Pamuk Prenses Ve AVCI Cüceler

279 9 3
                                    

Bir zamanlar çok mutlu yaşayan bir kraliçe ve eşi kral varmış. Ve tabii bekledikleri bir de prensesleri... Kraliçe ve Kral bu minik bebek için çok heyecanlılarmış. Çünkü ilk çocukları bu bebek olacakmış. Kraliçe bu bebek için bir sürü giysiler, kurdeleler ve birçok süslemeler alıp bunlarla yeni doğacak olan bebeğin odasını süslemiş. Kraliçe bir gün yine dışarı çıkmış. Minik prenses için hazırlıklar hala sürmekteymiş. Saraydan çıkmış. Onların dostları olduğu kadar düşmanları da varmış. Fakat bu kadar iyi kral ve kraliçenin nasıl olur da düşmanları olur öyle değil mi? Çünkü bu kraliçe de bir zamanlar o sokaklardan gelmiş. Bu yüzden onu çekemeyen insanlar çok kıskanıyorlarmış. Kraliçe dışarıda gezinirken bir terziye girmiş.

- Merhaba Usta'm. Minik bebeğim için hazırlıklar hala devam ediyor. Ona tam 10 kese altın değerinde incilerle süslenmiş elbiseler dikmeni istiyorum senden. Bebeğim doğana kadar bu işlerini bitirirsen çok mesut olurum.

- Emriniz olur Kraliçe'm. Hemen başlıyorum. Ama kumaşların dışarıdan getirtilmesi gerekiyor. O iş nasıl olacak?

- Sen şimdilik işinin planlarını yapmaya başla. Bu 5 kese altını da şimdilik al. Ben sana kumaşları getireceğim.

Kraliçe büyük bir mutlulukla terzi dükkanından çıkmış. Bu ilk bebeği onun için çok değerliymiş. Oradan bir bahçıvana gitmiş. Ondan da istekleri varmış elbet. Minik bebeği için her şeyi yapmaya hazırmış bizim güzel Kraliçemiz.

- Hey, bahçıvan usta. Biliyorsun bizim sarayın bahçesi çok dolu dolu bir bahçe. Hatta orayı çok güzel çiçeklerle de donattın. Yine de senden daha değerli, çok nadir bulunan çiçeklerden bulup bizim saraya dikmeni istiyorum. Bunu rica etsem yapabilir misiniz? Yeryüzündeki bütün çiçekler benim minik prensesimin olmalı.

- Tabii yaparım Kraliçem. Yeter ki siz isteyin. Hemen şimdi bütün köye ve yakın civara bu haberi duyuracağım. Tez zamanda çiçekleriniz sarayınızın bahçesinde olur.

Kraliçe buradan da mutlu mesut ayrılmış. Sokakta yürürken ileride bir kadın görmüş. Kucağında bebeğiyle dileniyormuş. Onun yanına gitmiş ve onları bir eve yerleştirmiş, bir çok altınla da onu zenginleştirmiş. Bebeği için giysiler almasını söylemiş. Hatta isterse o bebeği evlatlık olarak alabileceğini de söylemiş. Kadın uzun bir süre düşünmüş. Bunun üzerine Kraliçe düşünmesi için ona tam bir gün yani yirmi dört saat vermiş. O bebeğin de mutluluğu hak ettiğini söylemiş. Oradan ayrılmış. Saraya geri dönmüş. Akşam olup da yemek vakti geldiğinde kocası krala bugün yaşadıklarını anlatmış. Dışarıdan kumaş getirmeleri gerektiğini de söylemeyi unutmamış. Sadece tek atladığı bir şey varmış. Bugün gördüğü kadın ve konuştukları konular. O kadına düşünmesi için süre vermişti. Ama bakalım kocası bunu kabul edecek miydi? Ama kral o kadar anlayışlı ve nazik bir adamdı ki bunu kabul etti. O bebeği de kendi kızı gibi göreceğini hatta ikisini birbirinden ayırt etmeyeceğini söyledi. Sonra yarın kraliçe tekrardan o kadının yanına gitti. Kadın bebeği ona verme işini iyice düşünmüştü. Bebeğinin iyiliği için onu ona vermekte karar kılmıştı. Sadece kraliçenin şunu bilmesi gerekiyordu ki o bebeğin ismi Mila idi. Kraliçe her ne kadar bu ismin bir prensese yakışmayacağını düşünse de bu teklifi sırf o bebek için kabul etti. O da mutlu olacaktı. O da hayatında şanslı bir bebek olacaktı artık. Çok kısa zamanda bu haber tüm köye ve civarına yayılmıştı. Kraliçenin bir bebek evlatlık aldığı ve bu minik bebeğin de isminin Mila gibi bir saraya yakışır olmayan bir isim olduğu herkes tarafından düşünülüyordu. Bu haberlerden dolayı kraliçe oldukça rahatsız olmuştu. Zaten ileride de bu minik Mila'ya kendisini annesi olarak tanıtacaktı. Hiçbir zaman kendi annesini bilmemeliydi. Çünkü böyle olmasını kadın kendisi istemişti. Minik bebeği saraya götürdüğünde hemen ona yeni giysiler diktirdi saray terzisine. Onu uyuttu ve hayatı boyunca onunla kendi kızını hiç ayırmayacağına dair kendi kendine söz verdi. Bunu kocasından da istemişti. O çocuk evlatlık olduğunu hiçbir zaman hissetmemeliydi. Aksi takdirde bu minik Mila çok üzülürdü. Aylar geçti. Mila ilk doğum gününü kutlayacaktı. Bir yaşına girmişti. Onun için de sarayda hazırlıklar başlamıştı. Kraliçe ve kral gittikçe kendi kızlarının doğacağını unutuyor minik Mila ya bağlanıyorlardı. Doğum günü kutlanırken kraliçe aniden bağırmaya başladı. Çünkü bebek geliyordu. Minik prensesleri doğunca onu kucağına aldı kral. Ona bembeyaz olduğu için ''Pamuk Prensesim benim'' dedi. Böylece minik yeni prensesin ismi belirlenmişti. Pamuk Prenses. Aylar yılları kovaladı. Pamuk Prenses ve Mila çok büyümüşlerdi. Mila beş yaşına varmış, Pamuk Prenses ise dört yaşındaydı. Bu iki kardeş - birbirlerini kardeş sanıyorlardı- çok mutlu geçiniyorlardı. Çok seviyorlardı birbirlerini. Bunların mutluluğunu gören kral ve kraliçe de bu büyük mutlulukla hayatlarını sürdürmektelerdi. İki kızları vardı. Mila ve Pamuk Prenses. Onlar için hayatta onlardan başka kimse değerli değildi. Kral onlar için her şeyin en iyisini getirttirir, her şeyin en güzelini alırdı. Sık sık onlarla eğlenceli vakitler geçirirdi. Onlar arasında söz verdiği gibi hiçbir ayrımcılık yapmazdı. Bir gün onlara at binmeye öğretmeye karar verdi. En azından atları gösterecekti onlara. Kızlarını aldı ve çiftliğe doğru at arabasıyla birlikte köyün içinden ilerledi. Mila yolda aniden durmalarını istedi. Kral ve Pamuk prenses şaşkınlık içinde Mila'ya bakıyorlardı. Sokaktaki insanlar da gözlerini onların üzerlerine dikmişlerdi. Mila aniden arabadan inip sokağın köşesinde dilenen bir kadının yanına gitti. Onun elini tuttu ve yanağını okşadı. Sonra babasının yanına gidip bir kese altın istedi. Gidip o kadına altını verdi ve geri döndü. Kral onun kim olduğunu bilmiyordu tabii. Ama o dilenci kadın yıllar önce Mila'yı onlara evlatlık veren kadındı. Kral tekrar yola koyuldu. Yanında da kızlarıyla tekrardan çiftliğin yolunu tuttu. Çiftliğe vardıklarında Mila da Pamuk Prenses de çok heyecanlılardı. Hemen çiftliğe doğru koşmaya başladılar. Kral onlara yetişmeye çalıştı. Ama o miniklere yetişmek olanaksız gibi görünüyordu. Gün boyunca onlarla atlarını tanıştırdı. Atlarla beraber gezmeye çıktılar. Hatta Mila at binmeyi çok sevmişti bile. Gün bitince yola koyuldular tekrardan kral , minik kızları Pamuk prenses ve Mila ile. Yolculuk onları çok yormuştu. Bu yüzden saraya vardıklarında hemen kraliçe onlara pijamalarını giydirdi ve yataklarına girdiler. Bir gün daha mutlu ve huzurlu geçmişti. Kral ve Kraliçe de kızlar uyuyunca oturdular. Kahvelerini yudumlarken söz geldi bugün kralın kızlarla neler yaptığına. Kral her şeyi anlattı. Mila'nın o dilenci kadına altın verdiğini de anlattı. Kraliçe bu duruma biraz şaşırdı. Kraldan o kadını tarif etmesini söyledi. Kralın tarif ettiği dilenci kadınla Mila'nın annesinin özellikleri eşleşiyordu. Ama kraliçe buna inanmadı. O kadını görmek için yarın tekrar köye inecekti ve o kadınla konuşacaktı. Aksi takdirde Mila kral ve kraliçenin elinden gidebilirdi. Bu da onları bir hayli üzerdi. Kızlarından birisini kaybetmek çekilecek acı değildi. Yarın olunca kraliçe erkenden kalkıp köye indi. Tek başına idi. Sonra kadının yanına gitti ve onu bir daha kızlarının yakınlarında bile görmek istemediklerini söyledi. Dilenci kadın içinden şunları geçiriyordu : En yakın zamanda kızımı elinizden alacağım ve sen de yok olacak sın ! Yıllar geçti. Kraliçe ve kral yakalanmışlar dı artık. Pamuk prenses ve mila da 20 li yaşlarına varmışlardı. Bir gün sarayda büyük bir güldürtü patladı. Bir şey ya da birisi yere düşmüş olmalı idi. Pamuk prenses de ağlıyordu. Mila ve kral o sırada dışarıda birlikte geziyorlardı. Köy yolunda mutlu mesut ilerliyorlardı. Sonra bu sırada sarayda da dilenci kadın kraliçeyi öldürdü. Kral ve Mila da gelince birlikte kraliçe yi sordular. Pamuk prenses büyük bir şokla dili tutulmuş bir halde babasına bakıyordu. Dilenci kadın da "Kraliçe kaçtı. Yeni kraliçenin benim olmam gerektiğini. " Dedi. Kral bunun üzerine çok şaşırmıştı. Çünkü karısı onu ve kızlarını çok seviyordu. Nasıl olur da ailesini bir anda bırakıp yabancı bir kadını yerine bırakır dı? Yarın olunca mecburen kral ve dilenci kadın evlendiler. Dilenci kadın artık kraliçe olmuştu. Katil bir kraliçe olmuştu üstelik. Mila da annesi onu bırakıp gittiği sandığı için asıl kraliceden nefret etmeye başlamıştı. Yeni kraliçenin sağ kolu gibi olmustu. Onu kendi annesi gibi görmüştü. Bir gün yeni ve kötü kraliçe Pamuk Prensesi saraydan kovdu. Ölmesi için de onu ormanlık alana götürüp orada birakti. Kral a da kuyuya düştü diyerek yalan söyledi. Kral bunu duyunca karısının ardından ikinci bir hüzün daha yaşamış oldu. Bu sırada da Pamuk prenses ormanda geziniyordu. Hayvanları ve hele ki ağaçları çok seven Pamuk Prenses için ormanda kalmak hiç sorun olmamıştı. Bu şekilde gezerken bir ev buldu.
Kapıyı çaldığı halde kimse açmayınca da içeri girmiş. Ne ilginç bir evmiş bu böyle. Masada yedi küçük tabak ve yedi küçük bardak duruyormuş. Zavallı Pamuk Prenses çok aç olduğu için hemen bir şeyler yemiş. Sonra da üst kata çıkmış. Bir kaç saat sonra Pamuk Prenses öfkeli seslerle uyandırılmış. "Bizim evimizde ne arıyorsun sen?" Pamuk Prenses işçi giysileriyle evin içinde dolaşıp duran yedi küçük adama bakmış. Başına gelenleri onlara anlatmış. "Gördüğünüz gibi," demiş "gidebileceğim hiçbir yer yok "Hayır var" diye bağırmış yedi cüceler hep bir ağızdan. Peki ya neresi diye düşünmüş Pamuk Prenses. Cüceler birbirlerine hain hain bakıyorlarmış. Pamuk prenses tekrar korkmaya başlamış. Cüceler yine hep bir a ğızdan "ELMA YİYELİM " diye bağırmış lar. Pamuk Prensesi de mutfağa götürü p oturmuşlar. Bir elma uzatmislar. Pamuk prenses bu güzel ve kıpkırmızı elmalardan zarar gelmeyeceğini dusunmus. Bu yüzden bir lokma almış ve oracıkta zehirlenmiş...

ARKADAŞLAR BU KİTABI JUSTWRITEIT YARIŞMASI İÇİN YAZMAKTAYIM. 30 GÜNDE 10.000 KELİME YAZMAM GEREKLİ BU NEDENLE DOLAYLI DOLAYLI ANLATMAK ZORUNDAYIM. ŞU ANDA 1043 KELİMEYİ BULDU. UMARIM TAMAMLAYABİLİRİM. DESTEKLERİNİZ İÇİN DE OYLARINIZI BEKLİYORUM. YORUMLAR DA BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ TABİİ. HOŞÇAKALIN. SAĞLICAKLA KALIN :*
KİTABİ DA BİTİRDİM ARTİK AMA 10. 000 KELİME OLMASİNİ NASİL SAGLAYABİLİRİM BİLEMİYORUM. BU NEDENLE SUREKLİ BURADA UZUN UZUN YAZİLAR YAZACAGİM. UMARİM YETERLİ ZAMANDA YETERLİ KELİME SAYİSİNA ULASABİLİRİM . SU AN KELİME SAYİSİ 1 4 7 6

Pamuk Prenses Ve Avcı Cüceler/JustWriteIt /TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin