Sonunda sabah olmuştu. Yorganımı üstümden attım ve iyice gerildim. Oda arkadaşlarımdan Yoongi giyiniyordu. Gözüm onun hizasındaki sifonyerde duran telefonuma daldı. Oraya baktığımın farkında olmadan Haneul gözleri ve eşsiz gülüşü aklıma geldi bu da yüzümde tebessüme neden oldu ki biraz sonra yüzüme uyku kokan bir pijama altı geldi ve
-Hey! Kook senin derdin ne? Benim üstümde bu denli hayaller kuracağını düşünmezdim.
-Hyung.. B-ben sadece tele-
-Tamam.. Tamam dedi sakince. Beni anladığını düşünecektim ki.. Yoongi:
-Evet sende haklısın. Benim vücudum eşsiz. Biliyorum bacaklarımın farkındayım K-pop camiasında ki tüm kızlardan daha mükemmel ama daha bir ilişki için çok gencim. Dedi sırıtarak. Ben ise hala yoongi nin üşenmeden bu kadar konuşmasına şaşırdım. Dolabını kapattı tam sözüne devam edecekken telefonum çaldı bu Haneul olmalıydı. İçimden dualar ederek telefonuma koştum. 0************.Bu o olmalıydı.
-Alo
-Jungkook.!
-İyi misin?!
-Babam seninle konuştuğumuzu anlamış. Ve bu sabah beni eve hapis etmeyi planlıyordu ki son anda kaçtım.
-Ne? Kaçtın mı? Hemen yerini söyle geliyorum.
-.............
-Bir yere kıpırdama. Hemen geliyorum.
-Tamam... Sesi değişik geliyordu. Belli ağlamıştı. Telefonu kapatmadan
-Jungkook... Dikkat et..
Telefonu kapattım ve hızlıca üstüme bişeyler giyip dışarı fırladım. Olduğu yer buraya pek uzak değildi fakat onun yanında olma isteğim beni zorla koşturuyordu. Oraya vardım ama haneul ortalıklarda yoktu..
-Haneul.. Haneul! Hiçbir ses yoktu. Burada ne işi vardı bu kızın? Kaçmak için daha güvenli bir yer yok muydu? Derken biraz daha ilerden ağlama sesleri geldi. Düşünmeden oraya ilerledim. Ve.. O kişi Haneul olmamalıydı. Elleri ve ayakları bağlanmış halde yerde ıslak yatan bir kız. Elim kolum kilitlenirken ağzımdan çıkan tek şey.. Haneul...
Ağlama sesi kesildi ve o gökyüzü gibi gözler bana döndü. Ağzında bant olduğundan dolayı birşey diyemedi. Bir anda olduğu yerde çırpındı kafasını sallamaya başladı. Arkama bile dönemeden kafama bir darbe aldım ve olduğum yerde yığıldım.
***Haneul'un ağzından***
Babam odaya hızlıca girip bana bir tokat attı. Olayı anlamadan tokatın etkisiyle yatağıma yığıldım. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Dünden beri telaşlı hareketleri vardı zaten. Gözlerim doldu ama belli etmedim. Güçlü durdum, durmalıydım. Küçüklüğümden beri bana nefret besliyordu sanırım artık içini dökme zamanı geldi. Bir tokat daha beklerken.
-Bir daha seni Jeon Jungkook'un yanında görmeyeceğim!.. Bu laf tokat gibi geldi zaten. Kendimi bu acıyla tutamadım.
-Sen nasıl birisin?! Senin yüzünden bir annem bile yok! Senin gibi pis biri bunca lesinden sonra neden böyle bir çocuktan korkar?! Ne zararı var sana? Yoksa Jungkook ile aranda birşey mi var? Dedim. Ve durdum sadece düşündüm böyle birşey olabilir miydi? O anda bilegimden sertçe tutup beni merdivenlerden aşağıya sürükledi. Canım yanıyordu fakat tepki vermeyecektim. Beni arabaya bindirdi ve köpeklerine birşeyler söyledi böyle bir adama ne diye hizmet edersiniz ki? Arabaya bindi ve araba çalıştı. Baya bir yol gittik ve artık dayanamaz hale geldiğimden.
-Nereye götürüyorsun beni? Bir an durdu ve bana bakmayarak sırıttı.
-Seni büyük bir beladan kurtarmaya gidiyoruz. Araba durdu ve kapı açıldı ve indi tam arkasından inecekken birkaç tane siyah maskeli adam beni geriye itti ve arabanın içinde bazıları beni tutarken diğerleri ise elimi ve kolumu bağladılar. Ne kadar cırpınsadam onlar gayet güçlüydü. Kötü şeyler olacaktı.. Beni indirdiler ve bir minik tekme ile yere düştüm. Bana Jungkook a birşey belli etmeden onu buraya cagırmamı istedi. Kafamı salladım bu olanaksızdı. Ona acımazlardı.. Bir tokat daha yedim. Dudağım kanıyordu. Ama dayanmalıydım. Telefonu isaret etti tekrar kafamı salladım ve tekrar tokat attı. Saçımdan tutup yüzümü o iğrenç yüzüne yaklaştırdı.
-Babanızın izni var eğer bize o p*ç i cagırmazsan sana zevkle acı iskenceler uygularım. Böyle bir vücudu tatmaktan zevk alırım dedi sırıtarak. Midem bulanmıştı ve yüzü hâlâ bana yakınken yüzüne tükürdüm. Seni lanet diyerek boşluğuma tekme attı. Belli etmesem de korkuyordum. Jungkook'u görmeden ölmek istemiyorum. Onu cagırmalı ve buradan beraber kaçmalıydık. Adamın arkasından:
-Hey! Seni lanet adam telefonu getir.
Şaşırmış bir şekilde telefonu getirdi numarayı söyledim.
-Çalıyor..
***Jungkook'un ağzından***
Üşüyordum. Ne oluyordu? Rüyamda ölüyor gibiydim. Su sesleri yükseldi beynimde. O an ki ses.. jungkook..! Beynimde yankılandı ve o an gözlerim açıldı etrafa bakınmaya çalıştım gözlerim yanıyordu. Üstüme dökülen soğuk su yüzünden üşümüştüm. Ne olduğunu hatırlayamıyorum.. Son hatırladığım şey.. Hayır! Ani refleksle kalkmak istedim fakat hareket bile edemedim beni sıkıca baglamıslardı. İpleri kopartmaya çalıştım fakat aşırı kalındı. Sağa sola çırpınırken çok ses çıkarmış olmalıyım ki iri yarı siyah kar maskeli adamlar geldi. Anında..
-Haneul nerede? Naptınız ona ?
-Sus ve ölümü izle dedi içlerinden biri.
-Onu bırakın beni alın ne yapacaksanız bana yapın!
-Sadece gününü bekle dedi ve çıktılar.
Soğuk su üstümde kururken titriyordum. Onu kaybetmekten çok korkuyordum. Anneme benziyordu gerçekten aşırı benziyordu. Annemden sonra onu da kaybetmekten gerçekten çok korkuyordum.. Gözümden yaş düştü. Güçlü kalmalıydım fakat elimden bir şey gelmiyordu. Göz yaşlarım ard arda geliyordu. Ağlıyordum..
Kapı aralandı ve içeri Haneul ile bir adam girdi onu görünce kalbim yerinden cıkarcasına çarptı. Güçsüz ve bitkin haldeydi. Yüzü eğikti. Adam onu yere oturttu ve karşıya bak dedi kafasını usulca kaldırdı ve beni gördü.. Gözleri ağlamaktan kızarmıstı. Beni görünce gözleri daha da açıldı ve
–Üzgünüm dedi nedenini anlamasam da şuan umurumda değildi. Yüzü.. Yüzünde yaralar vardı. Ona vurmuşlardı! İçim yandı ve o an ki refleksle bağırdım..
-Ona Dokunma!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Jeon Jungkook
RandomAcımasız bir hayat Gururlu bir genç Zengin bir kız Ve onların imkansız olan büyük aşkı.. Hayat şartları ve onların acımasız babaları mı ? Yoksa onların büyük aşkı mı ? Kazanan hangi taraf olacak? *********