Sera telefona baktı:
-Of yine mi o ya ? Su:
-Kim ? Deniz:
-Şu telefonu kapat ! Sera Deniz'i duymazdan gelerek :
-Naber Derin . Hayırdır sen beni arar mıydın ?
-Bende sizin kampa geliyoruuum...
Sera ağlamaklı :
-Çok...sevindim bb.
Bir yutkundu tüm kamp duydu.Yemek yedik ve çadırlara dağıldık.Tam yatağa giriyorduk ki Deniz:
-Şşştt...Şunu duydunuz mu ? Su:
-Konuşma sesi gibi hadi bakalım... Sera:
-Bir dakika , bir dakika...Bu ses...O...ismi neydi o çocuğun ya ? Ben hemen atıldım :
-Ateş mi ? Sera:
-Evet , evet o . Gecenin bu saatinde bizim çadırın önünde ne işi var bunun ?
Kızlara baktım . Sera dışarı fırlayıp Ateş'in kafasına vurmaya başladı . Bir yandan da :
-Sapık seni . Pis . Terbiyesiz diye bağırıyordu.
Sonra bunu gören Deniz Sera'yı , Mert Ateş'i tutup çekti.Deniz:
-Napıyorsunuz siz !? Sera bırak çocuğu , Ateş senin burada ne işin var ?
Ateş:
-Ben...Been... Deniz lafını keserek:
-Seeen...Su'yu görmeye geldin değil mi ?
-Ne münasebet ? Ben niye onu görmeye geleyim ?
-Su uyudu canım hadi görüşürüz.🖐️🏼
Ortam sakinleşince herkes yatağına
dönmüştü.Sabah uyanınca dışarıdan "Sera..." diye bir ses geldi.Deniz:
-Sera çık bak kimmiş ?
-Tamam.
Sera çıktı ve...Bir çığlık sesi duyduk ki kız Sera'nın üzerine atlamıştı."Demek bu kadar samimisiniz" dedi Deniz. Sera cevap verdi : "Ben değil o samimiğğ..."
Dışarı çıktığımda ağzım bir karış açık kaldı. Ağzımdan dökülen tek kelime şuydu:
-Sen...