hiç portakal suyu var mı?" diye sordu.Annesi, konunun değiştiğinden açıkçası rahatlamıştı. "Tabii ki var.Buzdolabında.Üzüm suyu da var.Markette indirimdeydi."
Annesi her zaman indirimde olan ürünlere bakardı.Bir şirkette büro müdürü olarak iyi bir işi vardı ama Emily'nin babasının ölümünden bu yana,o evde para kazanan tek kişiydi.
Emily'nin okulundaki iki çocuk da bir ebeveyni kaybetmişti ve onlarla bu konuyu hiç konuşmasa da Emily gibib aynı üzüntüleri duyduklarından emindi.Ama onların hiçbirinin bu konuda kendilerini suçlu hissetiklerini sanmıyordu.
Annesi.""Bugün eve geç geleceğim," dedi. "Tony ile randevum var."
Bununla ilgili acayip bir şey yoktu.Annesi saçlarını,kısa ve katlı bir tarzda kullanıyordu.Ve altı haftada bir, Budget Scissors'da kesim için Tony'yi görmeye giderdi.Ama bir anda Emily,bir görüntü aldı ve telaşlandı.
"Bunu yapman gerektiğini sanmıyorum anne.Bugün değil"
"Neden bugün değil?"
Görüntü son derece açıktı.Annesinin normalde yumuşak bukleleri,karmakarışık oluyordu."Seni görebiliyorum.Kuaförle randevundan sonra.Tony,kötü bir ruh halinde ya da başka bir şey bilmiyorum ama bugün saçlarına güzel bir kesim yapmayacak."
DEVAMI 3. BÖLÜMDE SAKIN KAÇIRMAYIN! YORUM GELMEZSE DEVAM ETMİYİYCEM. Devamını istiyorsan aşağıya küçük bir not bırakabilirsin :) .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİLMİŞ
FantasyEmily , geleceği görebiliyordu , ama gördükleri yanlızca sorunlara neden oluyordu...